Hakkari Çukurca'da bulunan Kale Tepe'nin ele geçirilmesi sırasında yaşananları eski Özel Kuvvetler Tim komutanı Abdullah Ağar anlattı.
Hakkari’nin Çukurca İlçesi’ne bağlı Çağlayan Köyü yakınındaki Kale Tepe’nin altında komutanlar, asılmış suratlarla kısa ve sert cümlelerle dakikalarca konuştu. Pek çok teröristi etkisiz hale getirmelerine rağmen 6 yaralı vermişlerdi. Daha çok zayiat vermemek ve altlarında kaldıkları tepeyi ele geçirmek üzere toplanmışlardı.
Namlular hedefte, parmaklar tetikteydi. Hem gözlüyor hem konuşuyorlardı. Komandoların bölük komutanı, kol komutanları ve Jandarma Özel Harekât (JÖH) timinin komutanı teğmendi. Bölük komutanı planı çoktan yapmıştı. Kısa cümlelerle bunu anlatıyordu. Ama atıldı jandarma teğmen: “Olmaz komutanım.” Kızgınlıkla teğmenin yüzüne baktı komando bölük komutanı.
KOMUTAN ‘OLMAZ’ DEDİ AMA TEĞMEN KARARLIYDI
‘Dağ delisi’ jandarma teğmen parlayan gözleriyle, “Komando kollarını beraber kullanın, benim timi ayırın komutanım. Önden ben çıkarım. Ben tutunca siz gelirsiniz. Hem çok yoruldunuz, hem yaralılar var” dedi. Teğmenin söylediğinin iki anlamı vardı. İlki ‘kahramanlık’, ötekiyse ‘şehadet’ti...
Bölük komutanı, “Olmaz” dedi ama teğmen kararlıydı: “Komutanım o zaman beni neden yanınıza aldınız? Kuyruk olayım diye mi?” diye sorduğunda komutanı bakakaldı. “Doğrusu budur komutanım. Bunu siz de biliyorsunuz” deyince teğmeni, bölük komutanının yüreği kabardı. Kabul etmek istemiyordu ama aklın yolu birdi.
Plan yapıldı; herkes kolunun ve timinin başına döndü. Yeni bir alana yeniden sızma dakikalarıydı. Bir kayalık altından hazırlığa giriştiler. Artık her şey belli olacaktı. Bir ayağını kayaya koyup belini dinlendiren Nazmi Uzman mırıldanıyordu: “Bekleyin delikliler, düdüklüler. Geliyoruz.
"Onu duyan Muhammet, Nazmi’ye, “Bi Bismillah de be aslanım” diye çıkıştı. Nazmi’nin yanıtı, “Çoktan dedim yahu. Hatta teyemmüm bile aldım” oldu.
Askı ve dağ ipleriyle tehlikeli bir tırmanışa soyundular. Teğmenin JÖH timi ip ata, ip toplaya, adam çeke çeke kayalıklara tırmanmaya başladı. Önce beline ip bağlı bir Mehmetçik yukarı tırmanıyor, sonra diğerini yanına çekiyor, sonra silah ve mühimmatlar çekiliyordu. Adım adım ilerleyişle teröristin beklemediği noktadan diplerinde bitmeye çalışıyorlardı.
NAMLULARI PAYLAŞTILAR
En ufak bir hata, bir görüntü ya da gürültü ölüm demekti. Başlarına mermi ve el bombası yağması demekti. Onların gayretini maskelemek içinse diğer tarafta canhıraş bir mücadele yaşanıyordu. Sızma grubunun gerisinde kalan komandolar dağı taşı yakarcasına teröristlerle mücadele ediyor, ateş dalaşında ölmeden öldürmeye çalışıyordu. Dağ uğulduyor, teğmen ve uzmanlar tırmanıyordu.
Şahin Uzman, “Komutanımmm” diye seslenip parmağıyla teğmenine 30-35 metre uzaktaki teröristi gösterdi. Gözetlemeyle birlikte JÖH açılıp yayılmaya başladı. Bir bir hedef paylaştılar. Doçkanın olduğu yer başta, görebildikleri bütün namluları paylaştılar. Önce hedef atışı, sonra taarruz yapacaklardı. Sonrası ise yoktu bu işin...
MEHMETÇİĞİN YAKARIŞ ANI
Hedefe girme anı gelip çatmışsa eğer, bütün kökler kopartılıp atılmıştır zaten. Ve o an, hedefe yürümek üzere ayağını yerden kesebildiğin andır. Göz gözü tanımaz o zaman. Zaman, mekân ve benlik o an saygı duruşuna geçiverir. Mehmetçiğin yakarış anıdır bu. Ruh, bütün yaratılmışlara kafa diker ya, bir secde anındadır aslında kendisini Yaratan’a.
