Devlete, millete, kişiye, kurum ve kuruluşlara nizam veren..
Yaşamın her kulvarına, akışına, düzenine, intizamına şekil veren...
İnsan haklarının güvencesi, ulusun dirlik ve düzenini kuşatan çeperi...
Milli ve manevi değerlerin bekası...
Mutlu ve huzurlu yaşamın teminatı...
Devletin ve ulusun sigortası...
Hukuk... Hukuk... Hukuk...
Tabi ki; eşit, adil, hakkaniyetli, tavizsiz, imtiyazsız, tarafsız ve bağımsız tatbik edilirse.
Öylese, hukuk bir devlet ve ulus için olmazsa olmazdır.
Zaman içinde ihtiyaca cevap veremez normlar, kanunlar ve kararlar kamu vicdanını yaralayan uygulamalar olsa da kanun koyucular gerekli düzenlemeyi yapana kadar devlet ve toplum nizamının düzenin korunması için hukukun üstünlüğü ilkesinin tavizsiz kabul ve icra edilmesi mecburidir.
Hukuk devleti; ulusun temel değerlerini, kuruluş felsefesini, devletin ilke ve idolojisini, halkın temel hak ve güvencelerini koruyarak, halkı buna inandırarak ve uygulamaya koyarak, ulusun tamamını kuşatarak olur.
Ortak mutabakat ile tesis edilen hukuk,.tavandan tabana ayrıcalıksız şekilde ifa edilirse değer taşır. Aksi takdirde art niyetli, güçlünün, ideolojik kalıpların gölgesinde uygulanan hukuk; huzursuzluk, kargaşa, kriz, ve tartışmalardan başka birşey getirmez.
Üstünlerin, güçlülerin, güç sahiplerinin hukuku oluştuğu yerde kanunlar kişi ve gruplara göre eğilip büküldüğünde masumun, haklının, hukuku yok olur. Toplumsal güven bağlılık sadakat, sevgi, saygı yok olur.
Hukuk istisnasız herkesi bağlayıcı olmaz ise kanunlar karşısında hesap verilebilirlik kişiye göre değişirse o yerde;
* Demokratik düzenden bahsetmek mümkün değildir. Bireylerin kendi demokrasi anlayışı devreye girer. Bireysel hak ve özgürlükler, can, mal, ırz güvenliği kalmaz. Çatışma, ayrışma, ötekileştirme, gruplaşma, illegalite oluşur. Kin, nefret, rövanşist duygular ön plana çıkar. Toplumsal birlik, huzur, emniyet, güvenlik akamete uğrar.
* Hukukun aksadığı, topal ördek olduğu yerde ekonomi sağlıklı işlemez. Özellikle dış yatırımcıyı tutmak veya yatırım yapmasını beklemek hayal olur. Çünkü; yatırımcı hukuk, güven ortamı arar. Yatırımcı teminat altında olmayı bekler. Bunlar yoksa yatırımcı hukukun işlediği demokratik başka bir ülkeye kayar. Demek ki; hukuk, demokrasi, ekonomi iyi çalışan çarkın bileşenleridir.
* Hukukun iyi inşa edilemediği uluslarda yalan, talan, soygun, kara para aklama, rüşvet, iltimas, adam kayırma, torpil, suistimal, görevi kötüye kullanma, yolsuzluk, yoksulluk, suç örgütleri, illegal oluşumlar, zulüm tezahür eder.
* Etik değerler yok olur. Ahlâki yozlaşma, çürümüşlük, çöküş yaşanır. Biz kavramı yerine ben kavramı önem kazanır. Her birey kendi gemisini yüzdürmek ve güvenli linana vardırmak için her yol mübahtır anlayışıyla hareket eder.
* Hukuksuzluk devlet ve toplumda kültür, medeniyet zeminini yerinden oynatır. Derin ekonomik, sosyal, kültürel fay hatları oluşturur. Kırılmalar gerçekleşir. Toplumsal çöküntüler meydana getirir.
Bu sebeple A'dan Z'ye herkese, kurum ve kuruluşlara, devlete; kukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı hakim olmalıdır. Hiçbir erkin etkisi altında ve emrinde olmayacak, " Bir gün herkese lâzım olacağını " idrak edilen kurtuluş reçetesi olmazsa olmazın adı HUKUK olmalıdır.