Gelenekler, değerli kültürel kalıntılardır. Ama zamanla bir kısmının tadı kaçar. Yaşam destek ünitesine bağlanmış gelenekler vardır ki bunlardan birçoğunun fişini çekmek gerekir.
“Kız kaçırma” da bir gelenek sayılıyor, düşünün. Muş’ta kendisini sevmeyen kızı seven Engin, yanlışlıkla kızın kız kardeşini kaçırmış. Aksaray’da sevdiği kızı isteyip alamayan 19 yaşındaki Mustafa, bir inşaatın 6. katına çıkıp hem atlayacakmış hem elindeki silahla kendini vuracakmış gibi yapıyor. Sonra kızı kaçırmaya çalışırken yakalanıyor. Aşkı gerçek olsa da elindeki tabanca kurusıkı…
Düğünde damadın sırtına vurma geleneği var, özünde iyi bir gelenek. Bekâr arkadaşları tarafından, kendilerini terk eden damada sitem kabilinden sırtına pıt pıt vurulur. Gebze’de düğün töreninin ardından arkadaşları damat Mehmet’i dışarı çağırmışlar, gelenek böyle. Sonra da 10 kişi pataklamışlar. Herkes güle oynaya dağılmış. İki saat sonra fenalaşan Mehmet acile kaldırılmış.
Kurşun döktürme diye bir gelenek var, çok eski. Göz değmesine iyi geliyormuş. Polis kılığına girip çok insanı dolandıran iki sahtekâr yakalanınca ceplerinden kurşun parçaları çıkmış. Bugüne dek işlerimiz iyi gitti. Aman, nazar değmesin, gerçek polise yakalanmayalım diye kurşun döktürmüşler fakat etkisi kısa sürmüş. Bu işi, ustasından el almış mahir birine yaptırmak lazım. Kem gözlülere “Gözünüz çıksın!” diye seslenen şarkıcı Alişan, daha yeni kurşun döktürdü ama işin ehline… Bundan sonra nazara gelmesi beklenmiyor. Öte yandan uzmanlar, kurşun döktürme sırasında açığa çıkan buharın sağlığa zararlı olduğunu söylüyorlar.
Bizim “Alman usulü” dediğimiz hesap ödeme yöntemine İngilizler "Hollanda usulü", Mısırlılar "İngiliz usulü", Pakistanlılar ise "Amerikan usulü" diyormuş. “Allah aşkına siz durun, hesabı ben ödeyeceğim!" diye başlayıp kavgaya sebep olan yönteme ise “Türk usulü” deniyor. “Sen misafirsin, kesinlikle olmaz - Yok, masama sen geldin, ben ödeyeceğim” tartışması yüzünden bir adam öldü, bir kişi yaralandı, biri de hapse girdi. Zamanede bizler her geçen gün biraz daha yoksullaşırken bu geleneğin kan kaybetmesi kaçınılmaz.
Bazı yörelerde taziyeye gelenlere yemek ikram etme geleneği var ki akıllara zarar. Bir ailenin acısı, birilerinin karnını doyuruyor. Mazıdağı’nda bir yurttaş, taziye yemeği masrafları için 70 bin lira kredi çekmek zorunda kalmış. Sakarya’da taziye yemeğinden -lokantacı dâhil- 128 kişi zehirlenmiş. Bu da ilahi bir mesaj olsa gerek…
Oysa cenaze evine yemek götürmek de bir gelenek. Bayramlarda büyükleri ziyaret etmek, imece usulüyle yardımlaşmak, yuva kurana, doğum yapana hediyeler götürmek de güzel gelenekler. Biz bu tür gelenekleri yaşatalım, çoğalsınlar diye uğraşalım.