Milliyetçi Hareket Partisi Trabzon Milletvekili Koray Aydın’ın “Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun Tasarısına dair” görüş ve değerlendirmelerde bulundu.
Aydın, Çözüm süreci çerçevesinde değerlendirmelerde bulunarak, Türk milletinin varlığına, birliğine ve bütünlüğüne vurulmuş bir hançerdir dedi.
Milliyetçi Hareket Partisi Trabzon Milletvekili Koray Aydın’ın değerlendirmeleri şöyle:
ÇÖZÜLME TASARISI, TÜRK MİLLETİNE VURULAN BİR HANÇERDİR
Sözde çözüm, özde çözülme süreci çerçevesinde hükümetin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin arifesinde parlamentoya sunduğu tasarı, her ne kadar adında bütünleşme geçse de Türk milletinin varlığına, birliğine ve bütünlüğüne vurulmuş bir hançerdir.
Temmuz 2009’dan bu güne hükümetin emir ve direktifleriyle, bölücü ihanet çetesinin temsilcileriyle kapalı kapılar ardında yürütülen müzakere ve pazarlıklar, nihayet anlaşma aşamasına gelmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez, hükümet kararlarını uygulayacak görevliler için “suç işleme imtiyazı” yani dokunulmazlık talep edilmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez, teröristlere hükümet eliyle, millet kesesinden yardım ve pozitif ayrımcılık yapılmasının önü açılmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez, şehitlerimizin kanı ve analarımızın gözyaşlarıyla alınan ve korunan vatan topraklarının bir bölümü üzerindeki egemenlik haklarının tek kurşun atılmadan devredilmesinin yolu açılmaktadır.
Güneydoğu ve Doğu Anadolu’nun bir bölümünde fiili özerkliğini ilan eden bölücü ihanet çetelerinin resmi prosedürü tamamlamak için artık tek yapmaları gereken, silah bırakmak ve siyasete yapmaktır.
TASARI, BÖLÜNMEYE YASAL KILIF, TERÖRİSTE POZİTİF AYRIMCILIK, SÜRECİ YÜRÜTENLERE SUÇ İŞLEME İMTİYAZI SAĞLAMAYI AMAÇLAMAKTADIR
Bölünmeye gidecek yolun tarifi, Başbakan Erdoğan’ın imzasıyla milli iradenin kalbi olan parlamentoya gönderilen hükümet tasarısının gerekçesinde özetlenmiştir. Gerekçede aynen şu ifadelere yer verilmiştir: “Çözüm süreci, şiddeti ve silahı aradan çıkarma, sözü, düşünceyi ve siyaseti devreye alma sürecidir.”
Bu cümle, bölücü terör ve ihanet çeteleriyle yapılan mütareke ve müzakere aşamalarının, nihayet anlaşma aşamasına geldiğinin ilanıdır.
Bir başka deyişle bu cümle, etnik temelli bölünmenin silahla değil, siyaset eliyle yani terör örgütü ve uzantılarıyla müzakere ve nihayet anlaşma yoluyla hayata geçirileceğinin açıkça belirtilmesidir.
Tasarı esasen, bölünmeye yasal kılıf, teröriste pozitif ayrımcılık, sürecin aktör ve refakatçilerine de suç işleme imtiyazı sağlamayı amaçlamaktadır.
TASARI VE GEREKÇESİ TAM BİR HUKUK SKANDALIDIR
Tasarının 4. Maddesi hukukun temel ilke ve kurallarını, Anayasayı ve yasaları rafa kaldırmakta, toplumdaki adalet duygusunu yok etmektedir.
Bölünme sürecinin aktör ve refakatçilerine imtiyaz sağlayacak tasarının 4. Maddesi aynen şöyledir:
“Bu Kanun kapsamında verilen görevler, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca ivedilikle yerine getirilir. Bu Kanun kapsamında verilen görevleri yerine getiren kişilerin hukuki, idari veya cezai sorumluluğu doğmaz”
Hukuku rafa kaldıran, Anayasa ve yasaları ayaklar altına alan tasarının daha iyi anlaşılması bakımından bazı temel ilke ve kuralları milletimizin dikkatine sunuyorum.
Anayasanın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiş, 10. maddesinde de, herkesin hiçbir ayrım gözetilmeksizin yasa önünde eşit olduğu, hiçbir kişiye, zümreye ya da sınıfa ayrıcalık tanınamayacağı vurgulanmıştır.
