TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul Kudatgobilik ve beraberindeki Yönetim Kurulu üyelerini kabul etti.
Türkiye'nin, Cumhuriyetin ilk yıllarında kalkınma çabalarını büyük ölçüde KİT'ler eliyle yürüttüğünü belirten Çiçek, gelinen noktada Türkiye'nin kalkınmasını özel sektör eliyle yürüttüğünü kaydetti.
İhracatın özel sektör eliyle yapıldığını, çağdaşlaşma ve modernleşme yürüyüşünde en büyük desteğin, en büyük gücün işveren kesimi olduğunu belirten Çiçek, "Ülkenin huzuru, refahı, geleceği hepimizi ama en çok da sizi ilgilendiriyor. Ülkede huzur, istikrar, güven varsa, bu yatırım ortamını teşvik ediyor; yatırımların ülkemize kazandırılmasında çok önemli bir rol oynuyor" dedi. Çiçek, şunları söyledi:
"Şüphesiz huzurun, istikrarın sağlanmasında da Anayasa son derece önemli. Sizlerin de katkısı ve desteğiyle uzun bir çalışma yaptık. Bu, Türkiye için çok önemli bir çalışmadır. Henüz olumlu sonuçlandıramadık maalesef ama Türkiye bir kazanım elde etti. Bundan sonra bu iş yapılacak. Bu Anayasa ile Türkiye yoluna devam edemez. Dört siyasi partimizin kabul ettiği yöntemle ancak 60 maddede görüş birliği sağlanabildi. Geri kalan maddelerde görüş birliği sağlanması zordu. Dolayısıyla bundan sonraki Anayasa yapım çalışmalarında mevcut partilerin tümünün yüzde yüz mutabakatıyla bundan sonraki maddelerde görüş birliği sağlamada zorluk var. Gerçekçi olmak lazım. Keşke olabilse, biz de bunu 25 ay denedik ancak 60 madde yapabildik. Bir süre daha bu devam etseydi bu 60 değil de 70 madde olurdu ama Anayasa'nın tümünü görüş birliği içinde gerçekleştirme imkanı gözükmüyor çünkü her siyasi partinin varlık sebebi olan ve kendince 'kırmızı çizgi' olarak ifade ettiği hususlarda şu an mevcut dört partinin anlaşma imkanı olmuyor. Böyle olunca da birlikteliği sağlamak mümkün olmuyor. Onun için doğrusu ben yine bu sürecin devam etmesini ancak görüşme yöntemlerinde değişiklik yapılarak bu işin götürülmesi gerektiğini düşünmüştüm. Bunu yazdım da sayın Başkanlara. Yöntem değiştirerek bundan sonra bu işin devam etmesi gerekiyor.
Anayasa ihtiyacı yaşadığımız sorunları da dikkate aldığımızda her geçen gün artmış oluyor. Anayasadan doğan boşluğu Anayasa'nın çıkardığı sıkıntıları kanun değişiklikleriyle tek başına bertaraf etme imkanı yok. HSYK ile ilgili tartışmalarda biz bunu görüyoruz. Anayasa'da köklü bir değişiklik yapılmazsa getirilecek düzenlemeler kısa süreli netice verir, yine tartışmalar devam eder.
Benim şahsen teklifim, dört siyasi partinin Uzlaşma Komisyonunda yüzde 98 mutabık kaldığı bir metin vardı. Bunun üzerine biraz daha çalışarak bu işi Anayasa değişikliği yaparak ortadan kaldırmak, sorunu kalıcı bir şekilde çözmek imkanı vardı. Henüz bu fırsat geçmiş değil. Teklifin görüşülüyor olması, görüşülecek olması beriki düzenlemenin yapılmasına engel değil. Keşke o varılan mutabakatın hayata geçmesi mümkün olabilseydi. Hiç olmazsa şu gündemde hepimizi rahatsız eden en fazla da iş dünyası ve yargı camiasını rahatsız eden bu sıkıntıyı anayasal düzenlemeyle bertaraf ederdik.
Çünkü ben bakıyorum bu tartışmalardan ekonomi ciddi ölçüde etkileniyor. Yurt dışı seyahatlerinde de bunu gördüm, ziyaret gelen yabancı heyetlerin taleplerinden de bunu biliyoruz ki herkesin ilgisi bu konuda. Karar verecek olanlar Türkiye ile ilgili geleceği net görmek istiyor. Yatırım yapacak, parasını getirip buraya koyacak, Türkiye'nin önünü görmek istiyor. Bu tartışmalar yargıya, devlete güven konusunda da yeni yeni sorunlar çıkarıyor. Kalıcı çözüm bence yine Anayasa değişikliğinden geçiyor. Vakit de çok geç değil, her an bu değişiklik yapılabilir."