CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, torununa 'Ali Tahir' ismini koyan Başbakan Erdoğan'a bir öneride bulundu:
''Ali İsmail koysaydı çok daha güzel olurdu...''
CHP lideri, AK Parti'de bir çatırdama olmayacağını belirtti ve ''Bu yapı bizim anladığımız anlamda demokratik bir yapı değil. Dolayısıyla kolay kolay bozulmaz'' dedi.
Halk TV’de Uğur Dündar'ın programına katılan Kılıçdaroğlu, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
ERDOĞAN'A YAMYAM GÖNDERMESİ
“(Adana Valisi Hüseyin Avni Coş) Valinin görevinden alınması lazım ama ‘Ben valimi yedirtmem’ diyor. Kimse kusura bakmasın ama yamyamlık çok eskilerde kaldı. Ne demek ‘yedirtmem’? Vali yine vali olarak kalacak. Merkez valisi yaparsın, vatandaşla yan yana getirmezsin. O Vali vatandaşla yan yana gelecek türden bir vali değil. Sağlıklı bir demokraside bu Vali görevden alınır. Hatta vali kendiliğinden istifa eder. Ama bizde ahlaki kurallar bu kadar gelişmedi. Halkına küfreden valiyi yerinde tutan başbakana ne denir? Onun ahlakı sorgulanmaz mı?
KEŞKE İSMİ ALİ İSMAİL OLSAYDI
"Uğur Dündar programın bir bölümünde 'Şu anda son dakika bilgisi var. Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın torunu dünyaya gelmiş ve ismini Ali Tahir koymuşlar' deyince" Allah analı babalı büyütsün. Ali güzel bir isim... Tabi Tahir de güzel bir isim. Ali İsmail olsaydı çok daha güzel olurdu.
BİR PATLAMA OLDU SU YÜZÜNE ÇIKTI
"Başbakan Tayyip Erdoğan ile Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç" arasındaki gerilimi de değerlendiren Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
"Güç kimin elinde? Erdoğan’ın elinde. Arınç buradan arada bir çıkmak, düşüncesini daha net ifade etmek istiyor. Doğru bildiğini zaman zaman de söylüyor. Deniz Feneri olayında Arınç olaya adı karışan Zahid Akman’ın istifa etmesi gerektiği yönünde görüş beyan etti. Ancak Akman istifa etmedi. Rüşvet gibi, yolsuzluk gibi hepimizi rahatsız eden konularda Arınç, hepimizin bir anlamda duygusuna tercüman oldu. ‘O koltukta bunun oturmaması lazım’ dedi. Toplum vicdanının sesi oldu. Akman’ın istifa etmemesinin ardından Arınç herhangi bir tepki vermedi. Onun için bu parti bildiğimiz türden bir parti değil. Kültür demokratik değil. Demokratik kültürü olmayan bir partinin ülke yönetiminde görüş ayrılıkları çok su yüzüne çıkmaz. Burada bir patlama olmuş ki su yüzüne çıktı."
DSP'YE KATILIM ÇAĞRISI
Mustafa Sarıgül'ün CHP'ye dönüşünü değerlendiren Kılıçdaroğlu, DSP'ye davette bulundu:
"Niye DSP CHP’ye gelmiyor? Onlar da gelsinler. Onlarla da buluşalım. Ne farkımız var, ne ayrılık gayrılığımız var? Ben aynı çağrıyı DYP’ye, Anavatan Partisine, Demokrat Partiye de yapıyorum. Bayrak konusunda var mı farkımız? Yok. Vatan, demokrasi, özgürlük, laiklik konusunda var mı? Yok. Temel ögelerde bizim bir farkımız yok. Bugün Türkiye’nin geldiği nokta bizim birleşmemizi zorunlu kılıyor. Yurttaş istiyor bunu. Bir baskının altında. Diğerlerine de kucak açıyoruz. Türkiye demokrasi açısından yeni bir yol arayışı içindedir."
YOLSUZLUK DEFTERİ GÖNDERDİM
Ben Başbakan’a Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin mührünü kullanarak rüşvet toplayan kişinin, kimden ne kadar rüşvet toplandığını gösteren kişinin el defterini gösterdim. ‘Soruşturma açın’ dedim. Sayın Başbakan ‘Rüşvet toplayan adamın defterinde imzası olmadığı için, belge niteliği taşımıyor’ dedi. İki mülkiye müfettişi gönderseniz, her şey ortaya çıkacak ama gönderilmedi. Rüşveti soruşturacak kişinin, temiz adam olması lazım. Kirli adam, rüşveti soruşturmaz. Bugüne kadar çıkarılmayan dosyalar, seçim sürecinde çıkarılırsa samimi değil, adeta şantaj... Şişli’de Belediye Başkanlığı yapıyor Sarıgül. Bunlar, yıllardır iktidarda değil mi? Hem suçlayacaksınız ya da suçlamaya yelteneceksiniz. CHP’ye geldiği için de aslında biraz üzülüyorlar. Biz, birleşmek, güçlenmek istiyoruz ama temiz siyaseti asla gözardı etmeden. İktidar olursak çıkaracağım ilk yasa, siyasi ahlak yasası olacaktır. Siyaseti kirlilikten arındıracağız. Her aday, adayımız çok değerlidir, onlara güveniyoruz. Sonuçta bir aday belirleyeceğiz.