Çırağan Sarayı Sultan Süiti'ndeki kabullerde, Cumhurbaşkanı Gül, Somali Dışişleri Bakanı Ali Ahmed Jama, Zambia Yerel Hükümet ve İskan Bakanı Sylvia T. Masebo, Gine Bisau Dışişleri Bakanı Maria da Canceicao Nobre Cabral, Nijerya Dışişleri Bakanı Ojo Maduekwe, Benin Dışişleri Bakanı Issifau Kogui N'Douro, Sierra Leone Cumhurbaşkanı Yardımcısı Samuel Sam-Sumana, Kongo Devlet Bakanı Pierre Moussa, Zimbabve Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Boniface Chidyousiku, Çad Dışişleri Bakanı Moussa Faki Mahamat, Angola Dışişleri Bakanı Jose Pedro de Morais, Gambia Dışişleri Bakanı Omar A. Touray ve Libya Dışişleri Bakan Yardımcısı Ali Abd Alsalam Al Triki ile ayrı ayrı görüştü.
Kabuller, görüntü alınmasının ardından basına kapalı gerçekleşti.
Cumhurbaşkanı Gül'ün Çırağan Sarayı'nda 21 ülkenin heyet başkanlarıyla yaptığı bugünkü görüşme ve kabulleri yaklaşık 9 saat sürdü.
BABACAN: "AFRİKA'NIN SESİ OLMAK İÇİN ELİMİZDEN GELEN ÇABAYI GÖSTERECEĞİZ"
Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine seçilmesinin dünyada barış, güvenlik ve istikrarın korunması çabalarına önemli bir katma değer getireceğini belirterek, ''Seçilmemiz halinde, Afrika'nın sesi olmak için elimizden gelen çabayı göstereceğimizden emin olabilirsiniz'' dedi.
İstanbul'da yarın yapılacak Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi öncesinde, Four Seasons Oteli'nde Dışişleri Bakanları toplantısı düzenlendi.
Babacan, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, zirvenin sonunda ortaya konulacak ''İstanbul Deklarasyonu'' ve ''Türkiye-Afrika Ortaklığı Çerçeve Belgesi'' taslaklarının hazır olduğunu ve üzerinde mutabakata varıldığını belirtti.
Bakan Babacan, belgelerin yarınki zirvede devlet ve hükümet başkanlarının onayına sunulacağını kaydetti.
Zirvenin ve atılan adımların, Türkiye ve Afrika'nın geleceği için sağlam ve sürdürülebilir ortaklık, aynı zamanda dayanışma tesisi sürecine yeni bir ruh katacağını, Türkiye-Afrika ilişkilerinde yeni bir dönemi başlatacağını ifade eden Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Öteden beri çok boyutlu bir dış politika yürüten Türkiye, Afrika ülkeleriyle mevcut ilişkilerini daha da iyileştirmek amacıyla 1998 yılında Afrika'ya açılım eylem planını benimsemiş ve 10 yıldır Afrika kıtası ve Afrika ülkeleri ile ilişkilerini bu plan çerçevesinde yürütmeye ve geliştirmeye gayret etmiştir.
Siyasi ekonomik ve kültürel ilişkilerimizi geliştirmeyi hedefleyen bu eylem planı çerçevesinde ikili ilişkilerimizin yasal altyapısının oluşturulmasına öncelik verilmiş, karşılıklı heyet ziyaretleri teşvik edilmiş, ilgili kuruluşlarımızın Afrika'ya yönelik faaliyetleri özendirilmiş ve nihayetinde 2005 yılı hükümetimiz tarafından 'Afrika Yılı' ilan edilerek kıta ile ilişkilerimize yeni bir hız ve içerik kazandırılmıştır.''
Dışişleri Bakanı Babacan, Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi'ni düzenlemekteki esas amacın, Türkiye'nin, Afrika'ya açılım eylem planının uygulanmaya başlamasının 10. yılında Afrika ülkeleri ve Afrika Birliği ile ilişkileri değerlendirmek, Afrikalı ortaklarla birlikte ortak bir eylem planı geliştirmek olduğunu söyledi.
Bu çerçevede birincisi gerçekleştirilen Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi'nin Türkiye-Afrika ilişkilerini sürdürülebilir bir işbirliği yapısına kavuşturacağına inandığını vurgulayan Babacan, ''Zirveye hemen hemen tüm Afrika ülkelerinin katılımı da sanırım aynı inanç ve düşüncelerin, dost ve kardeş Afrika ülkelerince de paylaşıldığını en güzel şekilde ortaya koymaktadır'' dedi.
TÜRKİYE-AFRİKA EKONOMİK İLİŞKİLERİ
Afrika ülkeleri ile Türkiye'nin ekonomik ilişkilerinin de son yıllarda çok önemli gelişmeler kaydettiğini belirten Babacan, 2003 yılında 5 milyar dolar olan toplam ticaret hacminin 2007 yılında yaklaşık 13 milyar dolar seviyesine ulaştığını söyledi.
Babacan, bu yılın ilk altı ayında, Afrika ile olan dış ticaret hacminde geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık 2 kat artış gözlendiğini ifade ederek, halen 400'e yakın Türk firmasının faaliyet gösterdiği Afrika'da her yıl daha fazla Türk şirketinin yatırım yaptığını belirtti. Türk inşaat firmalarının 2007 yılında Afrika'da üstlendikleri projelerin toplam değerinin 6 milyar dolara yaklaştığını kaydetti.
