Otorite, bireyler ya da gruplar arasındaki düzenin korunması ve kararların uygulanması için gerekli olan bir yapıdır.
Max Weber, bu konuda önemli bir katkıda bulunarak otoriteyi üç temel tipe ayırmıştır: geleneksel, karizmatik ve yasal-rasyonel.
Geleneksel otorite, geçmişten gelen geleneklere ve alışılagelmiş düzenlere dayanır. Monarşiler ya da ataerkil yapılar bu tür otoritenin örnekleridir. Burada otorite, insanların mevcut düzenin doğal olduğuna inanmasına dayanır.
Karizmatik otorite, liderin kişisel özellikleri ve etkileyiciliği üzerine inşa edilir. Bu tür liderler, kriz dönemlerinde ya da toplumsal dönüşüm süreçlerinde ortaya çıkma eğilimindedir. Karizmatik liderliğin en dikkat çekici özelliği, takipçilerinin liderlerine duyduğu sarsılmaz inancıdır.
Yasal-rasyonel otorite ise modern devlet yapısının temelini oluşturur. Bu otorite türü, hukuk kurallarına ve rasyonel prosedürlere dayanır. Otorite, bireylerden bağımsız olan yasal sistemin geçerliliğine duyulan inançtan kaynaklanır.
Siyaset ise bu otorite tiplerinin hayata geçirildiği ve şekillendiği bir alandır. Modern demokrasilerde yasal-rasyonel otorite baskın bir rol oynarken, geleneksel ve karizmatik otorite unsurlarının da çeşitli şekillerde varlığını sürdürebildiği görülür. Örneğin, karizmatik bir lider, demokratik bir sistem içinde halkın desteğini kazanarak siyasi yükselişe geçebilir.
Otorite ve siyaset, toplumsal yaşamın dinamiklerini anlamak için kritik öneme sahiptir. Hangi tür otoritenin baskın olduğu, sadece siyasi sistemlerin yapısını değil, aynı zamanda bireylerin devletle olan ilişkisini de şekillendirir. Bu nedenle, otorite tiplerinin farklılıklarını anlamak, siyaset ve toplumsal yapıyı daha iyi kavramak için vazgeçilmezdir.