Muhammet İkinci: “Anayasal hakkımız engellendi“

Trabzon'da yarın yapılması planlanan ancak güvenlik gerekçesi ile ileri bir tariha ertelenen “Laik Eğitim ve Laik Yaşam!" yürüyüşü için Kamu Emekçikeri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Trabzon Şubesi Trabzon Atatürk Alanında basın açıklaması yaptı.   Pan

Trabzon'da yarın yapılması planlanan ancak güvenlik gerekçesi ile ileri bir tariha ertelenen “Laik Eğitim ve Laik Yaşam!" yürüyüşü için Kamu Emekçikeri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Trabzon Şubesi Trabzon Atatürk Alanında basın açıklaması yaptı.
Pankartlarla Atatürk Anıtı önünde toplanan grup adına Trabzon Dönem Sözcüsü Muhammet İkinci açıklamalarda bulundu.
Muhammet İkinci "Konfederasyonumuz KESK öncülüğünde “Laik Eğitim ve Laik Yaşam! İş Güvencemizden Vazgeçmeyeceğiz! Baskı, Sürgün ve İşten Atmalara Karşı Alanlardayız!” şiarı ile 28-29 Mayıs tarihlerinde 9 bölgede mitingler gerçekleştireceğimizi bir süre önce kamuoyuna açıklamıştık. Bu mitinglerden biri de yarın ilimizde gerçekleştirilecekti" diyerek şunları söyledi;
"Ancak mitingde dile getireceğimiz laik eğitim, laik yaşam ve iş güvencesi ile ilgili taleplerimiz çok ürkütücü ve tehlikeli bulunmuş olmalı ki Valilik tarafından hukuka aykırı bir şekilde miting  milli güvenlik, kamu düzeni ve güvenliğinin bozulmasına sebebiyet verebileceği gerekçesiyle erteleme kararı verildi. Bu karar ile anayasal hakkın kullanımı engellenerek idarece kamu düzeni bozulmuş oldu. Unutulmamalıdır ki kamu düzeni yurttaşların güven içerisinde uluslararası hukuk, anayasa  ve yasalarla güvence altına alınmış temel hak ve hürriyetlerinin kullanımının tesis edilmesiyle mümkündür.
Peki neden Laik eğitim, laik yaşam talebi tehlikeli görülür? Neden İşgüvencesi savunumuz sorun teşkil eder? Laikliğin her fırsatta hedef tahtasına oturtulması tesadüf müdür? Neden bu korku, bu yasak? Bu soruların  cevabını birlikte bulmalıyız. Eğitim sistemi iktidarın aşil tendonudur. O nedenle 14 yıl boyunca adeta bir yap-boz tahtası, oyun hamuru haline getirilerek laiklik ve bilimsellik karşıtı uygulamaların odağı haline getirilmiştir. Araştırmayan sorgulamayan eleştirmeyen, itaatkar nesiller yetiştirilmek isteniyor.  İktidara-saraya kul, sermayeye köle olacak makbul vatandaşlar yaratılmak isteniyor. Ülkemiz sınırsız bir sömürü için dikensiz gül bahçesi yapılmak isteniyor.
Türkiye nüfusunun % 29’u  çocuk. Yoksul fertlerin %44’ ünü çocuklarımız oluşturuyor. Ülkemiz 35 OECD ülkesi arasında  çocukların fırsat eşitliğinde 34. Sırada Okula gitmeyen çocuk sayımız 1 milyon 297 bin 6 yaş grubundaki her 10 çocuğumuzun 4’ okulöncesi eğitim almadan okula başlıyor. 900 bin 6-17 yaş aralığında çocuk işçimiz var.
Son  5 yılda 232 bin çocuk gelinimiz var. 2014 yılında 40 bin çocuğumuza cinsel taciz davası açıldı. Bu karanlık tablo laik eğitim talebi ve savunumuzun  nedenini oluşturmaktadır. Biliniz ki her kim laiklik karşıtı ise soframızdaki ekmekte, ödediğimiz vergilerde, çocuklarımızın geleceğinde gözü vardır.
Devletin  bakımı ve korumasını sağlamakla yükümlü olduğu çocuklarımız hükümetçe  bu yükümlülük bilinçli bir şekilde ihmal edilerek, yoksulluk ve yokluk nedeniyle tarikat-cemaat ve vakıflara mecbur ediliyor. Ensar vakfında yaşanan skandal bunun sonucudur ve adı geçen vakıf iktidarın koruması altındadır. Laiklik eğitimde bilimselliğin ön koşuludur. Ülkemizin kalkınmasının, her alanda gelişmesinin yolu laik, bilimsel eğitimden geçmektedir. Laiklik din ve vicdan hürriyetinin teminatı, farklılıklarla bir arada yaşamanın sigortasıdır. Laiklik kadın-erkek eşitliği için olmazsa olmazdır. Laiklik her türlü sömürünün ve istismarın önündeki engeldir. İşte bu nedenle laiklik ve laiklik savunucuları bu iktidar tarafından tehdit  olarak görülmektedir. Laiklik yoksa demokrasiden, özgürlüklerden, hukuktan ve adaletten bahsetmek mümkün değildir. Hatırlatıyoruz ki adalet, hukuk herkes için en çok da güç  ve iktidarını halk için kullanmayanlara lazım olacaktır.
Kamu emekçilerinin iş güvencesinin ellerinden alınmak istenmesi de bu saldırıların bir parçasıdır. Kamu emekçilerinin işgüvencesi ortadan kaldırılarak ücretli kölelik koşulları dayatılıyor. Bizlerden kamu görevlisi sıfatımızı terk edip hükümet memuru, kapıkulu olmamız isteniyor. Son aylarda onlarca arkadaşımız tamamen keyfi ve hukuksuz bir şekilde işten çıkarıldı. Binlerce arkadaşımıza soruşturmalar açıldı. Sürgünlerle arkadaşlarımız sendikalarımızdan istifa etmeye zorlanıyorlar. Neredeyse tüm sendikal eylem ve etkinliklerimiz hakkında davalar açılıyor, cezalar isteniyor.
Greve katılımın suç olamayacağına ve soruşturma açılamayacağına dair AİHM de dâhil onlarca mahkeme kararı olmasına rağmen idari işlemlerle grev hakkımız yok sayılıyor, ortadan kaldırılıyor. Özel istihdam büroları ile simsar pazarları yeniden kurulup modern kölelik dayatılırken, kıdem tazminatının ortadan kaldırılması girişimleriyle de emekçiler ve toplum tamamen esir alınmak istenmektedir.
Valiliğin yasağını protesto ediyor, kınıyoruz. Mitingimiz yasaklasalar da, baskı ve zorla en temel haklarımızı kullanmamızı engelleseler de bizler “Laik Eğitim ve Laik Yaşam! İş Güvencemizden Vazgeçmeyeceğiz! Baskı, Sürgün ve İşten Atmalara Karşı Alanlardayız!” şiarı ile eylem ve etkinliklerimize en coşkulu ve kararlı şekilde devam edeceğiz.
Eğitimin ve ülkenin gidişatından rahatsız olan tüm toplum kesimlerini de açıklamalarımıza katılmaya, gidişattan rahatsızlık duyan herkesi geleceğine sahip çıkmaya çağırıyoruz. Kazanılmış haklarımızı ve geleceğimizi inşa edilmekte olan diktatöryal yeni rejimin insafına bırakmayacağız. Bütün demokrasi güçlerini birleşik bir mücadeleye davet ediyoruz."

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri