Hiç kalpsiz oldunuz mu siz? Günün 24 saatini kalbinizin yerini alan bir cihazla geçirmeyi hayal ettiniz mi? Bu haberin yapılma nedeni olan insanlar başlarına geleceklerden haberdar değildi. Onların işlemeyen birer kalpleri, artık gülmeyen yüzleri ve umutsuz bekleyişleri vardı. Aylarca yoğun bakımda tedavi görmeler, defalarca kalp krizi geçirmeler, yaşamdan vazgeçme noktasına gelmeler... Kimine, “Kalp nakli olmanız gerek” demişler, kimine onu bile söylememişler... Söyleseler ne olacak ki? Sanki dünyada her kalp nakli bekleyen hastanın aradığı kalbe anında kavuşması mümkün mü? Ama umudun bittiği yerde hep bir şeyler oluyor. Bu insanlara da bir şeyler oldu ve tıbbın geldiği nokta sadece onların yaşamını değiştirmekle kalmayıp hepimize şapka çıkarttırarak “Neler oluyor hayatta” dedirtti. Aralarında Türkiye’nin ilk kalpsiz yaşayan insanı Ömer Bayrak’ın ve dünyaca ünlü klarnet sanatçımız Selim Sesler’in de olduğu hastaların hikâyelerini merak ettiyseniz, okuyun!
GÜLŞEN BARK: ‘Bana bir iğne yaptır da öleyim!’
Gülşen Bark, 62 yaşında bir ev hanımı. 2 çocuğu 3 de torunu var. Kalp yetmezliği sorunu yüzünden yürüyemez, iş yapamaz haldeymiş. 5 damarının 3’ü yüzde 100, diğerleri hemen hemen tamamen tıkanmış. 4 kez kalp krizi geçirmiş. Gittiği tüm sağlık kuruluşlarından, “Size ne anjiyo ne de kalp nakli yapılabilir” yanıtını almış. Uzun süre bir hastanenin yoğun bakımında kalmış ve durumunun riske girmesi üzerine yoğun bakımdan çıkarılarak kalp nakli ve yapay total kalp destek sistemlerinin uygulandığı Florence Nightingale’e getirilmiş. Öyle çok acı çekmiş ve yaşamdan bezmiş ki; eşine “Bana bir iğne yaptır da öleyim. Artık dayanamıyorum” dediği günler olmuş. Bir cihazla yaşama fikri başlangıçta tedirginlik verse de sonradan alışmış. Ameliyattan 3 gün sonra yoğun bakımdan çıkarılmış. Şimdi vücut içine yerleştirilen minyatür (dünyanın en küçük boyuttaki) yapay kalp pompasını omzundan düşürmüyor ve “Cihazınızı seviyor musunuz?” sorumu “Hem de çok! O beni yaşama bağlıyor” diye yanıtlıyor. Gülşen Hanım nakil için uygun kalp bulunmasını bekliyor. Ama artık tehlikeli günleri geride bıraktığına inandığı için böyle yaşamaktan şikâyetçi görünmüyor. İyileşir iyileşmez Fenerbahçe maçına gidişi de bunu gösteriyor.
ÖMER BAYRAK
Kalpsiz ama mutlu
Onu artık siz de tanıyorsunuz. Adı Ömer Bayrak, Türkiye’nin kalbi olmadan yaşayan ilk insanı. Üstelik birinci yılını doldurdu. “Kardiyomiyopati” (kalp kasında zaafiyet) tanısı konulmuş bir kalp nakli adayı olmasına rağmen beklenen kalp bir türlü bulunamadı. Doktoru “Bu cihaz olmazsa en çok 3 ay içinde yaşamını yitirirsin” dedi. Yapay total kalp takılmasına karar verildi. Önceki yıl yaşamının 150 gününü hastanede geçiren 46 yaşındaki Bayrak, eskiden iki adım attığında yoruluyor, spor yapamıyor, el ve ayaklarındaki şişlikler nedeniyle hareket edemeyip çarpıntıdan uyuyamıyorken artık çok sağlıklı... Uygun kalp hâlâ bulunamamış olsa da Ömer Bayrak kalpsiz ama mutlu...
