Haber61 - Haber Servisi - Avukat Rahmi Ofluoğlu, Trabzon İdare Mahkemesi Kararının İhraç Edilenler için verdiği kararı yazdı.
Ofluoğlu, ihraç edilen bir öğretmenin idari mahkemede açtığı davayla ilgili KHK ile getirilen bir işlemin iptal yetkisi olmadığına karar verdiğini duyurdu.
Ofluoğlu şu detayı yazdı; "Trabzon İdare Mahkemesi, ihraç edilen bir öğretmenin açtığı davada, ihraç işleminin 672 sayılı KHK ile yapıldığı, , KHK’da “ekli listede yer alan kişiler kamu görevinden, başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın çıkarılmıştır.” denildiği, ortada bir idari işlem olmadığı mahkemenin bu nedenle KHK ile getirilen bir işlemi iptal yetkisi olmadığına karar verdi. Trabzon idare mahkemesinin kararı idare mahkemesinin bu davaya bakmakla yetkili olmadığı, Danıştay’ın yetkili olduğu anlamında değildir.
Trabzon idare mahkemesi idari yargının KHK ile ilgili davalara bakamayacağı doğrultusundadır. Mahkemenin bu kararı Danıştay 5. Daire’nin KHK ile ilgili daha önce verdiği karara paralel bir karardır. Danıştay 5. Dairesi 4. 4. 2016 tarih, 2014/1845 E. , 2016/1931 K. Sayılı kararıyla“Kanun Hükmünde Kararnameler, yürütme organının bir işlemi olmakla birlikte, fonksiyonel açıdan kanun niteliği taşıyan hukuki düzenlemelerdir.
Dolayısıyla, idari işlemlere karşı açılan davaların çözümüyle görevli idari yargıda, KHK hükmünün iptali için açılmış bir davanın incelenmesi hukuken olanaksızdır. “Davacı, 662 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 90. Maddesi uyarınca şube müdürü görevinden alınmış sayılmış, KHK’de atama yapma konusunda idareye herhangi bir değerlendirme yapma ya da başka yönde işlem tesis etme olanağı tanımamıştır. Bu nedenle, kanun niteliğini taşıyan hukuki bir düzenleme ile görevinden alınmış sayılan davacı hakkında, davalı idarece kurulmuş, idari davaya konu olabilecek bir işlemin varlığından söz edilmesine olanak bulunmamaktadır” Sonuç olarak Danıştay 5 inci Daire ve Trabzon İdare Mahkemesi’nin söz konusu kararı göz önünde bulundurulduğunda Danıştay’ın açılmakta olan ihraç davalarında içtihat değişikliğine gitmediği takdirde vereceği karar benzer bir karar olacaktır.
Biz Danıştay’ın KHK’lerle ihraç edilenlerin açtığı davalarda önceki kararından farklı bir karar vermesi gerektiği doğrultusundadır. 5 inci Dairenin 4. 4. 2016 tarihli kararındaki somut olay ile ihraç işlemlerinin yapıldığı KHK’ler içerik ve mahiyet açısından farklıdır. Sonuç olarak ihraç işlemlerinin yer aldığı KHK’ler ile kişiyi doğrudan etkileyen işlemler yapılmıştır. Kişisel işlemler KHK ile yapılamaz. İhraç işlemlerinin yapıldığı KHK’ler anayasada tanımlanan KHK niteliğinde olmadığı için adı KHK olmasına rağmen KHK olarak kabul edilemez, söz konusu KHK’ler bizce birer bakanlar kurulu kararıdır. Aynı şekilde Anayasa Mahkemesi de bu KHK’leri daha önceki kararlarında olduğu gibi KHK olarak kabul etmeyerek bireysel başvuruları kabul etmeli ve hak ihlalline karar vermek durumundadır. Çünkü AYM 1991 yılında KHK’ler için verdiği kararlarda “Mahkemenin kanunun adı ile bağlı olmadığı, KHK’nin içeriğinin önemli olduğunu, içerik itibariyle 425 ve 430 nolu KHK’lerin KHK niteliği taşımadığını” belirterek SHP’nin açtığı iptal davasını kabul etmiş ve adı geçen KHK’leri iptal etmiştir. Mahkemenin içtihatlarını değiştirmesi için geçerli bir neden bulunmamaktadır.