Yaşadığı bütün zorluklara rağmen Bosna-Hersek'i bağımsız bir devlet yapmayı başaran, en zor anında halkının bir ''baba'' gibi etrafında kenetlendiği, derin bilgi birikimiyle ''Bilge Kral'' adıyla anılan Bosna Hersek’in ilk Cumhurbaşkanı merhum Aliya İzzetbegoviç ebediyete intikalinin12’ci yıl dönümünde Trabzon Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen programla anıldı.
Hamamizade İhsan Bey Kültür Merkezi’nde düzenlenen, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu’nun yanı sıra çok sayıda vatandaşın katıldığı programa konuşmacı olarak Srebrenicalı Anneler Derneği Başkanı Munira Subasic, Bosna’nın Çanakkalesi Gorazde Gazisi Nedzad Kurtovic katıldı.
Kuran_ı Kerim tilaveti ile açılışı yapılan programda iki ülkenin milli marşları okundu.
SUBASİC, SREBRENİCA KATLİAMINI TÜM DÜNYAYA DUYURMAK İÇİN 1996 DA BÜYÜK BİR MÜCADELEYE GİRİŞTİK
Programda konuşan Munira Subasic Bosna savaşına ve kısaca Srebrenica katliamına değinerek kadınlara yapılan işkenceleri anlattı. Subasic, “Srebrenica soykırımının canlı tanıklarından biri olup, soykırımdan kurtulabilen nadir insanlardan biriyim. Eşimi, oğlumu, babamı, amcamı, dayımı ve 25 akrabamı kaybettim. Ben de yaralandım. Srebrenica katliamını tüm dünyaya duyurmak için 1996 da büyük bir mücadeleye giriştim. Dernek olarak dünyadaki bütün annelerle işbirliği içinde çalışıyoruz. Birleşmiş Milletlere Hollanda askerlerinin Srebrenica katliamı sırasında Sırplarla işbirliği yaptığı için yargılanmaları yolunda başvuruda bulunduk.” ifadelerini kullandı.
KURTOVİC, DAYTON ANLAŞMASI İZZETBEKOVİÇ’İN EN ZOR İŞİ OLDU
Necad Kurtovic de Bilge Adam Aliya İzzetbegoviç’in hayatını ve Bosna için verdiği mücadeleyi anlattı.
Kurtovic konuşmasında İzzetbegoviç’in şu sözlerini hatırlattı, “Uzun hayatım boyunca pek çok iş yaptım. Mahkumken çukur kazdım, taş kırdım, harç taşıdım. Hayatımı kazanmak ve çocuklarımın geçimini temin edebilmek için inşaat şefliği ve avukatlık yaptım. Ancak bu güne kadar ki en zor işim Dayton’daki anlaşma masasına oturmak oldu.
Dayton Anlaşmasından dönerken içimden şunlar geçti, ‘benim derdim muzaffer bir komutan olarak anılmam değil, ülkeme koltuğumun altında makul bir barış antlaşması ile dönmekti’. Barış antlaşması süreci Bosna’nın boğazına dayanmış bıçakla ve çeşitli tehditlerle geçti. Sayısal çoklukları ve ürkütücü askeri güçleri ile savunmasız bir halka saldıran Sırplar sadece benim prensiplerime ters düşen önerilerle değil aynı zamanda tüm adalet ve insanlık duygularına ters düşen hayallerle çıkıyorlardı karşıma. Böyle bir barışı kabul etmek çok zordu. Ama zor olan bir şey daha vardı ‘Eve savaşa devam ediyoruz ‘ cümlesi ile dönmek. Bu yapılması neredeyse imkansız bir tercihti. Ve ben kendimi çarmıha gerilmiş gibi hissediyordum. ”ifadelerini kullanarak verilen mücadelenin ne kadar zor olduğunu gözler önüne serdi.
