İçişleri Bakanı Muammer Güler, PKK’nın serbest bıraktığı kamu görevlileri arasında yer alan üç askerin vatani görevlerine devam edeceklerini açıkladı.
Askerlik Kanunu’na göre; savaş halinde esaret altında geçen süreler askerlikten sayılıyor. Rehin tutuldukları günlerin askerlikten sayılması gerektiğini söyleyenler olduğu gibi, yasalara göre vatani görevini tamamlamaları gerektiğini savunanlar da oldu.
PKK’nın serbest bıraktığı 8 rehine arasında yer alan erler Ramazan Başaran 13 ay, Reşat Çeçan 8 ay ve Hadi Gizli 7 aydır rehin tutuluyordu. Erler, terör örgütü tarafından kaçırılmamış olsa, 2012 yılı içerisinde vatani görevlerini tamamlayıp terhis olacaklardı. Biz de farklı kesimlere “3 erin rehin kaldıkları süre askerliklerine sayılmalı mı?” diye sorduk.
'Yasa değişir terhis edilirler'
Namık Kemal Zeybek (Eski Devlet Bakanı)
Zorunlu askerlik bizim milletimizin tarihinde yok. Meslekten askerlik olmalıdır, onların dışındaki vatan çocukları da, 2 ya da 3 ay gibi kısa süreyle askeri eğitim almak ve başka değerleri öğrenmek üzere askerlik yapmalı. Ama tarihimiz böyledir.
Ne Selçuklularda ne de Osmanlılarda zorunlu askerlik yoktu. Zorunlu askerlik, 1840'tan sonra Avrupa'dan alınmış bir sistemdir. Bizde doğrudan doğruya profesyonel ordu vardı. Onun yerine vatan çocuklarının zorla askere alınmasından sonra dahi, yani 1914'e kadar okumuş adamlar askere alınmazdı.
1914'te yedek subaylık diye bir ucube icat edildi. Okumuş gençler savaşa sürüldü. Bu gençler o sürede askerden kaçmadılar herhalde. Neticede kaçırılmışlar. Zorunluluk hali diye bir hal vardır. O erlerin askere alınıp alınmayacağına bir bakan karar veremez. Buna ne komutanların ne de Cumhurbaşkanı'nın takdiri de olmaz. Kanunlara bakmak lazım. Yasalar ne diyorsa o yapılacaktır. Tekrar askerlik yapacaklar deniyorsa yasa değiştirilir ve bu işten muaf tutulur. İlgili yasa yoksa düzenlenebilir. Üç gün içinde yasa çıkıyor Meclis'ten.
‘Firar suçu değil zaruret hali var’
Ali Fahir Kayacan (Askeri Yargıtay Onursal Üyesi Emekli Hakim Albay):
"Kanunda 'esaret halinde olanlar' sayılıyor. Fakat bu durum, bunun içinde değil. Bu konuda, yasadaki esaretle ilgili düzenlemelerin telaffuz edilmesi de hoş değil. Çünkü ancak resmi düşman bir devlet varsa esaretten söz edilebilir. Şahsi kanaatim, yasada yazmıyor, ama görev yaparken ya da çatışmada kaçırıldılar.
Oraya piknik yapmaya gitmediler. Vatani görevini yaparken kaçırıldı, orada ölüm korkusuyla yaşadı. Buradaki askerlerin insani olarak terhis belgelerinin verilmesi gerekir. Çünkü bir 'zaruret' hali var. Firar suçu değil. Hatta sağlık raporuyla 'askerliğe elverişsizdir' denebilir. Halen içinde bulunduğu ruh durumu itibariyle terhis edilebilir. Böylesi çok daha uygun.
‘Rehin tutuldukları süre askerlikten sayılmalı’
Ümit Kardaş (Emekli Hakim Albay):
Bu çocuklar kendi iradeleriyle askerlik hizmetinden uzak kalmadılar. Kaçmadılar, firar etmediler, izin tecavüzünde bulunmadılar. O nedenle hukukun genel ilkeleri çerçevesinde bu sürenin askerlik hizmetinden sayılması gerekir. Bırakın askerlik yaptırmayı, rehabilite edilmeleri gerekir. Hukukta 'zaruret' hali vardır. Zaruret hali, suçu bile ortadan kaldırır. Bu olayda askerden uzak kalmalarında tamamen 'zaruret' hali var. Rehin tutuldukları sürenin askerlikten sayılması için müracaat edebilirler.
'Yükümllüklerini tamamlamalılar'
Yücel Ak (Emekli Askeri Hakim)
Bir kişi herhangi bir şekilde tutukluluk almışsa ve beraat ederse bu askerlikten sayılır. Benim de içimden o askerleri terhis etmek geçer ama rehinelerle ilgili yasal bir düzenleme yok. İdari makamlar kendi kafalarına göre rehin kaldıkları süreyi askerlikten sayma gibi bir işlem yapamazlar. Askerlik yaptırma yükümlülüğü var yasada. O yükümlülüğü tamamlattırmaları gerekiyor. PKK'nın rehin alması iç asayişe yönelik bir konu. Bu nedenle savaşa yönelik düzenleme uygulanmaz.
‘Kararname çıkarılarak düzenleme yapılabilir’
Mevzuat yönünden bakarsanız askerliklerini yapmaları gerekiyor. Ama bana göre askere alınmamalılar. Eğer alınırlarsa bu ibretlik bir hadise olur. Bunu görmek ve teşhir etmek lazım. Çünkü 3 er, alıkonulmuş. O kişiler istese de askerliklerini yapamazdı. O süre memuriyette bile kıdeme sayılır ama nedense askerlikte sayılmıyor. Durumu çözmek mümkün.
Bir kararname çıkarılarak gerekli düzenleme yapılabilir. Yasalar tamamen devletlerin menfaatini koruyor. Bir bakıyorsunuz, bir malulün protez parası geri istenebiliyor. O bakımdan bu tür olayları olağan karşılıyoruz. Ama bu tip anormalliklerle ilgili ne tür uygulamaların gerektiği konusunda devletin kurumları ne yapılacağını görüşmeli.
‘Kanun ve gelenek açısından doğru’
Dr. Ahmet TETİK (Emekli Albay)
Birinci Dünya Savaşı'nda esir düşen askerler, ülkelerine döndüklerinde eğer askerlik süreleri dolmamışsa eksik vazifelerini tamamladılar. Bu aslında askeri bir gelenektir. Geçmişte de böyleydi, bugün için de aynı şey söz konusudur. Bu erlerin kalan askerlik sürelerini tamamlamaları, hem kanun açısından hem de bu gelenek açısından gereklidir.
YASAYA GÖRE
Savaşta var, terörde yok
Askerlik Kanunu'na göre; savaş halinde esaret altında geçen süreler askerlikten sayılıyor. Ancak askerlerin terör örgütü tarafından kaçırılması olasılığı yasa hazırlanırken düzenlenmemiş. Askerlik görevini yerine getirirken firar edenlerin tutuklanmalarının ardından, cezaevinde geçirdikleri süreler ise askerlikten sayılmıyor. Firariler, birliklerine katılmalarının ardından, gün saymaya kaldıkları yerden devam ediyor.