Sorumluluğumuz ortak

Yazılarımın içinde slogan yoktur; bu nedenle sövdüğüm kimse yoktu, övdüğüm kişi de azdır…

Bu köşede yazmayı TSİAD Genel Sekreterliğini yürüttüğüm dönemde Murat İskender önermişti. Yıllar geçmiş.

Haber61’deki hiçbir yazımda Gomera (Yomra) kahvehanesindeki laklama tadında yazmadım. Yazılarımda - sohbetlerimde durmadan başkalarının paylaştıklarından yana veya karşı olma tuzağına düşmeyecek kadar objektif, okuyucunun ufkunu genişletecek düşünceler, gözlemler ve yorumlar katacak kadar da ciddiyetle yapmaya gayret ediyorum. Hiçbir maddi beklentim olmadan.

Yazılarımın içinde slogan yoktur; bu nedenle sövdüğüm kimse yoktu, övdüğüm kişi de azdır…

Odağıma “insanı” yerleştirmeye; düşünce dünyamı yansıtırken yerleşik doğrunun, kalıp düşüncenin, kör inancın ve ezberin tuzaklarına düşmeden yapmaya çalışıyorum..

Yerelden evrensele giden çizgide oldum. En azından çaba harcadım. Trabzon’un güçlü yönlerini daha da güçlendirmek, fırsatlarına dikkat çekmeye çalışıyorum. Kahve sohbetleri yerine ciddi fikirler üretmek gerekiyor. Bunu okuyucuyla buluşturmak, aklına karpuz kabuğu düşürmek, kısa vadede çözülecek şeylerden çok orta ve uzun vadeye odaklamak en önem verdiğim şeyler.

Bu girişi yapmamın sebebi, bugün ülkemizin ve bölgemizin çok önemli sorunları var. Dertler yumağına dönmüş bir ekonomi, tarım, eğitim sisteminin yanında treni yine kaçırdığımız çılgın bir teknolojik gelişme çağındayız. Sizlerin de görüş ve önerileriyle, önümüzdeki dönem daha fazla odağımıza almamız gereken konular neler, önerilerinizi bekliyorum.

Türkiye’nin potansiyeline inanan birisi olarak, önce neyi yapamadığımız noktasında anlaşalım. Aşağıda kısa başlıklar halinde sorunlarımızı sunuyorum.

1- Tarım:

Çiftçi sayımız giderek azalıyor.

Neyi ne zaman ne kadar ekmemiz gerektiğini ölçmüyor, bilimden yararlanmıyor, sonucunda dünyanın en pahalı gıdasını tüketiyoruz.

Tarımda modernizasyonu ve dijitalleşmeyi sağlamıyor, verimi arttıramıyoruz.

Sürdürülebilir, çevre dostu tarım yapmıyor, verimli su kullanmadığımız gibi yoğun tarım ilacı kullanarak toprağımızı da zehirliyoruz.

2- Eğitim:

Sürekli müfredat değiştiriyoruz. Eğitime maalesef siyasi gözle bakıyor, müfredatı buna göre şekillendiriyoruz. Kimse, bu tezgahtan çıkan ürünün kalitesine odaklanmıyor. (bakınız PISA sonuçları)

21. yüzyıl becerilerini kazandıramıyoruz. Eğitim sisteminde eleştirel düşünme, problem çözme, yaratıcılık ve dijital okuryazarlık gibi becerilerin ön plana çıkarılması gerekirken, biz eleştirel düşünceye ket vuruyor, okuduğunu anlama, yorum yapabilme ve problem çözme gibi alanlarda da gelişmiş ülkelerin çok gerisinde kalıyoruz.

STEM Eğitimi: Bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik (STEM) alanlarındaki eğitim kalitesini arttıracak, iş dünyasının beklentilerini karşılayacak, dünya ile rekabet edecek gençleri yetiştirecek adımları atamıyoruz.

Yaşam Boyu Öğrenme kavramını içselleştiremiyoruz. Eğitim yalnızca gençlere değil, yaşlanan ülke nüfusu da dikkate alınarak planlanması gerekirken, emeklilerimiz ve yaşlılarımız tamamen göz ardı ediliyor.

3- Ekonomi:

Türkiye’nin ihracat yapısını katma değeri yüksek ürünlere yönlendirecek politikaları geliştiremiyor / uygulayamıyoruz. İleri teknoloji ürünlerinin üretimi ve ihracatını teşvik eden, milyarlarca dolarlık bütçeler ayıran ülkelerle yarışta geride kalıyoruz.

Ekonomik büyümeyi sağlayacak finansman, insan kaynağı ve altyapı döngüsünü, kalıcı yapısal reformlarla kurumsallaştırmıyor, gençlere umut vermiyoruz.

Girişimcilik ekosistemi çok kısır, önünü açamıyoruz. Girişimciliği destekleyecek, start-up’lara yönelik finansman olanakları genişletecek yapısal destekleri inovasyon kültürünü yaygınlaştıracak adımlarla desteklemiyoruz. Yeni, yenilik, farklı olma, icat çıkarma, bizde kültürel olarak destek görmüyor.

Bu yokluk içerisinde yeşil ekonomiye gereği kadar odaklanamıyor, sürdürülebilirliği ekonomik büyümemizin merkezine koyamıyoruz.

4- Teknoloji:

Söylemeye gerek yok, en önemli sorun eğitim kalitesi ve özgür düşüncenin önündeki engeller. Burayı aşmadan Yüksek Teknoloji Üretimi (YTÜ) hayal.

YTÜ belli sektörlerin dışında yaygınlaşamıyor, ihracatı ithalatın önüne geçiremiyoruz. Yerli ve milli teknolojilerin geliştirilmesi için verilen teşvikleri çeşitlendiremiyor, kısıtla 2-3 başarıyla övünüp durmanın ötesine geçemiyoruz.

Gelişmiş ülkelerdeki Ar-Ge yatırımı oranlarına yaklaşamıyoruz. Üniversite sanayi işbirlikleri arttı ancak katma değere dönüşen teknoloji gelişimi halen kısıtlı.

Finansman erişimi teknoloji gelişiminin önünde büyük bir engel.

Fikri mülkiyet haklarının yeterince korunmaması, inovasyonun önünde büyük bir engel.

Yasalarımız, yönetmeliklerimiz, bürokrasimiz, güncel ve hızlı değil.

Teknoloji transferi noktasında evet belli sektörlerde çabalıyoruz ancak vardığımız nokta çok sınırlı. Büyük ekonomik sıçramayı yapacak teknolojileri üretemiyor veya ortak üretecek şekilde ülkemize getiremiyoruz.

Sonuç

Söylenenlere değil, elini taşın altına sokanlara kulak veririm. O yüzden, yukarıdaki dört başlıkta elini taşın altına sokan, fikren ve icraat olarak üreten herkesin katkısıyla, önümüzdeki süreçte yerelden başlayarak hangi sorunlara odaklanıp ufuk açıcı, cesaretlendirici kelimeler yazalım, sizlerden de görüş bekliyorum.

Yorum Yap
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Gündem Haberleri