GÜMRÜKÇÜOĞLU, İZZETBEGOVİÇ’İN HAYATI BİR DESTANDIR
Başkan Gümrükçüoğlu ise programda yaptığı konuşmada Aliya İzzetbegoviç’in hayatının bir destan olduğunun altını çizdi. Başkan Gümrükçüoğlu, “Aliya önce faşizme, sonra komünizme karşı direniyor. Yani dikta idarelerine karşı direniyor. İzzetbegoviç, 1946 yılında tutuklandıktan sonra 1949 yılına kadar hapiste kaldı. 1970 yılında kaleme aldığı "İslam Deklarasyonu" isimli bildiriyle dikkatleri üzerine çeken Boşnak lider, öncelikli olarak özgürlük, İslami düşüncenin çağımızda yeniden canlandırılması ve yaygınlaştırılması, günümüz Müslümanlarının vahim durumunun iyileştirilmesi, Batı ile İslam dünyasının ilişkisi, yeni bir medeniyetin nasıl inşa edileceği gibi konuları bu bildirgesinde derinlemesine işledi.
"İslam Deklarasyonu" nedeniyle "bölücülük ve İslam devleti kurma" suçlarından beraberindeki 12 Bosnalı aydınla 1983 yılında yargılanan İzzetbegoviç, 14 yıl hapse mahkum edildi. Aliya, 1988 yılı sonunda Yugoslavya hükümetinin "sözlü muhalefet sebebiyle cezalandırılan bütün mahkumların serbest bırakılması" kararının ardından hapisten çıktı ve siyasete ilk adımını attı.” İfadelerini kullandı.
ALİYA BOSNA İÇİN ÇOK BÜYÜK MÜCADELE VERDİ
İzzetbegoviç’in Bosna Hersek’in bağımsızlığını sağlanması için çok büyük mücadele verdiğini kaydeden Başkan Gümrükçüoğlu, “Birleşmiş Milletler ‘in (BM) koruması altındaki Srebrenita'da 1995 yılında soykırım işlenirken Aliya, direncini kaybetmedi, halkına sabır ve direnmekten başka bir şeyin sözünü dünyanın ilgisizliğinden dolayı veremedi. Avrupa'nın en büyük dördüncü silahlı gücü olan Yugoslavya Ordusu'nun üç yılda dize getiremediği Boşnaklar, savaşın lehlerine dönmeye başlaması üzerine uluslararası toplumun baskısıyla 1 Kasım 1995 tarihinde imzalanan Dayton Antlaşması ile Bosna Hersek'in sınırlarını korumayı başardı. Halkına uluslararası arenada tanınan bir devlet ve bayrak bırakan Aliya, sağlık durumu kötü olmasına rağmen, savaştan sonraki dört yıl boyunca da savaşın yaralarının sarılmasına ve ülkenin kalkınmasına önemli katkılarda bulundu.” şeklinde konuştu.
Gümrükçüoğlu, hekimlik döneminde Bosna Hersek ziyaretinde yaşadığı anıların kendisinde çok derin izler bıraktığını söyledi. Gümrükçüoğlu, “Bir tıbbı kongre münasebetiyle Bosna-Hersek’e gitmiştim. Aliya İzzetbegoviç rahmetli olmuştu. Soğuk bir kış günü ordaydık. O soğuk kış gününde Aliya İzzetbegoviç’in kabrini ziyaret etmek istedim. Dar bir yoldan gece ışıkları altında geçerek kabri ziyaret ettik. Yolun bir tarafında Aliya’nın çok mütevazı bir kabri vardı. İçinde sadece birkaç direk ve üstünde bir küçük kubbe vardı. Bir devletin Cumhurbaşkanı böyle mütevazi bir kabir içinde ve etrafında da Bosna Hersek harbi sırasında şehit düşmüş olan yüzlerce gencin kabri vardı. ‘Buraya nasıl defnedilmiş diye sordum?’ Aliya’nın vasiyetini hatırlatarak dediler ki, “Ben öldüğümde beni evlatlarımın arasına koyun diye vasiyet etmişti’. Tabi insanın gözlerini dolduran bu söylemin sonrasında sokağın üst tarafına baktığımda Fatih Sultan Mehmet Han’ın Bosna Hersek’i fethettiğinde şehit düşenlerin kabirleri vardı. İlahi Kelimetullah’ı tüm dünyaya yaymak için o kadar mesafeleri kat eden ordunun şehitleri ile son çağın şehitleri yan yana kucak kucağa komşu haldeydiler” ifadelerini kullandı.
Programın sonunda Başkan Gümrükçüoğlu programa konuşmacı olarak katılan Subasıc ve Kurtovic’e kahve takımı hediye ederek katkılarından dolayı teşekkür etti.