Meclis'te cemevi açılması konusunda herkesin tribünlere oynadığını belirten Çicek, "Çözüm buldunuz da sırt mı çevirdik? Mutabık kalınan bir konuya tavır alacak kadar akılsız değilim" dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Cemil Çiçek, Türkiye'de bir Cumhurbaşkanlığı sorunu olmadığını belirterek, bir işi zamanı gelmeden konuşmanın o işe zarar vereceğini söyledi.
Çiçek, "Ramazan ayı gelmeden Ramazan orucu tutulmaz" dedi. Çiçek, yeni anayasa yazımından, terör konusuna, cemevi tartışmalarından başkanlık sistemine kadar birçok konuyu değerlendirdi.
KISMİ GECİKME VAR
Anayasanın yazımında kısmi bir gecikme olduğunu kabul eden Çiçek, bunu yazımına başlanan Temel Hak ve Özgürlükler bölümünün en fazla tartışmaya açık ve zor bölüm olmasına bağladı. Çiçek, bu bölümü 'temel' olarak nitelendirirken biraz daha hızlanılması gerektiğini kaydetti. Çiçek, "Mesela eğitim hakkı, anadilde eğitim, vatandaşlık, özgürlüklerin nereye kadar serbest olacağı. İşin en zor kısmı burası. Anayasanın zorluğunu yüz kabul edersek bunun 60'ı burası. Bunda kısmi bir gecikme var. Ama bunun nedeni biraz bu zorluktan kaynaklanıyor" şeklinde konuştu.
YIL SONUNDA BİTECEK
Yeni anayasanın yazımını yıl sonu bitirme hedefinden vazgeçmediklerini dile getiren Çiçek, "Biz 19 Ekim 2011'de ilk toplantıyı yaptık ve bir temel attık. Burada çalışan işçi yok, gelen çimento yok, demir yok, harç yok. Ama burada bir inşaat tabelası gözüküyor ise bu inşaatın bitmeyeceği anlamına gelir. Ama biz bu yılın sonuna geldiğimizde kaba inşaatı bitmiş, çatısı çatılmış, kapı pencere takılmış, fakat içerde fayans kısmında bazı eksikler olmuş, bu o kadar önemli değil.
Önemli olan bu işin bir noktaya gelmiş olması" dedi. Çiçek, Türkiye'nin dört bir tarafından alınan görüşlerde yeni anayasadan en fazla beklentinin adalet konusunda olduğunu kaydetti. Diyarbakır'da da Edirne'de de vatandaşın adalet istediğini ifade eden Çiçek, "Bizde adalet denince yargı anlamına gelir. Ama toplumun bu konuda bir beklentisi var. İnsan hakları konusu da her yerde birbirine yakın, yüzde 70'lerin üzerindeki yüzdelerle çıktı" şeklinde konuştu.
KİMSE BUNDAN GERİ DÖNEMEZ
Çiçek,partilerin1Ağustos tarihi itibari ile görüşlerini ortaya koyduklarına dikkat çekerek, bu metinlerin tartışılacağını söyledi. Teklif edilen metinlerden farklı bir metnin de ortaya çıkabileceğine değinen Çiçek, "Uzlaşma başka türlü olamaz. Temennilerle realiteleri örtüştürmek lazım. Siyaset gerçekler üzerine yapılır" dedi. Anayasa Uzlaşma Komisyonu dışında 4 siyasi partinin bir araya geldiği başka bir platform bulunmadığına işaret eden Çiçek, şöyle devam etti: "Bu 4 siyasi partinin taahhüdüdür anayasayı yapmak. Kimse bundan geri dönemez. Herkes benim dediğim olacak derse bir orta yol bulunamaz. Ama biri uzlaşma adına bir adım attı ise, onu da dönek durumuna sokmamak lazım. Olumsuz anlamda baskı yapmamak lazım."
Yapılmazsa herkes eline kına yaksın
Anayasa yapım sürecinde tartışmaların olmasının normalliğinden bahseden Çiçek, basının da bu konuya olumlu yönden yaklaşmasını istedi. Çiçek, "Herkes teşvik etmeli. Yapılmazsa herkes eline kına yaksın.Ozaman 30 yıldır herkesin şikayet ettiğimiz bu anayasaya oksijen vermiş ve hayat hakkı tanımış olursunuz" ifadelerini kullandı.