Babacan, Türkiye'nin aynı zamanda Afrika Kalkınma Bankası ve Afrika Kalkınma Fonu'nun üyesi olduğunu belirterek, bu girişimlerin Afrika ülkelerinde iş yapan Türk firmalarının sayısını artıracağını da ifade etti.
Türkiye'nin devletten devlete kalıcı teknik yardımlarını muhataplarına ulaştıran Türkiye İşbirliği ve Kalkınma Ajansı'nın (TİKA), Afrika'daki ofisleri kanalıyla, 37 Afrika ülkesinde çok sayıda projenin gerçekleştirildiğini anlatan Ali Babacan, TİKA öncülüğünde başlatılan ''Tarımsal İşbirliği Projesi''nin bunlardan sadece biri olduğunu söyledi.
Bakan Babacan, ''Afrika ülkelerinin teknik ihtiyaçları göz önüne alınarak oluşturulan teknik işbirliği projelerinin hedefine ulaştığını ve ülkelerin halkları tarafından da memnuniyetle karşılandığını görmekten mutluluk duyuyoruz. TİKA ve diğer kurumlar işbirlikleri yaparak Afrika'ya dönük projeleri hayata geçirmeye devam edecektir'' diye konuştu.
Hükümetlerarası işbirliği, ticaret ve yatırım, tarım, kırsal kalkınma, su kaynakları yönetimi, KOBİ'ler, sağlık, barış ve güvenlik, enerji, ulaşım, telekomünikasyon, kültür ve eğitim, medya ve iletişim alanlarının Afrika ile ilişkilerde Türkiye Hükümetinin önem verdiği alanlar olduğunu vurgulayan Babacan, Türkiye'nin bu alanlardaki teknik desteklerine ek olarak, acil insani ihtiyaçların karşılanmasına yönelik faaliyetlerin de sürdürüleceğini dile getirdi.
AFRİKA'YA 15 YENİ BÜYÜKELÇİLİK
Dışişleri Bakanı Babacan, Türkiye ile Afrika arasındaki ulaşım imkanlarının geliştirilmesi ve çeşitlendirilmesinin ilişkilerde gerekli olduğunu düşündüğünü bielirtti. Bu konuda somut adımlar atıldığını, Türk Hava Yolları'nın şu anda Hartum, Addis Ababa, Lagos ve Johannesburg'a uçuşlar düzenlediğini ve bu uçuş programını daha da geliştirmek istediğini kaydetti.
Babacan, halen Türkiye'nin Afrika kıtasında 12 büyükelçiliği olduğunu, önümüzdeki dönemde bunlara 15 yeni büyükelçiliğin eklenmesini hedeflediklerini bildirdi.
İstikrar ve güvenliğin, kalkınmanın temellerinden birini oluşturduğu bilinciyle, barış ve güvenlik alanında BM misyonlarına önemli katkılarda bulunan Türkiye'nin, Afrika'da faaliyet gösteren 8 BM misyonundan 6'sına finans ve personel desteği verdiğini kaydeden Babacan, şunları söyledi:
''Afrika'da son yıllarda meydana gelen olumlu gelişmeleri memnuniyetle izliyor, Afrika ülkelerinin kıta sorunlarına kendi çözümlerini bulmak yönünde gösterdiği gayretleri takdir ediyoruz. Bu çabalarınızda da sizlere destek vermeye devam edeceğiz. Aynı şekilde 2008 Ocak ayında Addis Ababa'da yapılan Afrika Birliği Zirve toplantısında stratejik ortaklardan biri olarak ilan edildiğimiz Afrika Birliği ile ortaklığımızı da daha ileri götürmeye kararlıyız.
Zira, tarihi ilişkilerimizin ve kültürel bağlarımızın yanı sıra sahip olduğumuz çok boyutlu diplomasi geleneğimizin bize sunduğu tecrübenin Türkiye-Afrika ortaklığını daha da zenginleştireceğine inanıyoruz.
Esasen bazı Türk sivil toplum kuruluşları da Afrika'da eğitim alanında gerçekleştirdikleri başarılı çalışmalarla Türkiye ile Afrika ülkeleri halkları arasında dostluk köprüsü oluşturmakta ve çok sayıda fahri temsilci yetiştirmektedir.''
BM GÜVENLİK KONSEYİ GEÇİCİ ÜYELİĞİ
BM'nin kurucu üyelerinden olmasına rağmen son yarım yüzyılda Güvenlik Konseyi'nde yer alamayan Türkiye'nin, ekim ayında yapılacak seçimlerde 2009-2010 dönemi BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine aday olduğunu hatırlatan Babacan, ''Dünyanın değişik bölgelerinde sorunların çözümüne katkılarda bulunan Türkiye'nin, Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine seçilmesi, dünyada barış, güvenlik ve istikrarın korunması çabalarına önemli bir katma değer getirecektir'' diye konuştu.
Babacan, sözlerini şöyle tamamladı:
''Bu bağlamda, Türkiye'nin adaylığının Afrikalı dostlarımızın birçoğu tarafından destekleniyor olmasından memnuniyet duyuyoruz. Seçilmemiz halinde, BM Güvenlik Konseyi üyeliğimizin Afrika ile ilgili konularda bize yükleyeceği sorumluluğun da bilincinde olarak, Konsey'deki Afrika ülkelerine ilaveten Afrika'nın sesi olmak için elimizden gelen çabayı göstereceğimizden emin olabilirsiniz.