Soylu: "O bölgede çocukluk arkadaşlarımı da kaybetmiştim..."

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, açıklamalarda bulundu.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Bayburt-Trabzon arasında bulunan Soğanlı Dağı'ndaki yol açma çalışmalarını takip ederken Derebaşı virajlarında bastığı kar kütlesinin kopması sonucu uçuruma düşen AA Bayburt muhabiri Abdulkadir Nişancı'yı arama çalışmalarına ilişkin, "Kar kürtüğüne başmış ve çok talihsiz bir yere düşmüş, ayakkabısı, fotoğraf makinesi bulundu. Türkiye burada hiçbir imkanını ihmal etmiyor, her şeyini ortaya koymaya çalışıyor. Duamız sağ salim bulunmasıdır. Valilerimiz bu konuyla ilgileniyorlar." dedi.  

Bakan Soylu, televizyon programında programında, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.  

Anadolu Ajansı (AA) muhabirinin arama çalışmalarına değinen Soylu, "O bölgeyi çok iyi biliyorum. Neden biliyorum, oralar bizim Of'tan yaylaya gittiğimiz yollar. Çok tehlikeli bir bölge, arabayla düşenler de oldu. Çocukluk arkadaşlarımdan kaybettiğim oldu orada. Kar kürtüğüne başmış ve çok talihsiz bir yere düşmüş. Ayakkabısı, fotoğraf makinesi bulundu. Türkiye burada hiçbir imkanını ihmal etmiyor, her şeyini ortaya koymaya çalışıyor. Duamız sağ salim bulunmasıdır. Valilerimiz bu konuyla ilgileniyorlar." diye konuştu. 

Soylu, Türkiye'de kayıp çocuk vakalarının yüzde 30 azaldığını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:  

"Yüzde 98,6'dır kaybolan çocukların bulunma oranı. Bunların yüzde 56'sı yabancı uyruklu, geri kalanı ise Türk vatandaşıdır kaybolan çocukların. Bir de kayıp çocuk raporu hazırlattım önümüzdeki hafta arkadaşlarımız bunu paylaşacaklar. Çocuk istismarı özellikle ilgilendiğim bir konudur, kadın cinayetleri de öyle. Bu rakamları kamuoyuyla paylaşmalıyım o kadar çok dezenformasyon oldu. Bu çocukların kimisi yarım saat sonra bulunuyor, kimisi iki-üç gün sonra bulunuyor." 

Soylu, polis olma noktasında renk körlüğü nedeniyle sorun yaşayanlara değinerek, "Vatandaşlar, biz de bu sorunu bildiriyorlar. Renk körlüğü konusunda arkadaşlar çalışıyorlar. Ne noktada olduğumuzu tam anlamıyla paylaşacağım." ifadesini kullandı.  

 Polis başvurusunda yaş sınırı konusunda bir söz verdiğini hatırlatan Soylu, şunları kaydetti: 

"Bir puan koymanız lazım, aşağı düşürseniz daha fazla kişi girecek, bizim buradaki eleme dilimimiz artacak. Biz 4 ayda polis yapıyoruz şu an. Neden ihtiyacımız var. 50 bin polis gönderdik FETÖ dolayısıyla bizim bunu doldurmamız lazım. Bunun için de bizim zamana ihtiyacımız var. Bunu 60-65'e düşürebiliriz. 70 KPSS alan daha iyi polislik yapar demiyorum ama zamana ihtiyacımız var. Bu zaman dilimi içinde çok başvuru için belli bir kısıt koyup orada tutmamız lazım. Önümüzdeki dönemde bunlara bakılabilir."

3600 ek gösterge konusunda ise Soylu, "Sayın Cumhurbaşkanımızın bir sözü var. Polislerin emekliliğinde aradaki fark yaşam standardını etkileyecek nitelikte. Bunu hepimiz biliyoruz, bunun için böyle bir değerlendirme yapıldı. Bu gerçekleşecek. Bugün gerçekleşmemesinin sebebi içinde bulunduğumuz süreç. Seçim falan derken böyle bir tablo ile karşılaştık." dedi.

Kimlik kontrolleri

Kimlik kontrolleri yapılması konusundaki soru üzerine ise Soylu, bu konudaki şikayetlere değindi. 

Havalimanları ve sınır kapılarındaki analiz çalışmaları konusunda Türkiye'nin dünyaya örnek olabilecek bir noktada bulunduğunu aktaran Soylu, teknolojik donanımla vatandaşların mağduriyetini ciddi ölçüde azalttıklarına dikkati çekti.

Soylu, bu konuda bir kişinin uzaktan analiz ettiği, diğer üç kişinin analiz yaptığı İngiltere modelini uyguladıklarını belirterek, "Bizim eksiğimiz şu, ben bunu üstüme alıyorum, bu kardeşlerimize bu konudaki eğitimi sıkıntımızdan dolayı az verebiliyoruz. Bunu vermemiz lazım. Bu bir mesleki eğitim meselesi. Bu konuda çok haklısınız. Bizim pazartesi yapacağımız toplantının önemli başlıklarından birisi de bu." ifadelerini kullandı. 

"Siz aday olsaydınız sonuç farklı olur muydu?"

"Siz aday olsaydınız sonuç farklı olur muydu?" şeklindeki soru üzerine ise Soylu, kendisinin öncelikle bir siyaset adamı olduğunu belirterek, "Siyasetin altın bir kuralı vardır. Evet istişare yaparsınız, meşveret yaparsınız. Ben bu partinin mensubuyum. Bu parti bana hangi görevi verirse, gücüm yetiyorsa, takatim yetiyorsa onu gücüm yettiğince yerine getiririm." değerlendirmesini yaptı. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde çalışmalar yürüttüğünü aktaran Soylu, "Benden çok daha tecrübeli, çok daha görmüş. Ben bir alanda çalışıyorum, o benim alanım dahil birçok alanda karar veriyor, çalışıyor, tecrübesi var, bilgisi var." ifadelerini kullandı. 

Mehmet Özhaseki'nin de işinde mahir, tecrübeli, yolsuzluğu, usulsüzlüğü olmayan bir siyasetçi olduğunu aktaran Soylu, "AK Parti bir karar vermiş, onu Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı yapmış. Ondan sonra yapılacak her şey suyu bulandırmaktır. Bu her yer için böyle geçerlidir." diye konuştu. 

Bakan Albayrak ile aralarının açık olduğu iddiası

Programda gazeteci Cem Küçük, Bakan Soylu'ya, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ile aralarının açık olduğuna dair dedikoduları hatırlatarak, "Berat Bey'le aranız kötü mü?" şeklinde soru yöneltti. Soylu, soruyu şöyle yanıtladı: 

"Bu soru birkaç kez daha geldi böyle bir dedikodu var mı, var. Biraz önce söylediğiniz mahviller bu tip dedikodular, üretirler, üretiyorlar. Biz, şahsiyetlerimiz üzerinden eğer bir siyaset geleceği oluşturacaksak bize yazıklar olsun. Kişiliklerimiz üzerinden, memleketimizin bu kadar meselesi varken, bu ülke bu kadar dertle karşı karşıyayken, bunu şahsiyetlerimiz ve kişiliklerimiz üzerinden... Tam tersi bizim oluşturduğumuz ciddi bir sinerji oldu Berat Bey'le. Ne zaman oldu? İlk bakan olduğumuz, birlikte olduğumuz dönemler. Şimdi, o, o kadar işine gömülü, ben o kadar işime gömülüyüm ki ikimize de verilen büyük sorumluluklar var. Bu sorumluluklar bizim açımızdan çok önemli sorumluluklar. Birincisi ekonominin kaptanı, tam kaptan yani. Bir de burada bir birikimi ve bir ekonomik saldırıyı, iki kelimeyi de doğru kullanıyorum, birisi bir birikimi, bir maliyeti, iki ekonomik saldırıyı ortadan kaldırabilmek için ve Türkiye'yi ekonomide yükselen bir rayın içerisine koyabilmek için büyük bir mücadele veriyor."

"Dedikodulara üzülüyorum"

Akşam saat 06.00'da işini bırakan politikacılardan olmadıklarını vurgulayan Soylu, şunları anlattı:

