Adalet Bakanı Sadullah Ergin, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, ''İlk kez Cumhuriyete karşı bir tertibin iktidar tarafından planlanarak yürürlüğe konulduğuna tanık oluyoruz'' sözlerine, ''Atatürk'ün 'Yurtta sulh, cihanda sulh' ilkesini hayata geçirmeye çalışan bir hükümetin gayretlerini bu şekilde karşılamak, muhalefetin çok da şık olmayan bir tavrı'' diye karşılık verdi.
Ergin, TBMM Genel Kurulunda, gazetecilerin, ''demokratik açılım''la ilgili genel görüşme önergesinin öngörüşmelerine yönelik sorularını yanıtladı.
Türkiye'nin bir sorununu, TBMM'de konuşmaktan daha doğal bir şey olamayacağını ifade eden Ergin, Genel Kurulda, usul tartışmalarının, esasın önüne geçmesi yönünde bir tartışmanın çıktığını söyledi.
Atatürk'ü, 10 Kasım'larda andıklarını, yas tutmanın artık geride kaldığını ifade eden Ergin, Atatürk'ü anmanın, onun ilkelerini hayata geçirmek ve geleceğe taşımakla olacağını belirtti.
Ergin, Atatürk'ün, ''Yurtta sulh, cihanda sulh'' ilkesinden hareketle, özellikle bölgede, cihanda sulhu gerçekleştirmek için Türkiye'nin Suriye ile Irak, Filistin ile İsrail arasında arabuluculuk yaptığını, İsrail ile Suriye arasındaki ilişkilerde çaba harcadığını, Ermenistan ile ilişkileri düzeltme gayretlerinin bulunduğunu anlattı.
Türkiye'nin, dünya ve bölge siyasetindeki önemine işaret eden Ergin, bu kadar önemli siyasi, bölgesel ve küresel aktörün kendi içerisindeki sorunları aşma ve çözme gayretlerinin yadırganamayacağını kaydetti.
Ergin, Türkiye'yi, yaklaşık 30 yıldır mücadele ettiği terör illetinden kurtarma noktasındaki çabalarını, parlamentoda konuşmaktan daha doğal bir şeyin olamayacağını vurguladı.
''OLUMLU VE YAPICI BİR ADIM DEĞİL''
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, ''demokratik açılımın 10 Kasımda yapılmasına yönelik eleştirilerinin, iktidarın eliyle Cumhuriyeti yıkma projesinin himaye edildiği'' açıklamalarının anımsatılması üzerine Ergin, Baykal'ın bu açıklamalarının, Türkiye'nin geleceği için olumlu ve yapıcı bir adım olarak değerlendirmediğini söyledi.
Ergin, 10 Kasımda Atatürk'ü anmanın, ilkelerini hakim kılmaya çalışmanın, Atatürk ve Atatürkçülük adına yapılabilecek en doğru şey olduğunu belirterek, Atatürk'ün ''Yurtta sulh, cihanda sulh'' ilkesini hayata geçirmeye çalışan bir Hükümetin gayretlerini bu şekilde karşılamanın, ''muhalefetin çok da şık olmayan bir tavrı, tarzı'' olduğunu savundu.
''İmralı'ya, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın yanına gönderileceklere yönelik düzenlemenin olup olmadığına'' ilişkin soruya Ergin, ''Uzunca bir süredir yapılan çalışma, yeni bir çalışma değil. Yaklaşık 2 yıldır üzerinde uğraşılan bir süreç. İşkenceyi Önleme Komitesinin raporları açısından değerlendirilen bir durum. Yakında oraya zannediyorum 5 kişi civarında hükümlü göndermek mümkün olacak'' karşılığını verdi. 5 kişinin PKK'lı olup olmadığına ilişkin soruyu Ergin, ''Olduğunda göreceğiz'' diye yanıtladı.
''ÖZEL BİR UYGULAMA SÖZ KONUSU DEĞİL''
Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz ve YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu'na ilişkin kararın anımsatılması üzerine Ergin, Adalet Bakanlığına yılda ortalama 5 bin şikayet geldiğini söyledi.
Ergin, 12 bin hakim ve savcıyla ilgili yapılan objektif uygulamalar neyse, bu iki kişi hakkında uygulamaların da o olduğunu kaydederek, ''Özel bir uygulama söz konusu değildir. 2008'de başlanılan bir süreçtir. Sayın Cumhurbaşkanı hakkında verilen karar Mayıs 2009'dadır. Soruşturma izinleri 2008 içerisindedir. Teknik olarak maddi bir irtibat kurmak mümkün değil'' diye konuştu.