CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Stratejik İletişim Merkezi (STRATİM) tarafından düzenlenen ve Mercator Vakfı ile Avrupa Birliği delegasyonu tarafından desteklenen ‘5. İstanbul Forumu’na katıldı. Beşiktaş Renaissance Bosphoros Otel’de düzenlenen forumda konuşan Kılıçdaroğlu, “En büyük beklentimiz Türkiye’nin, bölgemizde barış, istikrar ve güvenlik faktörü olarak konumlandırılmasıdır. Bu süreçte Türkiye’nin güvenliğine istikrarına ve toplumsal barışına yönelik çok büyük tehditlerle karşı karşıyayız. Toplumun önemli bir kesimi hem kendi ailelerinin geleceğine, hem de ülkemizin geleceği adına büyük kaygılar taşıyor” dedi.
“Biz tarihteki hataları tekrar etme meraklısı değiliz” diyen Kılıçdaroğlu, hiç kimsenin boş hayaller ve hamasi hislerle bir ülkenin geleceğini tehlikeye atma hakkı olmadığını söyledi. Herkesin akıl ve mantıkla hareket etmek zorunda olduğunu vurgulayan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “Partimizin önceliği ülkemizin AB’nin temsil ettiği çağdaş değerlere kavuşmasıdır. Güçlü bir ekonomi ve bölgemizde güçlü bir bölgesel güç olmanın garantisi güçlü bir hukuk sistemi ve yüksek standartta bir demokrasidir. Üzülerek söylüyorum ki Türkiye bu düzeyin çok uzağında. Türkiye anti demokratik yönetim tarzı nedeniyle bugün dış politikada da büyük maliyetler ödeyen ve ödeten bir konuma geldi. Komşularla sıfır sorun diye ambalajlanan dış politika, komşularla çözülemez sorunlar noktasına vardırıldı. Ancak özellikle 2011’den sonra bu adımlar tümüyle tersine döndü. AK Parti yeni Osmanlıcılık adı altında 20. yüzyılın başında çökmüş bir hareketi yeniden ambalajlayarak uygulamaya koymaya çalışıyor. Bu durum hem Arap ülkelerinde farklı bir tepkiyle karşılaşandı, hem de Türkiye gittikçe tarihsel ittifaklarından uzaklaştı. Bugün Arap sokağında AK Parti birleştiriciliği, kutuplaştırıcı bir faktördür Devletler nezdinde ise tamamen yalnız bir aktördür.”
Hükümeti dış politika konusunda eleştiren Kılıçdaroğlu, “AK Parti hükümetinin El Nusra ve IŞİD’e destek verdiği ve bu süreçte körfez ülkelerinin kaynaklarının kullanıldığı uluslararası toplumda yaygın bir kanı olarak önümüzde duruyor. Bu durumda sadece Suriye’de değil, Irak, İran ve Rusya’da da ciddi bir rahatsızlık yarattı. Türkiye bugün Ortadoğu’da maalesef yalnız ve kimsenin sesini dinlemediği bir ülke konumundadır. Türkiye’nin pozisyonu değerli bir yalnızlık değil, uluslararası tecrittir ve kimsenin Türkiye’yi bu konumda tutmaya hakkı da yoktur” dedi.
Kılıçdaroğlu, Kobani olaylarının ise Türkiye’nin uğradığı tecridin daha da derinleşmesine yol açtığını ifade ederek, “Bu politika tercihi en yumuşak şekilde IŞİD’e verilen utangaç bir destektir” ifadelerini kullandı. “AK Parti’nin bölgede uyguladığı politika ne idealisttir, ne ahlakidir. AK Parti’nin bölge politikası mezhep endekslidir, ayrımcıdır” diyen Kılıçdaroğlu, “Sorunları teşhis edip, doğru çözümler bulmazsak sadece Türkiye değil, bütün demokrasiler çok önemli bir terör tehdidinin altında kalacaktır. Türkiye’nin içerisinde selefi radikal bir ideolojiye mensup binlerce terör hücresinin uyur pozisyonda olduğu herkes tarafından bilinen bir sır. Bu durumun yarattığı yüksek güvenlik riski Türkiye için ciddi, açık ve yakın bir tehdittir. Türkiye buy tehdidi görmezden gelerek hareket edemez, bu sorunu halının altına süpüremez.”
"DEMOKRASİYİ DAHA GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE SAVUNMALIYIZ"
“Demokrasiyi daha güçlü bir şekilde savunmalıyız” diyen Kılıçdaroğlu, özgürlüklerden asla ödün verilmemesi ve karşı karşıya olunan tehdide büyük bir kararlılıkla karşı çıkılması gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin uluslararası teröre karşı politikasının açık, berrak ve net olması gerektiğini söyledi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İslam’ın barış dini olduğunu göstermenin birinci koşulunun silahlı terör örgütleri ve cinayet şebekeleriyle işbirliği yapmamak olduğunu vurgulayarak, “Suriye’de olduğu gibi bu örgütleri taşeron olarak kullanmak hem insanlığa, hem de İslam’a karşı işlenmiş büyük bir suçtur. Bu bağlamda Türkiye’nin Suriye politikası mutlaka değişmelidir. Yabancı savaşçıların geçiş güzergahı da Türkiye olmamalıdır. Türkiye gerekli önlemleri almak zorundadır. Öte yandan Türkiye, İran, Suudi Arabistan gibi bölgesel güçler, Irak ve Suriye’ye müdahalelerini mezhep endeksli değil, tüm hakların iyiliğine olacak yardımlarla sınırlamalıdırlar” dedi.
Türkiye’nin tüm samimiyetiyle AB üyeliği çalışmalarına öncelik verme politikasına geri dönmesi gerektiğinin altını çizen Kemal Kılıçdaroğlu, “Zira AB savaşa karşı barışı, yoksulluğa karşı refahı savunanların çok önemli bir projesidir. AK Parti’nin 12 yıllık iktidarı sonrasında maalesef Avrupa kamuoyunda son derece olumsuz bir Türkiye algısı gelişti. Nitekim Avrupa Parlamentosu daha birkaç gün önce ezici bir çoğunlukla önemli bir karar aldı. O kararda; düşünce, ifade ve basın özgürlüğü konularında Türkiye’ye ağır eleştirilerde bulunuldu. Biz Türkiye’nin AB üyeliğini demokrasimiz, ekonomimiz ve toplumumuz için vazgeçilmez bir hedef olarak görüyoruz. Türkiye’de otoriter bir rejim inşa etme hevesini hız kazandığı bir dönemde AB’yi bir demokrasi çıtası olarak görüyoruz. Uluslararası camiada yalnız kalmak istemiyorsak ve tarihin bu önemli dönüm noktasında bölgemizin şiddet sarmalından kurtulup, bütün hakların huzura ermesine gerçekten katkıda bulunmak zorundaysak o zaman çok dikkatli düşünmeli ve ona göre demokrasimize çeki düzen vermeliyiz” diye konuştu.