YARGI TAHLİYE EDEBİLİRDİ OLMADI
Yargının çözemediği her sorunun önlerine bir siyasi ve sosyal problem olarak geldiğini ifade eden çiçek, tutuklu vekiller sorununa da değindi: "Casusluk davasında doğru yanlış bir karar verildi bu iş bitti. Bundan doğan bir konu varsa birden sıfırlandı. Yargı bu işi iki şekilde sonlandırabilir. Bir dava biter. Ama 4 ayrı dava bu konu ile ilgili. Bunlar aynı zamanda bitmeyebilir. Yargının kısa sürede 8milletvekili ile ilgili karar vermesimümkün görülmüyor. Tahliye edilebilirlerdi ama bu da olmadı."
CEREMESİNİ BEN ÇEKİYORUM
Adli kontrol düzenlemesi ile yargının eline ilave bir imkan verildiğini hatırlatan Çiçek, yargının da bir şekliyle bu sorunun çözümüne katkı sağlaması gerektiğini vurguladı. Çiçek, "Ya bir an evvel yargılamayı bitirerek ya da bu imkanları kullanarak sorunun çözümüne katkı sağlaması gerekir. Yoksa bu işin ceremesini ben çekiyorum. Tutuklama bir tedbirdir. Bunun ötesine geçen adalet duygusunu rencide eder" dedi.**Örgüt köprü başı tutma çabasında**Çiçek, terörist başının cezaevinden avukatları ile verdiği mesajlara bakıldığında, terör örgütünün Türkiye, İran, Irak'ın bulunduğu köşede, bir köprü başı tutma çabası olduğunu belirtti. Türkiye hudutları içerisinde bir kurtarılmış bölge oluşturmak istediğini kaydetti. Çiçek, "Türkiye'de ben kendi topraklarımın içerisinde bu tür yapılanmalara müsaade etmem diyor. Bunun bedeli ne ise mücadelesini de veririm diyor" şeklinde konuştu.
GÜÇLENMEMİZİ İSTEMEYEN DESTEKLİYOR
Türkiye'nin olayların arkasındaki dinamikleri yeteri kadar tartışmadığını ifade eden Çiçek, "Türkiye devleti bir rapora göre 3 bin 500'ü dağda, bin 500'ü içeride 5 bin kişi ile senelerdir uğraşıyor. Bu kadar askeri polisi var nasıl oluyor da 5 bin kişinin hakkından gelemiyor. Örgüt yapısına baktığınızda bunların önemli bir kısmı 14-15 yaşlarında, doğru dürüst tahsili yok. Bu türlü planlamaları bunların yapması düşünülebilir mi? Belli ki kurmay planlaması var. Kimdir bu kurmay planlamasını yapan onu görmek lazım" dedi. Terör örgütünün arkasında birden fazla unsur ve birçok ülke bulunduğunu ifade eden Çiçek, şunları kaydetti: "Terör örgütleri bir ülkeye karşı kullanılırlar. En çok destek gören ve en çok kullanılan da PKK'dır. Türkiye gelişmesi güçlenmesi ile birçok ülkenin hesabını bozan bir ülke. Böylesine hesap bozan bir ülkeye karşı, bazen birbirine karşı tavrı olanlar bile o konuda birleşebilirler. Terör örgütü bugün Türkiye'nin gelişmesinden güçlenmesinden rahatsız olan birçok ülke tarafından kullanılan bir örgüttür. Bu EUROPO'nun raporlarında da var. ABD'nin raporlarında da var."
Suriye politikamız rahatsız ediyor
Türkiye'nin Suriye politikasının birçok ülkeyi rahatsız ettiğini kaydeden Çiçek, şu görüşleri dile getirdi: "Size doğrudan tavır almak yerine örgütü kullanıyorlar. Siz işi bir noktaya getirmeye çalışıyorsunuz, başka yerde bir olay meydana geliyor birçok insan hayatını kaybediyor. Terörist başı bile bu bizim unsurlardan değil diyor. Türkiye'deki terör olayının arkasında Türkiye'nin politikalarından rahatsız olan birçok ülke var. Bu örgüte planlama desteği başta olmak üzere her türlü desteği sağlıyorlar. Mesela PKK her sene kongresini Kandil'de yapıyor. Almanya'daki, Fransa'daki, İngiltere'deki kongre üyesi PKK'lı oraya nasıl gidiyor. Nereden gidiyor, hiçbirisi ile ilgili nasıl oluyor da bir işlem yapılmıyor. Bu bile başlı başına birçok ülkenin bu işin arkasında olduğunu gösteriyor."