ALİ ALBAŞ : ‘Halı sahada maç yapacağım’
62 yaşındaki Ali Albaş evli ve 4 çocuk babası. Geçirdiği kalp krizleri yüzünden yorgun düşmüş. Kendisine kalp pili ve stent takılmış. “4 yıl doğru düzgün uyumadım, iştahım yoktu, çok çabuk yoruluyor, işlerimi yardımsız halledemiyordum” diyor ve otomobile binmenin bile kendisini çok zorladığını söylüyor. Kendisine 2 ay önce, yapay total kalp destek sistemi adı verilen cihaz takılmış. Cihazı hiç yadırgamadığını söyleyen Alkaş, “Öyle alıştım ki sanki en iyi dostummuş gibi hissediyorum” diyor. Uygulamadan sonra göz sorunlarının da düzeldiğini söyleyen Albaş’a şakayla karışık “Huyunuz da değişti mi?” diye sordum. “Bizde herkesin biraz siniri vardır” yanıtını aldım. Eşi gülerek “Keşke huyu biraz yumuşasaydı” dese de ailede herkes halinden memnun görünüyor. Sağlıklı günlerinde halı sahada maç yapmayı çok sevdiğini dile getiren Albaş “Halı saha maçlarıma geri döneceğim” diyor.
SELİM SESLER: ‘Yine üfleyeceğim’
Selim Sesler, sadece Türkiye’nin değil dünyanın yakından tanıdığı bir klarnet sanatçısı. Ne Japonya kalmış konser vermediği ne Amerika... 54 yaşındaki Sesler, “Ne sorununuz vardı” soruma, “Kalbim yetmiyordu” yanıtını veriyor. Vücudunda defibrilatör olmasına karşın birkaç defa solunum makinesine bağlanıyor. Ne merdiven çıkabiliyor ne işini yapabiliyor ne de klarnetini üfleyebiliyor. Derdine derman bulmak için bir hastaneden diğerine koşsa da sonuç değişmiyor. “Kalp naklinden başka çare yok” diyenler çıksa da kimse bu cihazların varlığından bahsetmiyor. Son 1 yıldır klarnetini eline alamaması ünlü sanatçıyı yiyip bitiriyor. Bir arkadaşı kendisini Prof. Dr. Süha Küçükaksu’ya yönlendiriyor. Kalp yetmezliği yüzünden yataktan çıkamaz hale geldiğini söyleyen Sesler, bu beklenmedik fırsat nedeniyle yeniden umutlanıyor. Bir cihazla yaşama fikri başlangıçta onda da tedirginlik yaratıyor. Cihazın sürekli korunması gerektiği gerçeğiyse strese neden oluyor. “Bu cihaz benim için evladımdan bile kıymetli” derken nedenini iki kelimeyle açıklıyor: “Bu hayat!” Tüm bunlara rağmen uygun kalp bulunmasını ve bir an önce kalp nakli olmayı umut ediyor.
TAYFUN TANKIZ: ‘Sağlığım yüzünden işimi bıraktım’
Tayfun Tankız erkek kuaförü. Üstelik daha 37 yaşında. Kalp yetmezliği sorunu nedeniyle tam 7 kez kalp krizi geçirmiş. Son dönemde nefes alamıyor, merdiven çıkamıyor ve uykuda nefesi duruyormuş. Doktorlar durumunun çok kötü olduğunu ve acil kalp nakli gerektiğini söylemiş. Genel durumunun kötülüğü işini bir başkasına devredip meslekten uzaklaşmasına neden olmuş. Kalp nakliyle ilgili bilgi sahibi olmasına karşın yaşamını bir cihaza bağlı olarak sürdürebileceği aklının ucundan bile geçmiyormuş. Sonunda kendisine yapay kalp destek sistemi olarak adlandırılan cihaz takılmış. Tayfun Tankız, ameliyatın hemen ardından kendisini hiç olmadığı kadar iyi hissettiğini söylüyor.
Prof. Dr. Süha Küçükaksu: ‘Nakil yapılamayacak hastaların ömrü uzuyor’
“Bu cihazların dünyada tıbbi olarak kabul görmüş iki kullanım şekli bulunuyor. Biri kalp naklini beklerken durumu kritikleşen ve tehlikeye giren hastaları ayakta tutmak, ikincisi de kalp nakli yapılamayacak hastaların yaşam sürelerini uzatmak.” Küçükaksu, Türkiye’de SGK’nın bu cihazların ödemelerini yapmasının, hastaların yaşam kurtaran bu uygulamadan daha çok yararlanmaları anlamına geldiğini de sözlerine ekliyor. Türkiye’de bu cihazları taşıyan 30 civarında hasta bulunuyor. Bunların 6’sının kendi hastaları olduğunu söyleyen Küçükaksu, günümüzde hiçbir toplumda hasta sayısına uygun kalp nakli gerçekleştirilemeyeceğine, bu durumda kalp yetmezliği olan hastaların 1 ya da 2 yıl içinde tedavisiz kalarak yaşamlarını kaybetmelerinin kaçınılmaz olduğuna dikkat çekiyor.