RTÜK Tüzmen'i Kapatsın!

 Daha önce Bülent Arınç için atmıştık benzer bir başlığı;“Şeyini şey ettiğimin şeyi”, “bağırsak temizliği”, “yaratık”  derken toplumun ruh ve beden sağlığı için tehdit oluşturmaya başlamıştı söyledikleri... En azından o belirdiği anda, ekranın sağ üst köş

 

Daha önce Bülent Arınç için atmıştık benzer bir başlığı;

“Şeyini şey ettiğimin şeyi”, “bağırsak temizliği”, “yaratık”  derken toplumun ruh ve beden sağlığı için tehdit oluşturmaya başlamıştı söyledikleri... En azından o belirdiği anda, ekranın sağ üst köşesine “Olumsuz örnek oluşturabilecekler davranışlar” logosu konmalıydı ki, anne babalar çocuklarını televizyonun bulunduğu odadan uzaklaştırmak yahut kanal değiştirmek gibi bir tedbire başvuracak şansa sahip olsunlar!

 

Aynısı AKP’li Kürşat Tüzmen için de geçerli.

Televizyona çıkıp karşısındaki kadın muhabire gevrek gevrek “Aydın Ayaydın’ın validesine saygılarını sunuşunu” anlattığı an teyakkuza geçilmeliydi. Yazık ki “kamu yararı”  yerine “sansasyon”u besleyen, sonra da eteğini açıp oradan kendi payına düşecekleri toplamayı bekleyen ucube medya sistemi, ayıplaması, kınaması veya hepsinden iyisi yok sayması gereken bir figürü temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp servis etmeyi tercih etti.

Bu sayede bir Pazar sabahı, maaile oturulan kahvaltısı sofrasında, fırından yeni çıkmış sıcacık anne poğaçalarının yanına hoş sohbet yerine bakın neler katık edildi:

“333 milyar dolar gibi seksi bir rakam bıraktım Türkiye’nin dış ticaretine. Seksi rakamları severim.”

“Aganigi naganigi de benim buluşumdu. Fiskobirlik fındıkları satamıyordu. “Oğlum, fındık seks gücünü artırır. Ben her gün bir avuç fındık yerim” dedim. Sloganım, Öztürk Serengil’den ilhamla ’Abidik Gubudik’ti. Ali Taran da aldı bunu, Aganigi Naganigi yaptı, bir-iki milyon dolar kazandı. Bari söyle, benim buluşumun üstüne sıçtın be!”

“Devrimcileri dövüp dövüp atıyordum. (...) 10 bin kişilik okulu sustaya çevirmiştik.”

 “Kadınlarla dövüşmem, sevişirim. Zerre kadar erkekseniz, aşiretinizin olduğu Mardin’de ring kuralım. (Aydın Ayaydın’ın “Mardin’de aşiretiz” sözleri üzerine) Hepsi gelsin, ben karşılarına tek başıma çıkacağım. (...) Beş-altı dakikada ikisi birden yerde.”

 “Kasımpaşalıyız, bol paçalıyız. Başbakan’a diyorlar, aslı burada”

 

Kahvehane sohbetinde filan değil bir gazeteye verdiği röportajda bu üslupla konuşan kişinin bu ülkede bakanlık yapabilmiş olması ayrıca esef verici diyebilmek isterdim ama halefleri çok mu farklı sanki!

Tüzmen ne zaman ağzını açsa,  “Hiç mi freni yok” diye soruyordum kendi kendime. Kendi söylüyor, yokmuş:

“Beynimin freni yok. Şu anda konuşurken, arka tarafta üç senaryo daha var. Tak tak tak!”

İyi de bizim suçumuz ne?

Niye biz hedef olalım?

Niye durup durup bize çarpsın  “frensiz beyinle kemiksiz dil” ikilisi!

Evi insanın mahremi değil mi?

Destur gerektirmez mi?

Freni boşalmış bir beynin komutlarıyla hareket eden dili -istemiyorum işte- sokmayın evime!

 RTÜK’ten, Genel Yayın Yönetmenlerinden istirham ediyorum; artık  “üslup” mu olur, “edep” mi olur, lütfen bir kriter getirin; zihnimize dönük küfür, argo, belaltı göndermeler işgaline son verin!

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri