ABD’nin en çok tartışılan akademisyenlerinden olan Norman Finkelstein, Hacettepe Üniversitesi’nin İstanbul’da düzenlediği “Barış ve Çatışma Çalışmaları” yüksek lisans programında ders vermek üzere İstanbul’a geldi.
2008-2009 Gazze Savaşı hakkında iki kitabınız var. Son operasyonu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hava operasyonu başladığı gün de söyledim: İsrail bu kez kara harekâtı yapamazdı. Çünkü Arap Baharı durumu değiştirdi. Öncelikle son savaşta Mısır lideri Hüsnü Mübarek, İsrail’in talebi üzerine sınırı kapatıp Hamas’ı hapsetmişti. Şimdi Mübarek rejimi yok. Türkiye de o savaşın tekrarlanmasına bu kez izin vermezdi. Ayrıca o savaşta Gazze’de sadece El Cezire muhabiri vardı. Oysa bu defa tüm yabancı basın oradaydı. Terörize ederek onları kaçırmaya çalıştılar ama yapamadılar. Sonuçta dört yıl önceki operasyonda ilk gün 4 dakika içinde 300 Gazzeli’yi öldüren İsrail, bu kez 8 günde 130 kadar Gazzeli’nin ölümüne neden oldu.
Yani İsrail asker kaybetmekten değil, iki ülke ve gazetecilerden mi çekindi?
İsrail, asker kaybetmekten çekinmedi. Çünkü daha önce Gazze’ye giren askerleri, Hamas militanı dahi görmediklerini söylüyorlar. İsrail ordusu tanklarla girmiş, üstüne ateş açılmadığı halde önce etraftaki her şeyi yıkıp dümdüz etmişti. Sonuçta sadece 10 asker kaybetmişler, üstelik bunların 4’ü dost ateşinde ölmüştü. Değişen koşullar nedeniyle bu kez bu yıkımı yapamazlardı. İsrail, Gazze altyapısını bir kez daha yıkarak askeri hedefine ulaştı, ama “caydırıcılığını yeniden kanıtlamak” şeklinde açıkladığı siyasi hedefi yolunda büyük bir bozguna uğradı. Bundan böyle Gazzeliler, “Bakın, artık İsrail kara harekâtı düzenleyemiyor” diye düşünecek.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “İsrail bir terör devletidir” sözüne katılıyor musunuz?
Evet. İsrail, Arapların sadece şiddet dilinden anladığını düşünüyor ve bölgede biraz “küstahlaşan” ülkeye hemen patronun kim olduğunu “kafalarına vura vura” göstermeye çalışıyor. Ama Erdoğan’ın Mavi Marmara sonrasında sıraladığı somut adımları atmadığı da bir gerçek. Mesela Gazze’ye savaş gemileri eşliğinde insani yardım göndereceğini açıkladı ve ablukayı Uluslararası Adalet Divanı’na götüreceğini söyledi, bunları yapmadı. Buna karşın son sözleriyle ABD’yi kızdırdı.
Sizce ABD Yönetimi’nde Ankara’ya karşı somut bir tavır oluştu mu?
New York Times gazetesinde çıkan haberi gördünüz. “Türkiye, Ortadoğu’da arabuluculuktan dışlandı, yüksek diplomaside yerini Mısır aldı” yazıyor. Yani şimdi Mısır ve Türkiye’yi yarıştırıyorlar. Nedeni Türkiye’nin İsrail’e karşı fazla sert, Mısır’ın ise daha az sert olması. Böylece ABD Türkiye’ye, eskiden olduğu gibi yakınlık göstermek için İsrail ile arasını düzeltmesi gerektiği mesajını veriyor. Eminim ABD’li yetkililer Mısır’a da, “Hamas’a baskı yaparsan sana daha çok ekonomik yardım yaparız” demişlerdir. Mısır, ABD yardımına son derece bağımlı.
İsrail’in var olma hakkını reddeden Hamas, nihai çözüm yolunda bir sorun değil mi?
İsrail, kendi kuklası olan Mahmud Abbas ile bile müzakere yürütemiyor. Yani sorun Hamas veya Filistinlilerin bölünmesi değil, İsrail’in çözüm istememesi. Bence Hamas, Filistin için ideal bir iktidar olmaz ama bu Filistinlilerin iç işidir. Ben yalnızca uluslararası hukuka bağlılıklarına bakıyorum. Ve Hamas, 1967 sınırlarında iki devletli çözüme hazır olduğu sinyallerini veriyor.
ABD Başkanı Barack Obama’nın ikinci döneminde eli daha rahat olacak. Sizce çözüm için İsrail’i zorlar mı?
Obama, Chicago’nun en solcu, en liberal çevrelerinde yetişti. Filistinli arkadaşları var. İsrail’e tam destek verirken o sözlere kendisi de inanmıyor. George W. Bush aptaldı, ama o tür sözleri inanarak söylerdi. Obama bunlara inanmadığı için, uluslararası baskının artması ve Filistin’in birleşip kendi halkını seferber etmesi halinde Bush Yönetimi’ne kıyasla Obama daha az direnç gösterecektir.