Hiçbir resmi kurumda cemevi yok
TBMM'ye Cemevi yapılması talebini değerlendiren Çiçek, meselesinin son bir ayın konusu olmadığını vurguladı. Bu konuda toplumda ortak bir görüş bulunmadığına işaret etti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Aleviliğin bir inanç olduğu ve İslam'ın dışında olmadığı sözünü hatırlatan Çiçek, şunları söyledi: "Ben neye göre bir karar vereceğim. Benim açımdan son derece riskli. Her belalı iş de gelip beni buluyor. Böylesine geçmişi olan yan tesirleri olan, herkesin çok farklı şeyler söylediği noktada bir kişi ben yaptım oldu diyemez." Başbakanlık’ta, Yargıtay'da ve başka kurumlarda mescit bulunduğunu belirten Çiçek, hiçbir resmi kurum bünyesinde cemevi olmadığına dikkat çekti. Çiçek, sağ iktidarlar döneminde de sol iktidarlar döneminde de bu sorun bulunduğunu hatırlatarak, şimdi kendisini suçlayanların iktidar olduğu dönemde bir kurum bünyesinde cemevi açılmadığını dile getirdi.
AKILSIZ DEĞİLİM
Cemevine karşı olmadığını anlatan Çiçek, "Böyle anlaşılmaktan da kaçınırım. Slogancı, protestocu bir takım çevreler Meclis başkanı şöyle böyle diyor. Bir araya gelip bir çözüm buldunuz da Meclis başkanı o çözüme sırt mı çevirdi? Herkes tribünlere oynuyor. Toplumun mutabık kaldığı bir konuya karşı tavır alacak kadar akılsız bir siyasetçi değilim" dedi.
DİYANET’E SORMADIM
Kılıçdaroğlu, Sabahat Akkiraz ve Fermani Altun gibi isimlerin Aleviliğin İslamın içerisinde olduğunu söylediklerini hatırlatan Çiçek, bu konuda Diyanet’e görüş sormadığını tekrarladı. Alevilikle ilgili Diyanet’in görüşünün senelerdir kurumun sitesinde yer aldığının altını çizdi. Çiçek, Meclis başkanının bir uygulamacı olduğunu ve mevzuata göre hareket ettiğini sözlerine ekledi.
Ramazan ayı gelmeden Ramazan orucu tutulmaz
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün adaylığı tartışmalarına temas eden Çiçek, Türkiye'de bir Cumhurbaşkanlığı sorunu bulunmadığının altını çizdi. Ramazan ayı gelmeden Ramazan orucu tutulmayacağını belirten Çiçek, şöyle devam etti: "Bir işin zamanı gelmeden bu işleri konuştuğunuzda kendinizi yorarsınız. Kurumları, kurumlarda görev yapan insanları tartışmaya açarsınız. Bunun bir faydası da olmaz. Türkiye'nin dikkat kesilmesi gereken önemli gelişmeler var iken, bu konuların şimdi tartışılması bana doğru gelmiyor.
Lüzumsuz gerginlikler olur, yakıştırmalar olur. Kişiler kurumlar yıpranır. Kaldı ki kuralı belli. İhtilaflı olan bir konu vardı onu da Anayasa Mahkemesi çözdü. Ortada meçhul olan bir şey yok. Geri kalanı kişisel kararlara bağlı olan bir husus. Cumhurbaşkanı olacak mı olmayacak mı ben niye kendimi onun yerine koyarak yorum yapayım nefes tüketeyim? Aday olursa olur, olduğu zaman dersiniz ki ne diyorsunuz. Olmadı, olmayan bir şey için ben neden tartışayım? Ben bu tartışmayı doğru ve faydalı bulmam. Bir işi zamanı gelmeden konuşmak o işin özüne de zarar verir."
Başkanlığı konuşacağız
"Bizim konumumuzdaki kişilerin bir kamu görevlisinin yaptığı açıklama üzerinden belli noktalardaki kişilerin yorum yapması doğru değil. O kurumun saygınlığına zarar verir" ifadelerini kullanan Çiçek, anayasada Temel Hak ve Özgürlükler bölümü bittikten sonra yasama organın, yürütme organının yetkilerinin yazımında konunun gündeme geleceğini dile getirdi.
Tartışmalar kuralsız
Çiçek, şöyle devam etti:"Yürütme organında akla hükümet ve cumhurbaşkanı gelir. Orada hangi modeli benimseyecekseniz, yetkiler de ona göre artırılacak veya azaltılacak. Kurumlar arasındaki yetki dengesi ona göre kurulacak. Zaten biz bu tartışmayı o maddeler geldiğinde yapacağız. Bir kamu görevlisinin yaptığı açıklama üzerinden Türkiye'de bir rejim tartışması yapmak yanlış olur. Şu anda tartışma işin kuralına göre yapılmıyor. Herkes pozisyonuna göre, kim kimin olmasını arzu ediyor ve onda fayda görüyorsa tartışma ona göre yapılıyor. Bu tartışmadan bir şey çıkmaz noktayı koymak lazım."