"Özür dilemek erdemdir." Neden? Özür dilemeyi gerektiren kabahati işleyeni “erdemli” ilan ederek özür dilemeye teşvik etmek lazım. Yoksa özür mözür dilemiyorlar.
Sabah 6’da yollara düşmüş, muayene için 7’de sıraya girmişiz. Sekreter 8’de gelip herkesi kamusal sıraya sokmuş. 9’larda doktor bey gelmiş. 10’larda bizi kabul buyurup, arzuhâlimizi dinleyip röntgene göndermiş. Filmleri alıp, dosyayla birlikte muayene odasına teslim edip çağrılmayı beklemek gerekiyor. Bekliyoruz. Saat 16’ya gelmek üzere, hâlâ adımızı çığıran yok. Kafamı kapıdan uzatıp sordum, gelin dediler. “Sizin filmler nerde?” Dosyanın arasındaydı. Tıp talebesi etrafı karıştırıyor, yok. Sonra hocasının kulağına bir şeyler fısıldıyor. Birlikte gülmeye başlıyorlar. “O filmler sizin miydi yaa?.. Başka bir hasta için baktıktan sonra onları çöpe attık, ha ha ha!.. Ama zaten önemli bir şey görünmüyordu filmlerinizde...” İyi. Madem öyle, biz gidelim. “Evet, tabii, gidebilirsiniz. Geçmiş olsun…”
İşte, bu “Geçmiş olsun” sözü, “çok özür dileriz” anlamına geliyordu. Özür dilemek önemlidir. “Hatamı kabul ediyorum. Telafi edeceğim. Sırıttığıma bakma, aslında üzgünüm. Bi daha olmayacak…” demektir.
Kırşehir’de erkek milletinden biri, artık nasıl kabahatler işlemişse bir pankart yaptırıp yolun kenarına oturmuş. Elleriyle yüzünü kapayıp birkaç saat sürecek açlık grevine başlamış. Pankartta, “Rukiye’m, beni affet! Bana son bir şans ver. Sen dönene kadar açlık grevi yapacağım…” filan yazıyor. Polisler geldikten sonra eylem bitiyor. Ardından sosyal basında “Rukiye dönsün mü, dönmesin mi?” tartışmaları yaşanıyor.
Özür dilemenin örgün eğitimde bir dersi olmalı. Yoksa iş çığırından çıkıyor. “Arkadaşımın adına ben özür dilerim. Kendimden özür diliyorum. Sen yanlış yaptın ama yine de ben özür dilerim…” gibi ifadelerde gariplik var. “Sözlerim yanlış anlaşıldıysa özür dilerim.” ne demek? Yanlış anlayanlar özür dilesin, konu kapansın. Van’da bir iş yerinin açılışında indirim yapılınca insanlar ürün kapma yarışına girmişler. “Yaşanan izdiham için özür dileriz.” diyor dükkân sahibi. İzdihamı yapandan özür diliyor. Bi daha olmayacak demektir bu. Yani bundan sonra normal fiyattan alırsınız artık…
Hakan, arabasını gelin aracı gibi süsletmiş. Üzerine “Seni çok seviyorum Sibel. Beni affet, ben öküzüm.” yazdırıp Bursa’dan Bilecik’e gitmiş. Kız öğrenci yurdunun önünde meşaleler yakmış. Sonra da gaz pedalı takılan arabayı oporta bir direğe toslamış. Şimdi sormak lazım: Bu organizasyon senin içine sindi mi Hakan?..
Her işin bir uzmanlığı var. “Sünnet, temel atma, piknik” gibi organizasyonlar yapan bir firma "sevgiliden özür dileme" organizasyonu da düzenliyor. Teknede, sahilde, restoranda, sinemada… özür dileme gibi seçenekler var. Her şeyi adamlar hallediyor, sana sadece “pardon” demek kalıyor.
Ama bir “pardon” diyemeyenler de var. Moskova’da bu tür insanların imdadına koşan bir şirket özür dileme hizmeti veriyor. Üzdüğünüz kişiye sizin adınıza özür kartı gönderme ücreti 1 dolar. Ama insan gibi özür dilensin istiyorsanız bir eleman gönderip özür diletiyorlar: 30 dolar.
Birkaç yıl önce Eskişehir’de gönüllülerden oluşan 26 kişilik bir topluluk bu hizmeti ücretsiz veriyordu. “Ayıp etmiş kişiler” adına telefon açarak veya karşı tarafın kapısını çalarak 4 ayda 6 bin 379 kişiden -anneden, çocuktan, sevgiliden, arkadaştan- özür dilemişler. Mademki siz şuncacık işi beceremiyorsunuz, sevabına biz halledelim…
Hayatta integral, logaritma, edat tümleci, takısız tamlama ve türeyiş destanından önemli şeyler var. Özür dilemeyi bilmek de bunlardan biri, hocam. “Hayat bilgisi”ni ilkokuldan üniversiteye kadar zorunlu ders yapalım, uzun uzun “görgü kuralları” anlatalım derim.
NOT: Yanlış bir şey söylediysem özür dilerim.