Maziden ilginçlikler

Osmanlı Devleti'nin başbakanlık makamına Sadrazamlık veya Veziriazam denir

Osmanlı Devleti'nin başbakanlık makamına Sadrazamlık veya Veziriazam denir. Sadrazamlarının büyük çoğunluğunun bir lâkabı vardır. (Damat), (Bostancıbaşı), (Yemişçi), (Hekimoğlu), (Müezzinzade), (Ermeni, Gürcü, Rum), (Darendeli, Avlonyalı), Hersekli, Pargalı) gibi. Ya evliliğinden ya babalarının mesleğinden ya göreve gelmeden önceki uğraşlarından- mesleklerinden ya doğum yerlerinde ya etnik kökenilerinden ötürü lâkaplarla anılırlardı.

Ancak öyle sadrazam lâkapları vardı ki; günümüzde bir kişi için söylense kırıcı, incitici, kabalık, hakaret kabul edilir. İşte; tarihin arka bahçesinden ilginç, aynı zamanda gülümseten bazı sadrazam lâkapları...

HEZARPARE AHMET PAŞA: İstanbul Atmeydanı’nda cesedi bir çınarın altına konuldu. “İnsan yağı, mafsal ağrılarına iyi gelir” hurafesi ile insanlar cesedi parça parça edip almış .Bundan ötürü Ahmed Paşa ölümünden sonra “bin parça” anlamına gelen " Hezarpâre " lâkabıyla anılmıştır.

KUYUCU MURAT PAŞA: Celali isyanları sırasında öldürülen isyancıların cesetlerini açtırdığı kuyulara gömdürdüğü için"Kuyucu" lâkabı ile anılırdı.

MERE HÜSEYİN PAŞA: Lâkabı, kellesini istediği kişiler için söylediği ve Arnavutça "alınız" anlamına gelen "mere" kelimesinden kaynaklandığı iddia edilir.

SEMİZ ALİ PAŞA: Şişmanlığından ötürü kendisine bu lâkap takılmıştı. İddaa odur ki; kendisini çekmesi için iri, kuvvetli at talebinde bulunduğu söylenir.

ÖKÜZ MEHMET PAŞA: Babasının mesleği öküz nalbantlığı olduğu için oğluna da öküz lâkabı takılmıştı.

TOPAL RECEP PAŞA: Hastalığı nedeniyle ( Nikris hastalığı ) hafif aksak yürüdüğü için kendisine " Topal " deniliyordu.

TABANIYASSI MEHMET PAŞA: Ayaklarının büyüklüğü ve genişliği nedeniyle bu lâkapla anılırdı.

DELİ HÜSEYİN PAŞA: Osmanlı tebaası arasında atılganlığı, cesareti, gözüpekliğinden ötürü "deli" lakabıyla anılırdı.

ZURNAZEN MUSTAFA PAŞA: Mehterhanede muhtemelen zurna eğitimi aldığı düşünülmüş. Bu nedenle kendine zurna çalan anlamındaki bu lâkap takılmıştı.

BOYNU YARALI (BOYUNU EĞRİ) MEHMET PAŞA: Bir sefer sırasında zehirli bir ok ya da kılıç ile boynundan yaralandığı ve 30 yıla yakın iyileşmeyen, yarasının sargılarını sürekli değiştirerek yaşamını sürdürüyor olması nedeniyle kendisine bu lâkap takılmıştı.

SÜRMELİ ALİ PAŞA: Gözlerine sürme çekmesi nedeniyle bu lâkap ile anılmıştır.

KAVANOZ AHMET PAŞA: Kısa boylu ve şişman olduğu için" Kavanoz " lâkabıyla anılmıştır.

KABAKULAK İBRAHİM PAŞA: Kulaklarının büyüklüğü nedeniyle bu şekilde almıştır.

ELMAS MEHMET PAŞA: Yakışıklı, düzgün bir endama, pürüzsüz bir cilde sahip olduğu için bu sıfatla anılmıştır.

DALTABAN MUSTAFA PAŞA: Tebdil-i kıyafet ile şehir içinde yaya gezmesi, hızlı hareket etmesi sebebiyle bu lâkapla anılırdı.

KEÇİBOYNUZU İBRAHİM HİLMİ PAŞA: Çok zayıf, cılız olması nedeniyle bu tabir ile anılmıştır.

BIYIKLI ALİ PAŞA: Vezir oluncaya kadar sakal bırakmayıp sadece bıyıklı olduğu için bu lâkap ile anılmıştır.

MEYYİT HASANPAŞA: Sadrazamlığı süresince devamlı hasta olduğu için " cenaze " anlamına gelen bu lâkapla anılmıştır.

KEMANKEŞ KARA MUSTAFA PAŞA: Okçu, yay kullanan anlamına gelen "Kemankeş" adıyla anılmıştır. Ok kullanımında oldukça mahir bir devlet adamı idi.

KÖR YUSUF ZİYAEDDİN PAŞA: Cirit oyunu sırasında gözünden yaralanıp gözünün birini kaybetmesi nedeniyle "Kör" lâkabıyla anılırdı.

Yorum Yap
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Gündem Haberleri