Kendisini yaratılmışlar içinde en şerefli kılana. Şerefin, namusun, imanın, bir bedende bayraklaştığı andır yaşanan. Ve ilk kurşun atılır... Toz dumana karışmaya başlamıştır. Gözün gözü görmediği o an, bilince kazınmış olan namlu hedeftir. Atılan binlerce kurşun ve roketlerin ardından Kale Tepe darmadağın olur. O Doçka da susmuştur. Ölen teröristlerin yanı sıra kaçanların kan izleri görülür.
PKK’NIN TERÖR STRATEJİSİNDE ÖNEM TAŞIYAN 4 TEMEL SINIR
1- Türkiye-Suriye-Irak Üçgeni: (Şırnak/ Besler-Dereler, Cudi, Gabar, Kato, Herekol ve sınır hattındaki Altındağ, Düğün Dağı ve Gürvil Dağ bloku.)
2- Türkiye-Irak-İran Üçgeni: (Hakkâri/ Çukurca-Yüksekova, Dağlıca- Şemdinli, İkiyakalar-Alandüz, Cilo-Balkayalar, Oramar-Buzul Dağı, Çağlayan-Uzundere (Han T., Seni T., Dağbaşı T., Kale T.), Güvendağı- Karadağ, İkiyakalar’ın güneydoğu ve doğusunda kalan Şemdinli yükseltileri ve aralarda kalan çöküntüler.)
3- Türkiye-İran-Ermenistan Üçgeni: (Ağrı Dağı ve Tendürekler.)
4- Hatay: (Amanoslar.) Ayrıca bunlara iç bölgelerde kalan Diyarbakır Hani-Lice-Kulp- Dicle Ergani bölgesi ile, Muş Şenyayla, Tunceli Aphonoz Vadisi, Aliboğazı- Şeytan Deresi ile dört ilin arasında kalan Sağgöze bölgesini eklemek gerekmektedir. Türkiye’nin sınırlarında yer alan terörle mücadele alanlarında üretilecek etkili sınır güvenliği ve terörle mücadele, terörün sınırı aşan alanlardan destek ve takviye almasını engelleyecek, içeride yapılan etkili mücadele ile terör etkisini yitirecektir. Bununla birlikte sınır ötesi alanlarda yapılacak terörle mücadele, bu mücadelenin en önemli diğer bir parçasıdır. Devletin var olan kudretini göstermesi her zaman sonuç üretmiştir. Bunun gerek şartı ise siyasi kararlılıktır.
ÇUKURCA OPERASYONU STRATEJİK BİR TAARRUZ
Güneydoğu’da terörle mücadele eden tugay ve tümenler başta olmak üzere yeni komuta kadrolarının işbaşına gelmesiyle, stratejik bir evreye girildi. Güneydoğu’nun kırsalında yoğun bir mücadele yaşanmaya başlandı. Taarruzi bir ruhla kendisi gösteren bu kararlılık sonuçlarını da vermeye başladı.
Son olarak Çukurca, ağustos ayı ortalarında Şemdinli kırsalında düzenlenen operasyonlar, bölücü terör örgütünün propagandasını yerle bir etti. Şemdinli’de, Oğul ve Ağaçdibi bölgelerine, Çukurca’da Han Tepe, Seni Tepe, Kale Tepe ve Dağbaşı Tepe’ye yapılan operasyonlar terör örgütü PKK üzerinde büyük baskı ve hayal kırıklığı yaratmıştır.
BÖLÜCÜ ÖRGÜT ŞAŞKINLIK YAŞADI
Dağların içine oyduğu tünellerde ve mağaralarda güvenli bir terör etkisi ürettiğini düşünen PKK’nın dağ kadroları, bir anda helikopterlerle tepelerine inen ya da vadiden zirveye sızan komandolarla karşılaştıklarında büyük şok yaşamış, ardından da çok ağır bir darbe almıştır. Şu ana kadar bu bölgede ortaya çıkan rakamlarla PKK’nın en çok güvendiği dağ kadrosundan 300’den fazla terörist imha edilmiştir. Ve bunlar tespit edilenlerdir.
PKK’nın ne kadar ölüsünü kaçırdığı, yaralı teröristlerin ne kadarının sonradan öldüğü tam bilinememektedir. Yapılan bu mücadelelerde etkin olarak kullanılan milli teknoloji üretimlerimiz İHA ve İKU’lar büyük yarar sağlamıştır. Bomba taşıyabilen ‘Bayraktar’ (İHA) ortaya koyduğu performansla göz doldurmuştur. (Habertürk)