Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, "Mescid-i Aksa'ya yönelik yapılan saldırılar, tüm Müslümanlara yöneliktir. Dünyadaki hiçbir Müslüman, Mescid-i Aksa'ya yönelik tecavüz girişimini asla kabul etmez ve etmeyecektir" dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Conrad Otel'de Asya ve Pasifik ülkelerinde yaşayan Müslümanları temsil eden 37 ülkeden 125 inanç önderi ve temsilcilerin katılımıyla, "Kesret İçinde Vahdet: Hikmet ve Barışı Birlikte Yeniden Düşünmek" temasıyla düzenlenen "1. Asya-Pasifik Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi"nin kapanış oturumu gerçekleştirildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı zirvenin kapanış oturumu, Sultanahmet Camii imamı hatip Hasan Kara'nın Kur'an-ı Kerim okuması ile başladı. Oturumda zirvenin sonuç bildirgesini açıklayan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Mescid-i Aksa'ya yönelik yapılan saldırıların tüm Müslümanlara yönelik olduğunu söyledi.
"MESCİD-İ AKSA MÜSLÜMANLARIN ORTAK DEĞERİDİR"
"Dünyadaki hiçbir Müslüman Mescid-i Aksa'ya yönelik tecavüz girişimini asla kabul etmez ve etmeyecektir. Mescid-i Aksa, tıpkı Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebebi gibi bütün Müslümanların mukaddes ve ortak değeridir" diyen Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Müslümanları biraraya getiren bu tür zirvenin önemli olduğunu kaydederek, "Bu toplantıda sadece Müslümanların bölgesel sorunları üzerinde değil, Müslümanların küresel sorunları üzerinde de durduk. Ortaya konulan sonuç bildirgesinin tamamnını okuyarak değerli vaktinizi almak istemiyorum. İçinden sadece 5 maddeyi okuyarak sözlerimi bitirmek istiyorum. 20 maddelik sonuç bildirgesinden 3. Madde; İslam dünyası bügün tarihin en zorlu süreçlerinden birini yaşamaktadır" şeklinde konuştu.
Dünyadaki Müslümanların karşı karşıya kaldığı şiddetin boyutlarına da değinen Görmez sözlerini şöyle sürdürdü: "Dahili ve harici pek çok saikle başta Süriye, Filistin, Afkanistan, Mayammar, Arakan ve dünyanın muhtelif yerlerindeki Müslümanların karşı karşıya kaldığı şiddet, savaş , terör, çatışma ve kaos ortamı, yaşanan mağduriuyetler vicdan sahibi tüm Müslümanları derinden yaralamaktadır.
Müslüman dünyanın içinden gelen bu zorlu süreci en az zararla atlatarak yeniden güven ortamına kavuşturulması imanları, kalpleri bir olan Müslümanların çoğrafyaları birbirine ne kadar uzakta olursa olsun, dilleri, ırkları, mezheb ve meşrepleri ne kadar farklı olursa olsun, çokluk içinde birliği sağlamalarına, İslam'ın insanlığa taktim ettiği ilim, hikmet ve mağfiret yolunu takip etmelerine; barış, adalet ve merhameti tesis etmelerine ve kurumsallaştırmalarına bağlıdır. Tüm dünya Müslümanlarının kanayan bir yarası olan Filistin sorunu, son zamanlarda Küdüs ve Mescid-i Aksa'ya yönelik çirkin saldırılarla tehlikeli bir boyuta ulaşmış ve bölge yeniden bir ateş sarmalına dönüşmüştür. İslamın ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa'ya yönelik müdahale ve işgaller, Müslümanların bu mabette ibadet etme özgürlüklerinin kısıtlanması mescidin zamansal ve mekansal taksimi planları hem temel insan haklarını din ve vicdan özgürlüğünü hiçe saymak hem de insanlığın ortak kazanımları arasında yer alan mabet masimiyetini açıkça ihlal etmektir. Mescid-i Aksa'ya yönelik yapılan saldırılar tüm Müslümanlara yöneliktir. Dünyadaki hiçbir Müslüman Mescid-i Aksa'ya yönelik tecavüz girişimini asla kabul etmez ve etmeyecektir. Mescid-i Aksa, tıpkı Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebebi gibi bütün Müslümanların mukaddes ve ortak değeridir."
"HER MÜSLÜMANI POTANSİYEL BİR TERÖRİST OLARAK YANSITMA KABUL EDİLEMEZ"
Mehmet Görmez, "Değişen konjöktürel nedenlerle tüm dünyada islama ve islam imajına zarar vermeyi kendisine hedef seçen kimi ülke ve çevreler nezdinde hemen her Müslümanı potansiyel bir terörist olarak yansıtma çabaları asla kabul edilemez. Geleneksel oryantalist düşüncenin yeni biçimleri arasında yer alan bu tür bakış açılarının gerçekte islam düşmanlığı üzerinde çalışılmış mühendisliklerin birer ürünü olduğu izahdan varistedir. Bu ameliye içinde hem Müslümanların hem de genel kamuoyunun algısı manipüle edilmekte, islam düşmanlığı inceltilmiş yöntem ve tekniklerle adeta kurumsallaştırılmaktadır. İslam dünyasında mezhep farklılıklarını istismar ederek cepheleşme oluşturma çabaları kaygı vericidir. Bilhassa Şiileştirme ve Selefileştirme üzerinden tırmandırılmak istenen gerginlikler İslam dünyasının kendi gerçekliğini ortadan kaldıracak müdahale ve arayışlar ümmetin birlik ve beraberliğini tehdit etmektedir. Bazı mezhepçi ve aşırı zorlama yorumlara dayalı kimi dini akımların dünyada islamı tanımayan milyarlarca insan varken Asya Pasifik çoğrafyasındaki adalarda binbir zorlukla varlıklarını devam ettirmeye çalışan Müslümanlar doğrudan taleplerini karşılamak yerine kendi mezheplerine meşreplerine ideolojik düşüncelerine uçlarda yer alan din anlayışlarına bu adalarda yer alan Müslüman azınlıklardan yeni taraftarlar toplamak amacıyla oralara maddi imkanları seferber etmesi en hafif ifadeyle gayri ahlakidir" diye konuştu.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ortadoğu'da ortaya çıkan ve İslamı tekeline alan kendi gibi düşünmeyen ve inanmayanları tekfir eden ahlak ve hukuk tanımayan kirli savaşları cihat olarak telakki eden bazı türedi anlayışların Asya Pasifik ülkelerindeki Müslümanlara sirayet etmemesi için bu çoğrafyalardaki kadim dini, tarihi kültürel dokunun korunmasu büyük önem arzetmektedir. Bu çerçevede sahih dini kaynaklar din eğitimi, din hizmetleri ve alim yetiştirme düzeni medrese sistemi günümüz şartlarında yeniden tahkim edilmelidir. Söz konusu alanlardaki eksiliklerin tamamlanması ihtiyaç ve taleplerin karşılanması için İslam kültür ve medeniyetini zengin bilgi mirası Asya Pasifik ülkelerinin dini ilmi sahadaki birikimi Türkiye'nin ilahiyat müktesabatı ile diyanet işleri başkanlığının tecrübesi dikkate alınarak din eğitimi ve dini yayınlar alanında ortak çalışmalar yapılacaktır."