Prof. Dr. Yusuf Şevki Hakyemez OHAL kararı ile iligli olarak önemli açıklamalar yaparak, eski OHAL ile şimdiki arasında dağlar kadar fark var dedi.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yusuf Şevki Hakyemez, Bakanlar Kurulunca 3 ay süreyle olağanüstü hal (OHAL) kararı alınmasına ilişkin, "Türkiye, darbelerle, darbe girişimleriyle karşı karşıya kaldığı için halkta değişik bir algı var. Darbeciler geldikleri zaman, örneğin 1971 muhtırasında, 1980 darbesinde o zamanlar da olağanüstü hal ilan edilmiştir. Önceki yıllardaki sıkıyönetim veya olağanüstü hal ile şimdiki arasında dağlar kadar fark var." dedi.
Hakyemez, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 3 ay süre ile olağanüstü hal kararını açıklamasının ardından değerlendirmede bulundu.
Anayasa'ya göre olağanüstü halin, doğal afet, salgın hastalık, ağır ekonomik bunalım, kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması, terörün yaygınlaşması gibi sebeplerle yurdun belirli bir kısmında ya da tamamında ilan edilebildiğini kaydeden Hakyemez, Bakanlar Kurulunun aldığı OHAL kararının TBMM tarafından onaylanmasının şart olduğunu vurguladı.
"Bunun süresini Cumhurbaşkanımız 3 ay olarak ilan etti. Bu dönemlerde karşılaşılan bu sorunla mücadele bağlamında yani normal düzene geçilmesi için Anayasa'da öngörülen hükümler bağlamında bazı tedbirler alınabilir." diyen Hakyemez, ülkenin tamamında veya bir kısmında OHAL ilanı halinde temel hak ve hürriyetlerin kullanımına ilişkin de şunları kaydetti:
"Bu, şu demek değildir: 'Olağanüstü hal ilan edildi, bütün temel hak ve hürriyetler durdurulsun.'. Olağanüstü hal ilanına sebep olan hususla ilgili temel hak ve hürriyetler tamamen ve kısmen durdurulabilir. Bunu Anayasa'nın 15. maddesi öngörüyor. Burada ölçülü olmak zorundasınız, bu terör sorununun çözümünde Fetullahçı Terör Örgütü'yle mücadele bağlamında ne kadar gerekiyorsa o kadar temel hak ve hürriyetlerin kullanımı askıya alınmalıdır."
Hakyemez, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler varsa onların da ihlal edilmemesi gerektiğini belirterek, Anayasa'nın 15. maddesinin dokunulamayacak haklarla ilgili olduğunu kaydetti.
Bu maddedeki dokunulamayacak haklara "çekirdek haklar" denildiğini aktaran Hakyemez, "Mesela 'masumiyet karinesi' bir çekirdek haktır. Bir kişinin suçluluğu mahkeme kararıyla belirleninceye kadar hiç kimse suçlu görülemez. 'Suç ve cezalar geçmişe yürütülemez.' de bir çekirdek haktır. 'Olağanüstü hal' dediğimiz rejim böyle bir rejim." ifadelerini kullandı.
"BU OHAL İLE DİĞERLERİ ARASINDA DAĞLAR KADAR FARK VAR"
Vatandaşlarda haklı olarak geçmiş yıllardaki darbe tecrübeleri nedeniyle olumsuz algı oluştuğuna dikkati çeken Hakyemez, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye, darbelerle, darbe girişimleriyle karşı karşıya kaldığı için halkta değişik bir algı var. Darbeciler geldikleri zaman, örneğin 1971 muhtırasında, 1980 darbesinde o zamanlar da olağanüstü hal ilan edilmiştir. Önceki yıllardaki sıkıyönetim veya olağanüstü hal ile şimdiki arasında dağlar kadar fark var çünkü şu andaki olağanüstü hal bir hukuki rejimdir. Bu hukuki rejimde karşılaştığımız ciddi sorunun çözümü bağlamında ilan edilmiştir. İdareye, hükümete daha güçlü yetkiler veriyor. Anayasa'da bunun çerçevesi çizilmiştir. Hükümette bu çerçeve içinde daha güçlü yetkilerle sorunu çözecektir."
"FETÖ İLE ETKİN MÜCADELE ETMEK İÇİN YERİNDE BİR KARAR"
Hukukçular Derneği Başkanı Mehmet Sarı da FETÖ'nün darbe girişiminin bütün unsurlarıyla bertarafı için OHAL ilan edilmesinin doğru bir karar olduğunu söyledi.
Devletin FETÖ terör örgütüyle etkin mücadele edebilmesi için OHAL'in önemli bir adım olduğunu anlatan Sarı, bunun "antidemokratik bir süreç" olarak değerlendirilmemesi gerektiğine işaret etti.
Sarı, şunları kaydetti:
"Ülkemiz çok hassas bir süreçten geçiyor. Burada devlete kasteden, devlet yönetimini askıya almaya çalışan bir terör yapısı söz konusudur. Devletin organlarının içine nüfuz eden, bu yapıya karşı hukukun emrettiği şekilde bir mücadele veriliyor. Bu kapsamda OHAL, yerinde alınmış etkin bir mekanizmadır. Zaten darbe kalkışmasıyla OHAL şartları bir nevi gerçekleşmişti. Böyle bir durumda devlet, kendisine yönelik tehditlere karşı önlemleri almak durumundadır. Kamu hizmetlerinin aksamaması ve etkin bir şekilde işlemesi için bu kararın alınması gerekiyordu. Cumhurbaşkanı'nın hukuk vurgusu oldukça önemlidir. Bu durumu 90’lı yıllarda ilan edilen OHAL ile karıştırmamak gerekiyor. Bugünkü OHAL'in uygulayıcısı sivil mekanizmalardır. Geçmişte ise bu işi asker yürütüyordu."