KCK operasyonunda gözaltına alınan ve daha sonra serbest bırakılan AFP muhabiri Mustafa Özer, soruşturmayı yürüten İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Bilal Bayraktar’a 23 Kasım 2011 tarihinde verdiği ifadesinde MİT ile bağlantılarını anlattı. Taraf gazetesinin haberine göre, MİT’le 2003’te temas kurduğunu ve PKK hakkında istihbarat toplamaya başladığını söyleyen Özer’in ifadelerinin ayrıntıları şöyle:
“Ben Emniyet Müdürlüğü’nde ifade vermiştim. O ifadem kesinlikle doğrudur, aynen tekrar ederim. Zaten bu ifadeyi de özel müdafim Ümit Duman’ın huzurunda verdim. Ben Ajans France Press ’te 2003 yılından beri çalışıyorum. Halen de çalışmaktayım. AFP yetkilileri bana PKK kampına giderek fotoğraf çekmemi, oradan haber oluşturacaklarını söylediler. Ben de Fransızların bu şekilde burunlarını her şeye soktuklarını bildiğim için memlekete fayda zarar düşüncesiyle İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden tanıdığım Ümit Selçuk Şener’e konuyu aktardım. Hukuki açıdan bir sorun olup olmadığını sordum. Ayrıca işe yarayıp yaramayacağını sordum. O da bana yardımcı olacağını belirterek arkadaşlarının beni arayacağını söyledi. Birkaç gün sonra bana telefon geldi. Arayan şahısla buluştum. Cem adlı bir şahısla İstanbul Taksim’de buluştuk. Bana bir adet video kamera vererek gideceğim yerde gözlem yapmamı, gazeteci gözüyle orayı kayda geçirmemi söylediler. Ben gönüllü olarak hiçbir para talebinde bulunmadan Cem isimli şahsa teklifini kabul ettiğimi söyledim.
UFUK ÇİZGİLERİNDEN YER TESPİTİ
2005 yılının ağustos ayında Mahmur üzerinden Kandil’e gittim. Hatırladığım kadarıyla gezi toplam 4-5 gün sürdü. Orada çeşitli fotoğraflar çektim. Oraya ait tüm görüntüleri dönünce Cem isimli şahsa Beşiktaş’ta bulunan MİT Bölge Başkanlığı’nda buluşarak teslim ettim. Bu görüntünün bende kalması da gerekiyordu. O nedenle kopyasını onlara verdim. Şu an bu görüntülerin bir sureti ev aramamda bulunduğu için Emniyette’dir. Üstte söylemeyi unuttum Cem isimli şahıs bana gittiğim yerin özellikle ufuk çizgilerine dikkat etmemi, bunları kaydetmemi, yer tesbiti için bunların önemli olduğunu söylemişti. Cem ile samimiyetimiz gelişti. Cem zaman içerisinde benden özellikle yabancı basın ile ilgili istihbarat toplamaya başladı. Ben de faydalı olur düşüncesiyle verdim. Cem ile arkadaşlığımız 2007 yılının sonuna kadar bu şekilde devam etti. Bu arada maddi tekliflerin hiçbirini kabul etmedim. Sorunlu bir evlilik yaşadım. O sırada konularla ilgilenemedim. Yine üstte söylemeyi unuttum. İlk gidişimde İsmet Kayhan ile irtibata geçmiştim. Şahıs benim Kandil’e gitme talebimi kabul edince ben konuyu ilgililere bildirme ihtiyacı hissettim. Ben Kandil’e giderken o tarihte 500 canlı kalkan olayı vardı. 500 kişi operasyonlara karşı canlı kalkan olmak amacıyla Türkiye’den çıkış yaptılar. Ancak yönlerini Kandil’e çevirerek örgüte katıldılar ve basın toplantısı yaptılar. Ben de o basın toplantısında bulundum. Notlar almaya başladım. O esnada üzerinde çok dosya olan bir masadan bir dosyayı alarak üzerinde notlarımı tutmaya başladım.
ÜÇ TANE MİTÇİ KANDİL'DE YAKALANDI
O esnada dosyanın örgüte katılan 500 kişinin kimlik bilgilerini içerdiğini görünce ben bu dosyayı almaya karar verdim. Not almaya devam ederek kimse görmeden dosyayı çantama koydum. Dönünce de bu dosyayı ve video bantlarını Cem isimli MİT mensubu şahsa verdim. Cem isimli şahıs o tarihlerde üç MİT mensubunun Kandil’de yakalandığına dair PKK’ya ait yayın organlarındaki haberin doğruluğunu araştırmam için İsmet Kayhan ile görüşmemi istedi. Ben de İsmet Kayhan’ı aradım. Bu haberin doğru olmadığını öğrenerek Cem’e bildirdim. 2007’de yine Kandil’e AFP ’den gidecek bir kameramana bu konuda yardımcı olmam istendi. Bu talepte bulunan kendi bağlı olduğum AFP ajansıydı. Ben bu durumu da Cem’e bildirdim. Cem özellikle HPG bölgesinde Fehman Hüseyin isimli Bahoz Erdal kod adlı şahısla görüşülüp görüşülmeyeceğini araştırmamı istedi. Ben de İsmet Kayhan’a bu konuyu sordum. İsmet Kayhan da bana “kesin garanti veremem ancak sizi kampa sokabilirim” dedi. Ben de bu durumu hem Cem’e hem de Fransız kameramana söyledim. Her ikisi de bunu kabul etti.
İLK ELEME
İsmet Kayhan’dan habersiz hiçbir Türk ya da yabancı gazeteci örgütün kırsal alanına gidemez ve liderleriyle röportaj yapamaz. İlk elemeyi İsmet Kayhan yapar. Cem yine bana gazeteci olarak gözlemlerimi ve bol bol fotoğraf çekmemi istediğini söyledi. Sonra biz yola çıktık. Bizi Zaho’da karşılayan kurye bizi önce Selahattin şehrine götürdü. Orada gazeteci olduğumuza dair belge KDP tarafından verildi. Kurye bizi yanlışlıkla Zap Kampı’na götürdü. Halbuki Hakurk’a götürmesi gerekiyordu. Gittiğimizde oradakilerde beklemedikleri için şaşırdılar. Ben orada bulunduğum kısa süre içerisinde coğrafik fotoğraflar çekmeye başladım. Ertesi gün bize eğitim fotoğrafı çekmemizi söylediler. Biz de bu fotoğrafları çektik. Ben orada bulunduğum süre içerisinde depo, sığınak vb önemli yerleri fotoğraflamaya özen gösterdim. Sadece fotoğraf ve video çekimine izin verdiler.
BAĞIMSIZ HABER AJANSI
MİT aylık 17 bin 500 TL verdi, ANF yöneticisi İsmet Kayhan ve Yusuf adlı MİT'çi ile Bağımsız Haber Ajansı'nı kurduk. ANF bilgisayarlarına teşkilatın flash diskini taktım, bilgiler Ankara'ya akmaya başladı.
KARAYILAN'IN YERİNİ BİLDİRDİM
2011 ağustosunda İsmet Kayhan aracılığıyla yine Kandil'e gittim. Karayılan'ın yerine nokta olarak tespit ettik. Döner dönmez bu bilgileri anında MİT'le paylaştım.