Hrant Dink davası, 25 Ekim 2010 tarihine ertelendi. Beşiktaş Adliyesi'nde görülen ve 14. duruşması gerçekleştirilen Hrant Dink Suikasti davası, 25 Ekim 2010 tarihine ertelendi.
DURUŞMADA NELER KONUŞULDU?
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin görülen davada tanık olarak dinlenen Cavit Kılıç, ''Olay günü Ogün Samast, bizim işlettiğimiz internet kafeye geldi. Yaklaşık 2,5 saat birileriyle yazıştı. Yazışırken heyecanlı olduğunu gördüm. Olaydan sonra ilk eşkal veren benim'' dedi.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, Mahkeme heyetine başkanlık eden üye hakim Resul Çakır, mahkemeye ulaşan evrakları okudu.
Çakır, bir önceki duruşmada tanık olarak dinlenen Erhan Özen'in, ''haber elemanı olarak çalışıp, çalışmadığı'' hakkında bilgi sorulan Jandarma Genel Komutanlığı İstanbul İl Jandarma Komutanlığından gelen cevap yazısında, ''çeşitli suçlardan dolayı yargılaması devam eden Erhan Özen'in haber elemanı olarak çalıştırılmadığı, kendisine herhangi bir para ve herhangi bir kod adı verilmediği''nin bildirildiğini ifade etti.
Duruşmada daha sonra Cavit Kılıç tanık olarak dinlenmeye başlandı. Uşak Emniyet Müdürlüğünde polis memuru olarak kadrosunun bulunduğunu ve ''adam öldürmek'' suçundan tutuklu olduğunu söyleyen Kılıç, davanın sanıklarından sadece Ogün Samast'ı tanıdığını, diğerlerini tanımadığını belirtti.
Şişli Şafak Sokak'ta internet kafe, temizlik ve güvenlik sistemleri üzerine babasının ve bir arkadaşının adına dükkan açtığını anlatan Kılıç, şunları söyledi:
''Olay günü Ogün Samast, bizim işlettiğimiz internet kafeye geldi. Olaydan önce 09.30-10.00 civarında geldi. Dükkan, gazeteye 50 metre mesafedeydi. Üzerinde, beyaz şapka ve mont vardı. 5 numaralı masada oturdu. Yaklaşık 2,5 saat birileriyle yazıştı. Yazışırken heyecanlı olduğunu gördüm. Klavyesi çok hızlıydı, çok hızlı yazıyordu. Ogün Samast'ın yazışmalarına bir ara gözüm takıldı. İstanbul'u fazla bilmediğini yazışmalarında okudum. 5?6 arkadaşı ile msn penceresini açıp konuştuğunu gördüm. Olaydan sonra ilk eşkal veren benim. Vurduktan sonra, Samast sokakta yürüdü. Bir ya da iki el silah sesi duydum. Camdan baktığımda 'birini öldürdüm' diye birkaç defa bağırdığını duydum. Yanında onunla beraber kimseyi görmedim. Dükkanda otururken, benim belimdeki silah kılıfını gördü. Sadece baktı.''
Kılıç, daha önceden de Agos gazetesine ''mezar temizliği'' ilanı vermek için gittiğini ve gazetede Hrant Dik'i gördüğünü ifade etti.
Dink ailesinin avukatlarından Bahri Belen, ''Dükkana geldiğinde Samast'ın üzerinde silah olduğunu fark ettiniz mi?'' şeklindeki sorusuna Kılıç, havanın soğuk olduğunu ve Samast'ın üzerinde de mont olduğu için silah olup olmadığını fark etmediğini söyledi.
Belen'in, ''Kapıda internet kafe diye yazıyor muydu?'' sorusuna da Kılıç, giriş kapısında yazdığını kaydetti.
Belen'in, ''Ogün Samast, ne kadar ücret ödedi'' sorusuna Kılıç, ''Hatırlamıyorum ama, bir lira da parası çıkışmamıştı'' dedi.
Avukat Fethiye Çetin'in ''Agos'a gittiğinde Hrant ile konuştun mu?'' diye sorması üzerine Kılıç, ''Mezar temizliği için ilan vermek üzere gittim. Hrant Dink içeride masada oturuyordu. Solda bir bayan oturuyordu. İlan vermek için geldiğimi söyledim. Verdiğim ilanda çıktı gazetede. Başka gazetelerde de ilan verdim, tarihini hatırlamıyorum'' yanıtını verdi.
Kılıç, avukat İnci İşbulur'un, ''Siz polissiniz, sizde silah kılıfını görünce Samast tedirgin olmadı mı? Suça meyilli olduğunu anlamadınız mı?'' sorusuna, ''Suça meyilli değildi demek ki, anlayamadım'' dedi.
Avukat İşbulur ile kısa süreli bir tartışmaya da giren Kılıç, İşbulur'un kendisine sürekli aynı sorular sorduğunu ileri sürerek, ''Adaletin yerine gelmesi için ben tanıklık yapıyorum. Bana sanık gibi soru soruluyor'' diye konuştu.
Avukat Arzu Becerik'in, ''Olaydan sonra kapıya neden 'Hepimiz Türküz yeniden' yazısı yazdınız?'' sorusu üzerine Kılıç, ''Hepimiz Ermeniyiz diye sokağı taşladılar. Dükkanımız da taşlandı. Ben de 'Hepimiz Türküz' yazdım. 'Yeniden' diye yazmadım'' karşılığını verdi.
Samast'ın avukatı Levent Yıldırım da, ''Ogün Samast'ın halinde bir sarhoşluk belirtisi var mıydı?'' sorusuna da Kılıç, ''Hayır, öyle bir hali yoktu. Uykusuzluk gibi bir hali olabilir. Alkol kokmadığı için alkollü olup olmadığını bilemem'' dedi.
Cumhuriyet Savcısı Mustafa Çavuşoğlu da, tanığın beyanlarına karşı bir diyeceğinin olmadığını söyledi.
Hakim Resul Çakır'ın, kafenin kalabalık olup olmadığı sorusuna Kılıç, kafede 3 kişinin olduğunu ve Samast'ın en köşedeki masada oturduğunu dile getirdi.
DURUŞMA ÖNCESİ NELER YAŞANDI?
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuklu sanıklar Erhan Tuncel, Yasin Hayal ve Ogün Samast ile bazı tutuksuz sanıklar katıldı. Dink'in eşi Rakel Dink ile kardeşi Orhan Dink de duruşmada hazır bulundu.
Duruşmaya katılan Hrant Dink'in eşi Rakel Dink adliye önünde kısa bir açıklama yaptı. Rakel Dink, geçtiğimiz günlerde intihar eden aile avukatlarından Hakan Karadağ'la ilgili olarak, "Hakan Karadağ arkadaşımızın aramızda olmayışı bizim için çok acı. Bugün onsuz ilk mahkememiz. O ilk günden beri bizimle birlikte kendi payını, kendi katkısını koydu. Yanımızda bulundu. Elinden geleni yaptı insan hakları için. Onu rahmetle anarken ailesine, dostlarına, iş arkadaşlarına ve hepimize kutsal ruhun tesellisini diliyorum. Özellikle annesi için çok üzgünüm. Teşekkür ederim' dedi.
Tutuklu sanıklar Erhan Tuncel, Yasin Hayal ve Ogün Samast adliyeye hakimler ve savcıların kullandığı kapıdan alındı.
Kendilerine Dink'in arkadaşları adını veren grup da adliye önünde slogan attı. "Hrant için adalet için" yazılı pankart taşıyan grup, "Faşizme inat kardeşimizsin Hrant" şeklinde slogan attı.