Ergenekon tutuklusu Doğu Perinçek'in eşi Şule Perinçek ve Ergenekon terör örgütünün tutuksuz sanığı Kemal Alemdaroğlu, Eskişehir'de katıldığı bir konferansta, Kur'an-ı Kerim ve başörtüsüne hakaretler yağdırdı. Şule Perinçek, ''Türban Kur'an'da var mı diyorlar? Olsa ne olacak. Baş örtüsü için Kur'an'a baksak ne olur, bakmasak ne olur? Bizim kanunumuz varken Kur'an'a mı bakıcaz?'' dedi.
Konuşmasında, daha da ileri giderek toplum kurallarını dinden ayrı tutmak gerektiğini söyleyen Perinçek, ''Bizim medeni kanunumuz, ceza kanunumuz var, üniversitelerimizin yönetmelikleri var, kalkıp var mı yok mu diye oralara, Kur'an'a mı bakacağız, bizim kanunumuz var, tabiî ki ona bakacağız.'' şeklinde konuştu.
Kemal Alemdaroğlu ise başörtüsünü 'sıkma başa' benzeterek, "Ben üniversiteye başladığım ilk yıllarda kesinlikle türban problemi yoktu. Türkiye´nin dört bir yanından gelen kız öğrenciler rahat bir şekilde okullarını bitirdiler. 1980 yılında daha doğrusu milli görüş fikri ortaya çıktı zaman 'sıkma baş' olayı çıktı. Daha sonra YÖK kuruldu." ifadesini kullandı.
AÜ Öğretim Görevlisi Prof Dr. İhsan Güneş de başörtüsünü faşizme giden yol diye tabir ederek, "Türban, teokratik faşizme giden ve kadınları bireylikten çıkarıp köleliğe sürükleyen bir sistemin simgesidir." diye konuştu.
Ulusal Kanal Eskişehir Temsilciliği tarafından 'Laiklik ve Türban' konulu konferans düzenlendi. İlginin az olduğu konferansta, Başbakan Erdoğan'a hakaret ettiği için ceza alan İşçi partili ve TGB'li bir öğrencinin cezasının ödenmesi için para toplandı. Konferansa katılan dinleyicilerin ise uyuması dikkat çekti. Anadolu Üniversitesi (AÜ) Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Can Ayday'ın oturum başkanlığını yaptığı konferansa Kemal Alemdaroğlu'nun yanı sıra Şule Perinçek ve AÜ Prof. Dr İhsan Güneş konuşmacı olarak katıldı. Konferansta, Kur'an-ı Kerim ve başörtüsüne hakaretler yağdırılırken, başörtüsü takanlar ise köleye benzetildi.
Konferansın katılımcılarından Ergenekon tutuklusu Doğu Perinçek'in eşi Şule Perinçek, Kur'an-ı Kerim ve başörtüsü konusunda hakaret içeren açıklamalarda bulundu. Başörtüsü konusunda dini otoritelere danışılması tavsiyesinde bulunanlara çatan Şule Perinçek, şöyle dedi: ''Kalkıp diyorlar ki türban Kur'an'da var mı? Gidip Diyanete sorsak, ulemaya danışsak. Türbanı kalkıp oralarda mı arayacağız var mıydı, yok muydu diye? Yani olsa ne olacak. Yok, Kur'an'da şöyle tercümesi var, başörtüsü Kur'an'da var, yok bilmem nerede var. Kur'an'da olsa ne olacak, olmasa ne olacak. Baş örtüsü için Kur'an'a baksak ne olur, bakmasak ne olur? Bizim kanunumuz varken Kur'an'a mı bakacağız. Biz üniversitemizi Kur'an'daki şeylere göre mi idare edeceğiz. Öyle mi idare edeceğiz? İşte din devlet ayrılacak. Toplumun kurallarını dinden ayrı tutmak lazım. Bizim kendi kanunumuz, ceza kanunumuz var. Üniversitelerimizin yönetmelikleri var. Kalkıp var mı yok mu diye oralara mı bakacağız? Bizim kanunumuz var, elbette ona bakacağız."
Başörtüsü takan bayanları cariyeye de benzeten Perinçek, "Ülke hakimiyetini millet olarak sürdürmek mi istiyoruz yoksa yeniden cariye mi olmak istiyoruz. Buna karar vermemiz gerekiyor." dedi.
ALEMDAROĞLU: CHP İLE YAKIN İLİŞKİ İÇİNDEYİM
İstanbul Üniversitesi eski rektörü ve Ergenekon şüphelisi Kemal Alemdaroğlu ise dikkat çekici bir itirafta bulundu. 'Türbanı biz çözeriz' diyen CHP'yi eleştiren Alemdaroğlu, CHP ile yakın ilişki içinde olduğunu itiraf etti.
Gençliğinde CHP'nin değişik kademelerinde çalıştığını ve CHP'nin İstanbul İl Gençlik Kolları Başkanlığını da yaptığını belirten Alemdaroğlu, inançları doğrultusunda CHP ile birçok konuda aynı fikirde olduğunu, sadece CHP ile değil, İşçi Partisi ile de bir çok konuda aynı şekilde düşündüğünü kaydetti.
ALEMDAROĞLU, BAŞÖRTÜSÜNÜ SIKMA BAŞA BENZETTİ
Kendisinin üniversiteye başladığı yıllarda Türkiye'de kesinlikle türban problemi olmadığını savunan Alemdaroğlu, şöyle devam etti: "Türkiye´nin dört bir yanından gelen kız öğrenciler rahat bir şekilde okullarını bitirdiler. 1980 yılında, daha doğrusu Milli Görüş fikri ortaya çıktı. O milli görüş fikrini yayan kişiyle birlikte bir takım (Şule başlar) ve ( sıkma başlar) ortaya çıkmadı. Daha sonra YÖK kuruldu. Ve YÖK üniversitelerde başın örtülü olmayacağını söyledi. Daha sonra 1989 yılında YÖK´ten 'türban' kelimesini duyduk. Sonraki yıllarda olay Anayasa Mahkemesi'ne intikal etti. Anayasa Mahkemesi daha sonra türbanı laikliğe aykırı buldu. Olay siyasileşti. Her parti başka bir şey söyledi. Hatta CHP bu olayı çözeceğini belirtti." şeklinde konuştu.
PROF. GÜNEŞ: BAŞÖRTÜSÜ TEOKRATİK FAŞİZME GİDEN BİR SİMGEDİR
AÜ Tarih Bölümü'nden Prof. Dr. İhsan Güneş ise hakaret ederek başörtüsünü teokratik faşizm yolunun kilometre taşı olarak niteledi.
Başörtüsünü bireysel bir hak olarak görmediğini belirten Güneş, başörtüsünün Atatürk'ün kadınlara getirdiği eşit haklardan bir sapma olduğunu iddia ederek, "Türban, teokratik faşizme giden ve kadınları bireylikten çıkarıp köleliğe sürükleyen bir sistemin simgesidir." dedi.
Bu arada, konferansın sonunda CHP'liler ile İşçi Partililer arasında tartışma çıktı. Salondaki İP'li bir vatandaş, referandumda (hayır) için sadece kendilerinin çalıştığını, CHP'lilerin ise sadece seçim için çalıştığını belirtmesi üzerine salondaki iki partili üyeler arasında sert tartışmalar yaşandı. Tartışmanın büyümesi üzerine CHP'liler salonu terk ederek protesto etti.