Türkiye’de kamu görevlilerinin uymak zorunda olduğu temel yasa 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’dur. Bu kanunun 11. Maddesinde “konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz.” Hükmü yer almaktadır.
Hal böyle iken getirilen çözülme tasarının gerekçesinde “Terör eylemleri sürdüğü müddetçe, güvenlik güçlerinin ve adli makamların hukuk içinde kalarak bunlarla mücadele etmesi kanuni görevleridir.” Cümlesinin hemen devamındaki cümle tam bir ibret vesikasıdır: “Diğer yandan, bir hukuk devletinde çözüm süreci çerçevesinde görevin ifası niteliği taşıyan faaliyetler nedeniyle kişilerin hukuki, cezai ve idari yönlerden sorumlu tutulma tehdidi altında kalmaları da kabul edilemez.”
Normal bir hukuk devletinde hiç kimse yürürlükteki kanunları uyguladığı için soruşturmaya ve kovuşturmaya tabi tutulmaz.
Öyleyse tasarıda bu düzenlemeyi uygulayanlara hangi gerekçeyle dokunulmazlık getirilmektedir?
Yasalaşması halinde bu düzenlemeyle; hukuki, cezai ve idari yönden hangi suçların işletilmesi planlanmaktadır ki, imtiyaz ve dokunulmazlık istenmektedir?
TASARI GAYRİMEŞRU İLİŞKİYE, MEŞRUİYETİ AMAÇLAYAN AHLAKSIZ BİR TEKLİFTİR
Tasarıyla, Oslo, İmralı ve Kandil sürecine ve sonrasına dokunulmazlık getirilmesi teklif edilmektedir.
Yani bu teklif, süreç içinde yaşanan gayrimeşru ilişkiye yasa yoluyla meşruiyet kazandırmayı amaçlayan ahlaksız bir tekliftir.
Bir başka deyişle bu ahlaksız teklif şimdiye kadar kayıt dışı, gizli-kapaklı ve kaçak-göçek yaşanan ilişkiye resmiyet ve aleniyet kazandırmayı amaçlamaktadır.
Bu düzenlemenin yürürlüğe girmesi halinde;
· Şehitlerimizin katilleriyle hükümetin emir ve direktifleri doğrultusunda şimdiye kadar gizlice yapılan görüşme ve anlaşmalar, bundan böyle resmi ve aleni olarak yapılacaktır.
· Silah bırakan teröristlere, topluma kazandırılma adı altında işe yerleştirilmeleri, iş kurmalarına yardım edilmeleri, başta olmak üzere maddi ve manevi her türlü destek hükümet tarafından sağlanmakta, bir nevi açık çek verilmektedir.
· Bütün bu süreci yürüten hükümet ile hukuka ve yasalara aykırı emirleri uygulayan görevliler de sorumsuz ve dokunulmaz olacaktır.
TÜRK MİLLİYETÇİLERİ BU SUİKAST TEŞEBBÜSÜNE SONUNA KADAR KARŞI DURACAKTIR
Çözülme tasarı, “bölünme Paranoyası”na tutulmakla suçlanan Türk milliyetçilerinin endişelerinin haklılığını açıkça ortaya koymuştur.
Burnumuzun dibinde göz göre göre bölünen Irak ve Suriye örneği ortada iken, halen daha bu açılım ihanetine “dur bakalım ne olacak” mantığıyla yaklaşanlar, millet ve tarih önünde sorumlu olacaklardır.
Erdoğan’ın eşbaşkanı olduğu BOP planı yürüyor ve komşularından sonra bölünme sırasının Türkiye’ye geldiği bu tasarıyla açıkça ortaya çıkıyor.
Çözülme tasarısıyla Türk milleti kan ağlıyor, ama başta PKK olmak üzere bölücü ihanet çevreleri bayram ediyor.
Tasarı AKP’nin parlamento sayısal çoğunluğu ve BDP’nin desteğiyle yasalaşsa da, milletimizin vicdanında asla kabul görmeyecektir.
AKP iktidarına samimiyetle oy veren ve bu ülkenin, birlik, bütünlük ve kardeşliğinden yana olan herkes, bu çözülme tasarısının vebalini üstlenmemeli, gerekli tepkiyi ortaya koymalıdır.
Türk milliyetçileri, milletiyle el ele vererek ne pahasına olursa olsun, ülkenin varlığını, birliğini bütünlüğünü hedef alan bu suikast teşebbüsüne sonuna kadar karşı duracaktır.