Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Rektör Yardımcısı ve anayasa hukukçusu Prof. Dr. Yusuf Şevki Hakyemez, Türkiye'de yapılacak yeni anayasanın hükümet sistemine bir çözüm bulması gerektiğini söyledi.
KTÜ Hukuk Fakültesi Dekanı da olan Hakyemez, 1982 Anayasası'nın, bir darbe ürünü olmasının etkisi ve içeriğindeki sorunlar dolayısıyla Türkiye'de yüzde 91 gibi bir oy oranıyla kabul edilmesine rağmen kabul edildiği tarihten bu yana sürekli revizyonlara tabi tutulmuş anayasa olduğunu belirtti. Hakyemez, bu anayasanın özellikle 2010 yılına gelindiğinde parlamentodaki bütün siyasi partilerin mutabakatıyla değiştirilmesi gereken bir metin halini aldığını ifade etti.
Üzerinde yapılan değişikliklerin 1982 Anayasası'nın felsefesini ortadan kaldırmaya yetmediğini ve bu anayasanın oldukça dinamik nüfusa sahip olan Türkiye'de artık ihtiyaca cevap veremez hale geldiğini vurgulayan Hakyemez, "1982 Anayasa'nın ihtiyaca cevap verememesi sebebiyle 2011 yılından bu yana yeni anayasa yapım süreciyle karşı karşıyayız. 2011 yılında Meclis çatısı altında anayasa uzlaşma komisyonu oluşturuldu ve yeni anayasanın yapımıyla ilgili bir dizi çalışmalar gerçekleştirildi." dedi.
Hakyemez, bu komisyonun oluşturulması ve sonrasında gerçekleştirilen müzakereler ve siyasi partilerin anayasanın her maddesine ilişkin ortaya attığı önerilerin de önemli kazanımlar olduğuna işaret etti.
Yeni seçimlerden hemen sonra TBMM çatısı altında yine yeni anayasayla ilgili arayışların gündemde olduğunu anımsatan Hakyemez, "Artık Türkiye'nin geri dönülmez bir yolda olduğunu söylemek mümkün fakat bu yolun neticesinde yeni anayasanın ne zaman yapılabileceğini kestirmek imkansız ama bunun konuşuluyor olması da önemli bir kazanımdır." diye konuştu.
Hakyemez, yeni anayasanın pek çok soruna cevap bulması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Yeni anayasanın çözüm bulması gereken sorunlardan biri de hükümet sistemi mevzusu. Hükümet sistemi mevzusu Türkiye'de 1982 Anayasası'nın özgün halinde de sorundu. 2007 yılında gerçekleştirilen anayasa değişikliğinden sonra daha büyük sorun halini aldı. Aynı zamanda Türkiye'de özellikle 1960-1970'li yıllarda yaşanan koalisyon krizleri açısından düşündüğünüzde yine bir sorun olduğunu ve memleketin de bu bağlamda ciddi kayıplarla karşı karşıya kaldığını görmek mümkün. O nedenle Türkiye'de yapılacak yeni anayasa, aslında hükümet sistemine de bir çözüm bulmak zorunda. Hükümet sistemi derken kastettiğimiz parlamenter rejim, başkanlık sistemi, yarı başkanlık rejimi veya bunların benzeri başka bir model. İlle de bu 3 modelden birini seçmek zorunda değiliz ama bu Türkiye'de bir sorun ve Türkiye'nin istikrarlı şekilde yoluna devam edebilmesi noktasında da yeni anayasa bağlamındaki bu sorunun mutlaka çözülmesi gerekir."
"Kavram karmaşası yaşanıyor"
Türkiye'de başkanlık sistemi veya hükümet sistemi değerlendirilirken kavram karmaşası yaşandığını, birilerinin bu meseleyi siyasi rejim sorunu olarak lanse ettiğine değinen Hakyemez, siyasi rejim ve hükümet sisteminin birbirinden çok farklı şeyler olduğunu söyledi.
Hakyemez, 1982 Anayasası'nda Türkiye'nin ciddi bir hükümet sistemi sorunu olduğu için şu anda ülkede hükümet sisteminin tartışıldığını bildirdi.
Hakyemez, şunları ifade etti:
"Hükümet sistemi ister başkanlık, ister yarı başkanlık, ister parlamenter rejim olsun bunlar demokratik hukuk devleti ile idare edilen ülkelerde karşımıza çıkıyor. Bu 3 hükümet sisteminde de aslında kuvvetler ayrılığı esastır. Kuvvetler ayrılığı esas olduğuna göre sonraki kısmına bakmamız gerekiyor. Yani yasama ve yürütme organları nasıl oluşuyor, nasıl göreve geliyor, görev ve yetkileri acaba demokratik hukuk devleti standardına uyuyor mu uymuyor mu, buna bakarak hükumet sistemini değerlendirmek lazım ama Türkiye'de bunu bu şekilde değerlendirmeyenler var."
"Türkiye'de parlamenter rejime geçilmesinin fiiliyatta karşılığı yoktur"
Hakyemez, Türkiye'de parlamenter rejime geçilmesinin fiiliyatta karşılığı olmayacağını, 1982 Anayasası'nın parlamenter rejimden biraz yarı başkanlık rejimine doğru gitmeye çalışan model olduğunu, tipik parlamenter rejim denilebilecek modelin ise 1961 Anayasası olduğuna dikkati çekti.
Tipik parlamenter rejimin uygulandığı dönemin 1961'den 1980'e kadar olduğunu vurgulayan Hakyemez, şöyle dedi:
"Bu parlamenter rejimin uygulanması bence Türkiye'nin en sorunlu dönemidir. Çünkü 1961-1965 arası bir koalisyon hükumeti vardır, Türkiye'nin kayıp yıllarıdır. 1965-1969 Türkiye'de bir şeyler yapılmıştır çünkü tek parti iktidarı vardır. 1969-1980'e kadar Türkiye'de milliyetçi hükümetlerinden tutun da azınlık hükumetleri, milletvekili transferlerine kadar pek çok şey yapıldı ve neticede bir hüsranla sonuçlandı ve memleketin 11 yılı çok güzel şeyler yapılabilecekken kayıp yıllar şeklinde karşımıza çıktı. Onun için saf parlamenter rejim uygulanan o dönemde maalesef kendisinden beklenen sonuçlar elde edilemedi. Asıl olan istikrarlı hükumetlerin, yürütmenin uygulanıp uygulanamaması meselesidir, maalesef bu başarı o dönemde uygulanamadı."
Hakyamez, Türkiye'de son günlerde ise "tipik bir başkanlık rejimi mi, Türk tipi bir başkanlık rejimi mi olsun veya tipik bir parlamenter rejim mi, Türkiye'ye özgü bir parlamenter rejim mi olsun" tartışmalarının yaşandığını belirterek, "Türkiye'nin ihtiyacına cevap verebilecek bir hükümet modeli pekala Türkiye'ye özgü olabilir" ifadesini kullandı.