Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) tarafından, Torba Yasa Tasarısı’nın madenleri ilgilendiren Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülen 58’inci, TBMM Genel Kuruluna sevk edilen metinde 51’inci maddesi ile ilgili basın açıklaması yapıldı.
Madenci Anıtı önünde gerçekleştirilen basın açıklamasına Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan, CHP Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen, CHP Bartın Milletvekili Rıza Yalçınkaya, siyasi parti temsilcileri, belediye başkanları, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve madenciler katıldı. Program saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Kitlesel basın açıklamasını ise Genel Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Ahmet Demirci yaptı. Demirci, terörü kınadıklarını ifade ederek sözlerine başladı. Her fırsatta Zonguldak’ın sorunlarını Ankara’ya aktarmaya çalıştıklarını belirten Demirci, “Paneller, toplantılar düzenledik ve kendi çözüm önerilerimizi anlattık. 14 Temmuz 2016 tarihinde buradan, Madenci Anıtı’ndan hep birlikte seslendik. Ancak 15 Temmuz hain darbe girişimiyle, vatan ve millet olarak daha büyük bir belaya karşı mücadele vermek zorunda kaldık. Bu dönem içinde de her fırsatta TTK ve Zonguldak sorunlarını Ankara’ya aktarmaya çalıştık. Sorunlarımızı Ankara’ya taşıması gereken özellikle iktidar partisi milletvekillerimiz, ne yazık ki başarılı olamadılar. Halktan kopuk siyasetçiler sorunlarımızın Ankara’ya taşınmasını engelliyor. Hatta bazen yanlış bilgiler veriliyor. İşte böyle zamanlarda, biz çeşitli etkinlikler ve eylemler yaparak sesimizi Ankara’ya, siyasi iktidara, Hükümete ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne doğrudan duyurmaya çalışıyoruz. İşte böyle bir dönemde yine buradayız” dedi.
Torba Yasa tasarısının 58. maddesini hatırlatan GMİS Genel Başkanı Ahmet Demirci, “58. Madde şöyle diyor; ‘Türkiye Taşkömürü Kurumu ile Türkiye Kömür İşletmeleri, uhdelerinde bulunan maden ruhsat sahalarını işletmeye, işlettirmeye, bunları bölerek yeni ruhsat talep etmeye ve bu ruhsatları ihale etmeye yetkilidir.’ Bakınız yetki TTK Genel Müdürlüğü’ne veriliyor. Ruhsat küçük parçalara bölünüyor ve maden sahaları satılıyor. Yasa metninde “ihale etmek” deniliyor. Birincisi, kurum yönetimi ile işçiler ve sendika karşı karşıya getiriliyor. Bizim kavga etmemiz isteniyor. İkincisi sahalar küçük parçalara bölünüyor.Yani daha küçük şirketlerin alıcı olması isteniyor. Çünkü bizim yıllardır söylediğimiz gibi bu sahaları müessese veya işletme bazında işletebilecek, yeraltı tecrübesi olan ve kurumsal yapısı güçlü maden şirketleri yok.
Şimdi, özelleştirme için sıradan şirketlerin önü açılıyor. Üçüncüsü, ruhsatlar verildiği için sahalarda TTK’nın hiçbir sorumluluğu kalmıyor. Yani TTK, sahaları ve şirketleri denetleyemeyecek. Devletin başka birimleri, yani bu sahaları hiç tanımayan kurumlar bu şirketleri denetleyecek. TTK ve TKİ gibi kurumlar, şirketleri ve sahaları denetlerken yaşadığımız faciaları düşünün. Şimdi bundan daha kötüsünü yani bize doğrudan ölümü dayatıyorlar” dedi.
Havzadaki maden kazaları
2004 yılında taşeron uygulamasına karşı çıktıklarını anlatan GMİS Genel Başkanı Demirci, havzada yaşanan maden kazalarına dikkat çekti. Demirci, "Madencilik tarihinde görülmedik kazalara neden olabilir dedik, eylemler yaptık. Bizi dinlemediler ve zorladılar. İnşaat şirketine madende iş verdiler. 2010 yılında Karadon’da 30, 2013 yılında Kozlu’da 8 arkadaşımızı kaybettik. Mekanları cennet olsun. Yazık, günah değil mi? Hiç olmayacak yerlerde kazalar yaşandı. Sonra Zonguldak’ta büyük bir miting yaptık. Emeğe saygı, taşerona hayır, dedik. Hükümeti uyardık. Biz, TTK’da taşeron faciasından kurtulduk ama Soma’da 301 arkadaşımızı koruyamadık.
Çünkü bizi dinlemediler ve madencilik sektörü kâr hırsına yenildi. 58’inci Maddeyi tasarıdan çıkartınız. Buradan 550 milletvekiline sesleniyoruz. Lütfen Meclis Genel Kurulu’nda 58’inci maddeyi kabul etmeyiniz.
Biz üretmek istiyoruz, insanca çalışıp insanca yaşamak istiyoruz. Maden Kanunu’nda daha önce yapılan değişikliklerle en düşük ücreti iki asgari ücrete çıkartan, hafta tatilimizi iki gün yapan ve son sözleşmemizde bize katkı veren Hükümetimize bir kez daha teşekkür ediyoruz. Ama bakınız bunların hiçbir anlamı kalmıyor. 58’inci madde bize ölümü dayatıyor. Kurumsal yapısı güçsüz, zayıf şirketler yerin yüzlerce metre altında gazlı ocaklarda çalışamaz. Ruhsatı ve sahaları bölmeyiniz. Biz, bunun yanlış olduğunu bedel ödeyerek öğrendik. TTK ve TKİ’nin denetimi ve tecrübesine rağmen yaşadığımız kazaları; Karadon-Kozlu-Soma-Ermenek, Şırnak ve diğerlerini unutmayınız. İşte bunun için biz yeraltı maden işletmeciliği devlet eliyle yapılsın diyoruz. Kömürümüze kan bulanmasın, cenazemiz yol kenarlarına, hastane önlerine bırakılmasın" şeklinde sözlerini tamamladı.
Yaklaşık 2 bin madencinin katıldığı program açıklamanın ardından sona erdi.