Terörist Abdullah Öcalan, "Demokratik Özerk Kürdistan" projesini açıklayan Demokratik Toplum Kongresi'ni, eleştirerek,"Özerklik projesi daha iyi sunulabilirdi. Kırmızı kitapçık şeklinde ele alınması tehlikelli olabilir. Bu tarz yarar yerine zarar getirebilir. Bizim bayrakla işimi olmaz. Demokratik özerklikten kastımız Kürtler'in siyasi bir statüsünün belirlenmesidir" dedi.
Ölümünün sonsuz bir savaş nedeni olacağını ileri süren Öcalan, örgütün kuruluş aşamasında kendileri ile birlikte hareket eden Pilot Necati'nin Atatürk'ün manevi kızı Sabiha Gökçen'i kaçırma teklifinde bulunduğunu söyledi.
Öcalan, İmralı'da nasıl ölürse ölsün, bunun cinayet gibi algılanacağını belirterek, "Yarın ne gelişeceği belli değil, hatta başbakana da yönelebilir. Çünkü ben kendi tecrübemden de biliyorum. Öylesi bir süreçte Özal öldürüldü, yarın Erdoğan da öldürülebilir, yarın darbe de olabilir ülkede" dedi.
Avukatları ile üç hafta aradan sonra görüşen Öcalan, Demokratik Özerklik ve iki dilli yaşama yönelik değerlendirmelerde bulundu. Fırat Haber Ajansı'nda yayınlanan Öcalan'ın açıklamalarındaki önemli satır başları şöyle:
SABİHA GÖKÇEN'İ KAÇIRALIM DEMİŞTİ:
Necati'nin bizimle olduğu bir yıl çok önemli bir yıldı. Mutlaka bilinmesi ve araştırılması gerekir, bir de ölüm şekli, kimin onu öldürdüğünün araştırılması çok önemli. Bu, birçok şeyi netleştirir. Ajan olup-olmadığı belirsizdir, ajan ise durum değişir. Bizimle olduğu dönemde bize "Sabiha Gökçen'i kaçıralım" demişti. Kaçıralım deseydim anında kaçırırdı. Bunu yapsaydık bizleri de Deniz Gezmişler gibi ortadan kaldırırlardı.
PROJE İYİ SUNULMADI:
DTK'nın basit ve dar şekilde demokratik özerkliği kırmızı kitapçık şeklinde ele alması tehlikeli olabilir. Bu tarz, yarar yerine zarar da verebilir. Onlar çözüm projelerini ortaya koydular, buna karşı Türkiye'deki milliyetçi güçler ayağa kalktılar. Onların sinir uçlarına dokunmuş deniliyor. Her iki taraf da sertleşerek çatışmaya gidebilirler. DTK'nın demokratik özerklik taslağı erken, acele oldu.
SON SAVUNMAMDAN RAHATSIZ OLDULAR
Son yazdığım savunmamdan rahatsız olmuş olabilirler. 22 Aralık'ta müdüriyete teslim ettim. Toplam 792 sayfa. Herhalde AİHM'ye gönderirler. Bundan dolayı kıyamet koptu. Herhalde hükümet, MGK bundan rahatsız oldu. MGK bunun için sert bir bildiri yayınladı.
Savunmamın ismini "Kürt Sorunu Ve Demokratik Ulus Çözümü" koydum. Çözüm önerilerini toplam dokuz başlıkta topladım. Demokratik özerklik bu başlıklardan sadece bir tanesidir. İsmi, Kürt Sorunu ve Demokratik Modernite Çözümü olalabilir. Bu tabi ki genel isimdir. Altında da "Demokratik Ulus Olmak" ibaresi olabilir.
ERDOĞAN GLADİO İLE UZLAŞTI:
Tansu Çiller Gladio'ya teslim olmuştur. Gladio, Erbakan ile Ecevit'i tasfiye etti. Erdoğan ise Gladio ile uzlaştı. Ben kitabımda Başbakan'ın pozisyonunu da bir uzlaştırma pozisyonu olarak belirtiyorum. Benim kafamda Başbakanın durumu tam net değildir; acaba AKP Gladio'yu etkisizleştirdi mi, yoksa Gladio'ya teslim mi oldu? Kitabımda AKP ile Gladio'nun uzlaştığından bahsediyorum.
ÖLÜMÜM SAVAŞ NEDENİ OLUR:
Benim burada ölümüm sonsuz bir savaş nedeni olur, sonsuz bir savaşı başlatır. Yarın öbür gün deprem bile olsa ve ben burada ölürsem bu yine savaş nedeni sayılacaktır. Ya da burada birisi bana saldırırsa bu bir savaş nedeni sayılacaktır. Ya da ben normal bir hastalıktan da ölsem bu bir komplo sayılacaktır. Ama ben şunu diyorum; "İmralı'da ölmek yok öldürülmek var." Burada her türlü ölüm, öldürmek olarak algılanır, PKK bunu böyle algılar. Sonuçta nasıl ölürsem öleyim öldürülmüş olurum, çünkü burası cezaevi.
ERDOĞAN'DA ÖLDÜRÜLEBİLİR:
Yarın ne gelişeceği belli değil, hatta başbakana da yönelebilir. Çünkü ben kendi tecrübemden de biliyorum. Öylesi bir süreçte Özal öldürüldü, yarın Erdoğan da öldürülebilir, yarın darbe de olabilir ülkede.
SÜREÇ TERSİNE DÖNER:
Yarın ne olacağı hiç belli olmaz. Bu nedenle Mart diyorum. Hatta Mart'tan önce de olabilir. Bu sadece benimle ilgili değildir. Yarın devlet saldırır on gerilla öldürür, yine süreç böyle provokasyonlarla tersine döner, bu nedenle çözüm için acele etmek gerek.
OCAK'TA ÖNEMLİ GELİŞMELER OLACAKTIR:
Yarın olağanüstü bir durum gelişmezse, bir engel çıkmazsa çözüm gelişebilir, önemli gelişmeler olabilir. Ocak ayında yine engelleme olmazsa çözüme yönelik önemli gelişmeler olacaktır. Seçimden sonra çözüm de derinleşebilir.
KÜRTLER YOK OLMA NOKTASINA GELİR:
AKP ne kadar Kürtlerden daha fazla oy alırsa, Kürtlerin oyu ne kadar daha az olursa o zaman AKP "Kürtleri ben temsil ediyorum, Kürtler bir şey istemiyor" diyecektir. Bu durumda da Kürtlerin talepleri, statüleri büyük tehlikeye girer, Kürtler geriler, yok olma noktasına gelirler.
MİSİLLEME HAKKI KULLANILIR:
Yeni diyalog döneminde birbirlerine karşı herhangi bir saldırının olmaması gerekiyor. Sadece misilleme haklarını kullanabilirler. Yani o saldırırsa diğeri, diğeri saldırırsa o misilleme hakkını kullanabilir.
BAYRAKLA UĞRAŞMIYORUZ:
Demokratik özerklik kavramı sanıyorum bazı kesimleri rahatsız ediyor. Burada demokratik özerklikten kasıt, Kürtlere bir statü belirlemesidir, yani Kürtlerin bir statüye kavuşturulmasıdır. Burada biz sınırlarla, bayrakla, bu tür şeylerle uğraşmıyoruz.
YENİ BİR DEVLET DOĞRU DEĞİL:
Devleti bölmek istemiyoruz, biz demokratik Türkiye ile bütünleşmek istiyoruz, bunun için çaba sarf ediyoruz. Bayrak bir simgedir. Bizim için çok önemli değildir. Bayrak egemen sınıfların simgesidir. Biz egemenler gibi, egemen sınıflar gibi bakmıyoruz. Bu olaylarda etrafında dolandıkları bir dil var; bu dil, Türkiye'de ulus-devletin oluşturduğu bir dildir. Devletin yanına yeni bir devlet, bayrağın yanına yeni bir bayrak doğru değildir. Bu bir tuzaktır, bundan uzak durulmalıdır.