Diyarbakır’ın önemli siyasetçilerinden 24. Dönem AK Parti Milletvekili Cuma İçten, Sur ilçesinde meydana gelen ve devam eden çatışmalar hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu.
İçten’in en net sözleri ise Baro Başkanı Tahir Elçi’nin öldürülmesi ile alakalı oldu.
Haber61’e konuşan İçten, “ Elçi’yi PKK’nın öldürdüğüne inanmıyorum. Orada karmaşık bir durum oldu. Direk hedef değildi.” ifadelerini kullandı.
İşte; Haber Merkezimizden Şükrü Üçüncü’nün sorularını cevaplayan İçten’in çok konuşulacak kısa söyleyişisi
Üçüncü, “Kısaca Sur’da neler oluyor?”
İçten, “Burada olan olayların ben Paralel yapıdan kaynaklandığını söylemiyorum. Paralel yapı dendiğinde tek bir yer anlaşılıyor Pennsylvania deniliyor. Hayır burada Paralel yapılar var tek bir Paralel örgüt yok. Nasıl Selçuklu döneminde Osmanlı döneminde burada suç işleniyordu. O dönemden bugüne o Paralel yapılar devam ediyor ve şuanda PKK ile işbirliğine gittiler. Çözüm sürecinde KCK, bu yapılanmalar tarafından güçlendirildi. Buralara patlayıcılar gönderildi yığınaklar yapıldı. Bize hükümet neredeydi diyorlar? Hükümet, “PKK, yığınak yapacak güçlenecek, sakın ha bunlara karışmayın.” Demedi diyemezde. Bunu hiçbir hükümet diyemez. Ama şu bir gerçek devletin içindeki vesayetçi kuruluşlar PKK’nın güçlenmesi için o adımları attı. Nereden bu kanıya vardım. 100 Ton patlayıcıyı bu yolun altına döşüyorlar. 100 Ton patlayıcı demek bir kamyon 10 ton yük alıyor demek buda 10 kamyona eşit. Bunu kazacaksın yerleştireceksin. 30 işçi demek. Bundan da bir çok kişinin haberi var demek. Uluslar arası yola bomba koymak demek. MİT ne yaptı. Bu örgütler bu kadar faaliyet yaparken. Burada Valilerin Emniyet Müdürlerinin buna göz yumacağına inanmıyorum. Buralara Bomba döşüyorsunuz buna göz yumacaklar. Böyle bir dünya yok. Paralel yapıların içerisinde bulunan FETHÖ denen örgüt adına çalışan. Diğer gizli servislere çalışan teslimiyetçi ve vesayetçi kişiler var. Örnek vereyim size. Urfa emniyet müdürünün kendi söylemleri var. Uykuda şehit edilen polislerimiz hakkında. Ne söyledi, “ Kendi içimdeki polisler güvenlik kameralarını kapattı. Teröristler geldi polislerimiz şehit etti.” Bu ne demektir. Benim içimde ihanet edenler var. Çözüm sürecinde Hakkari’de Şırnak’ta Diyarbakır’da hakikatten bu iş bitsin diye samimiyetle caba sarf ederken bazıları bir iş birliği içinden. Yoksa birileri o yollara bomba yükleyemez, birileri öldürdüğü cesedin üzerine ip takım anons yaparak bütün halka küfür edemez, sokak sokak gezemez 90 lı yıllarda olduğu gibi. Şimdi bunları yaşıyoruz. Devletin içindeki polisimiz askerimiz çok ciddi bir anlamda mücadelesini veriyor. Teröristle halkı birbirinden ayırt ederek çalışmalarını yapıyor. Halkı etkilememek için yavaş yavaş çalışıyor. 7 Haziran’dan bugüne Diyarbakır!ı 200 bin Kürt terk etti. Bunlar benim halkımdır ve benim insanım zarar görüyor. Bu ülkede Kürt meselesi yoktur. Sadece Kürt halkının hakkı gasp ediliyordu. Bizlerde bu sorunun önüne geçtik. Artık Kürt halkı için tek sorun PKK’dır.”
Üçüncü; “Tahir Elçi’nin öldürülmesi konusunu nasıl yorumluyorsunuz? Sizce burada tam ne oldu kimin silahından çıktı o mermi?”
İçten, “ Tahir Elçi olayında diyelim ki PKK bu işi yapmamışsa Olay Yeri İnceleme Memurlarının oraya gitmesini, savcıların oraya gitmesini, hatta HDP heyetinin oraya gitmesini neden engellemiştir. En çok bu olayın alt yapısının sağlanmasına izin vermesi gerek. Çünkü O sokakta onun etkinliği var. Tabi burada PKK, öldürmüştür, zaten PKK bir terör örgütü. Bir sürü sivil insanı öldürdü ve katletti. Tahir Elçi’yi PKK öldürmüş müdür. Bu benim kanaatim. Ben onu PKK’nın öldürdüğünü düşünmüyorum açıkçası. Çünkü, Şehit edilen polislerimiz o an o aracı orada durdurmasaydı gidiyordu. Basın toplantısı da orada bitmişti. Hemen onun öldürüldüğü yerin 50 metre ilerisinde bir hendek var ve o hendekte elinde kanası olan kaleşnikof olan terör örgütünün üyeleri var. Zaten onu öldürmek isteselerdi onu öldürürlerdi. Bu lokalde spotaril gelişmiş bir olay kazala öldürüldüğünü düşünüyorum. Polisin silahından mı çıkmış PKK’nın planlayarak yaptığını da düşünmüyorum. Fakat; PKK’nın bu işi inceletmemesi sorulması gereken büyük bir soru. Onlar ne yapıyor bu işi bulandırıyor ve kafaları karıştırıyor kendisi bir düşünce geliştiriyor ortaya koyuyor ve millete yutturmaya çalışıyor bunu yıllarca yapıyor. Kendi katlettiği insanları devlete atıyor.”
Üçüncü, “Bölgede HDP’nin durumu ne? Şuanda halk ona nasıl bakıyor?”
İçten, “ Bana göre PKK’da HDP’de kendi ayağına sıktı. İntihar ettiler. HDP, 7 Haziran seçimlerinden sonra 80 Milletvekili seçtikten sonra çok büyük bir güç elde etmişti bu gücü kendi lehine kullana bilirdi. Örneğin 80 Milletvekili toplayım, “ Ey PKK, silahlarınızı bırakın biz siyaset yapacağız. Ankara’da bize siyaset yolu açıldı.” Bunu net olarak diyerek bir duruş sergileseydi. Emin olun Türkiye partisi olurdu ve bana göre CHP’den daha fazla oy oranı olacak bir başarıya imza atardı. 7 Haziran seçimlerinde bile Karadeniz’den oy aldı. Ama tam dersini yaptı. Devletin silah bırakması söyledi. Dolayısıyla yanlış yaptı. HDP, KCK ile birlikte 20 tane devletin gizli servisine bağlı bir örgüt haline geldi. Bak çok açık ve net söylüyorum. Türkiye orada KCK yada PKK ile mücadele etmiyor. 20 tane devlet ile mücadele ediyor. Eğer kandil bombalandığında Almanya’ya subayların cenazeleri gidiyorsa, Sur ilçesinde sokağa çıkma yasağı olduğunda çarşaf giyen sözde basın mensubu olan kişiler İngiltere menşeli çıkıyorsa bunu anlamamak yanlış olur. PKK ve HDP için açık ve net söylüyorum eğer Ateistsen, Komünistsen sen PKK ve HDP’nin bir numaralı dostusun. Eğer, Kürtsen, inançlı, muhafazakar biriysen sen PKK’nın bir numaralı düşmanısın. Bu şunu gösteriyor demek etnik köken üzerinden bir talep hakkı yok ideolojik bir talep hakkı var. Oda özellikle Doğu ve Güneydoğu’yu tecrit edilmiş. O dediğim kimliklerin batıya göçünü sağlayarak elinde homojen bir halk sağlama hedefi var.”
Üçüncü, “ kısaca 1100 Akademisyen?”
İçten,” Ben onların linç kampanyasına tabii tutulmasını PKK’nında bu ülkede kutuplaştırmak isteyenlerinde işine geldiğini düşünüyorum. Buna çok dikkat etmemiz gerekli. O bildiriye hiç katılmıyorum. Tek taraflı bir bildiridir. PKK, terör örgütü diyememiştir. Eğer o bildirinin altında hukuk profesörlerinin imzası varsa, stratejik bu ülkeye oyun oynayanların taşeronluğuna dönüşmüşlerdir. Bunu da linç kampanyasında çevirtilmesine karşıyım.”
Röportaj Fotoğrafları Emrah Paça