"Saat 6'da, 7'de, 8'de işini bırakan, birileriyle oturup akşam sohbetleri yapan, dünyayı kurtaran, Türkiye'yi kurtaran bir halimiz yok. Biz hamal gibi çalışıyoruz. Gecenin ikisine, üçüne kadar çalışıyoruz ve bunu yapmak zorundayız. O da çalışıyor, ben de çalışıyorum. Ben onun nasıl çalıştığını görüyorum, o benim nasıl çalıştığımı görüyor. Bu tabloyu gördükten sonra bütün bunların hepsi, üzülmüyor muyuz? Üzülüyoruz. Ben üzülmüyor muyum, üzülüyorum. Bu tip dedikodulara dahi üzülüyorum. Sebebi şu, biz başka bir anlayışın içerisinde ama Türkiye'de bunlar hep yaşanmış, hep olmuş. Rahmetli Menderes'le, rahmetli Celal Bayar'ın oradaki bakanların, daha sonra Adalet Partisi dönemi, Anavatan Partisi dönemi hep bunu yapmışlar ama bu dönem başka bir dönem. Bütün bunu konuşurken şunu söyleyeyim eğer kendimizin böyle bir nefsi var idiyse, eğer bunu Cumhurbaşkanımızın bu kapsayıcılık ve kuşatıcılık içerisinde bize evlat gibi muamele ettiği bir noktada biz bunu yapıyorsak bize de yazıklar olsun. Bu kadar açık ve net."

Bu konunun gündemde tutulmasından da rahatsız olduğunu dile getiren Soylu, şöyle devam etti:

"Hepimizin birbiriyle ayrı fikirleri, düşünceleri, farklı yaklaşımları söz konusu olabilir. Bir şeyi daha söyleyeyim, bu kabinede aynı yaklaşımı, aynı siyasal bakışı, aynı hassasiyeti en çok birlikte yaşadığım Berat Bey'dir. Bunu çok net söylüyorum. Siyasal bakış, Türkiye bakışı, gelecek bakışı, aynı hassasiyetleri en çok yaşadığım, en çok kişilerden biri demiyorum, ama iş tutma biçimi farklı olabilir, onun alanı farklı, benim alanım farklı. Bunlar apayrı bir şeyler ama temel politikalar, bilmem ne bu apayrı bir şey. Böyle bir şey konuşmadığımız, küs olduğumuz, birbirimize bakmadığımız, baktığımız, ben anlamıyorum bunları ve üzülüyorum bunlarla ilgili. Bundan bir endişem de şu yani şundan da endişe ediyorum, hakikaten üzülüyorum da ben vatandaş olsam, 'Memleketin meselesi bitti de bu ikisinin böyle birbirleriyle bilmem nesi mi kaldı' diye bu incitici, ayıp da bir şey."

"Almanya yapınca kimse ses çıkarmıyor" 

Bakan Soylu, yurt dışındaki FETÖ üyeleri ve PKK'lıların vatandaşlıktan çıkarılmasına ilişkin soru üzerine, "Yapıyoruz, oluyor tabii o süreç işliyor biliyorsunuz. Onun kanunla oluşturulan bir süreci var, o süreç işliyor. Bu artık dünyaya çok ayrı bir şeyle gelmiyor. Almanya da yapıyor. Gerçi biz yapınca herkes eleştiriyor, 'Olur mu böyle bir şey?' diyor, Almanya yapınca kimse ses çıkarmıyor. Bu genel kabul görmüş karine olarak kabul ediliyor." dedi.

Soylu, AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Binali Yıldırım'ı tanıdığını belirterek, CHP'nin adayı Ekrem İmamoğlu'nu çok iyi tanımadığını dile getirdi.

Kendisinin de İstanbul seçmeni olduğunu ve oy kullanacağını söyleyen Soylu, İmamoğlu'nun belediye başkanlığı yaptığı Beylikdüzü'nde herkesin bahsettiği, vatandaşa dokunan bir çalışma duymadığını aktardı. 

İstanbul'un geçmişteki kötü şartlarından bahseden Soylu, AK Parti hükümetlerinin yaptığı önemli çalışmaları anlattı.

Soylu, "1989-1994 Gaziosmanpaşa Belediyesinden biliyorum. İhale belediyeciliğinden başka hiçbir şey yoktu. En ufak bir şeylere müdana eden insanlar söz konusuydu. Bunların hepsine şahit olduk." değerlendirmesini yaptı.

Türkiye'nin sürekli büyüdüğünü ve İstanbul'un çok şey kazandığını vurgulayan Soylu, "İstanbul bir küresel merkez oldu. Benim endişem şu; İstanbul bunu kaybedecek endişesi taşıyorum." dedi.

Bakan Soylu, İstanbul bir siyasal kavganın başat aktörü haline getirilmemesi gerektiğine vurgu yaparak, "Karar İstanbullunundur, biz anlatmaya çalışacağız. İstanbul'u ideolojilerin şehri ve siyasi kavganın başat aktörü haline getirmek, İstanbul'a yapılabilecek en büyük kötülüktür." şeklinde konuştu.

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri