Hayatta her şey ve herkes ikiye ayrılabilir. Kesilmiş zeytin ağaçları - henüz kesilmemiş zeytin ağaçları gibi. Çalışmadan para kazananlar - para kazanmadan çalışanlar gibi.
Vaktiyle Mark Twain mahkûmlara bir konuşma yaparken şöyle demiş: "Sizinle benim aramızdaki tek fark, benim yakalanmamış olmamdır..." Muhtemelen, içeridekilere moral olsun diye öyle söylemiş ama kabul edelim ki suçlular da bu şekilde ikiye ayrılabilir: ağa takılanlar - takılmayanlar...
Peki, suç nedir? Sadece yasalara göre ceza gerektiren eylemler mi suçtur? Bir insana veya kitleye yapılan haksızlığa hiç tepki vermemek -görmezden gelmek- de suç değil midir? Ceza yasalarında karşılığı olmasa bile...
Yasalarda karşılık bulan cezaları da üçe beşe ayırabiliriz. Biz şimdilik ikiye ayıralım: işlenen suçla orantılı cezalar - orantısız cezalar. Kaçak elektrik kullanan Makbule’ye verilen 6 ay süreyle komşulara gitmeme cezası gayet makul. Karısını dövüp duran, hatta karakolda bile şamarlayan Adem’e verilen 6 ay sigara içmeme cezası da -biraz ağır kaçtığı için- orantısız cezalara örnek gösterilebilir.
Yargılanan varlıklar insan olup olmadıklarına göre de ikiye ayrılabilir. Denir ki Fransız İhtilali’nden sonra Fransa’da bir papağan “Yaşasın kral! Yaşasın kral!” diye slogan attığı için mahkemelik olmuş. Kendisine ihtilali öven yeni bir nakaratın ezberletilmesi koşuluyla papağan bu “düşünce suçundan” canını kurtarmayı başarmış.
Suçları inceledim, “düşüncesizlik” suç sayılmıyor ama “düşünce suçu” diye bir olgu var. Bu terimi yakın sayılabilecek bir geçmişte George Orwell’ın ürettiği söyleniyor. Fakat düşüncelerinden -söylemlerinden- ötürü insanlar birkaç bin yıldır ceza görüyor. Suç sayılan düşünceler çağlara, ülkelere, yönetenlere ve yargılayanlara göre değişip duruyor. Ama değişmeyen bir olgu var: Düşünce özgür olmadığı zaman bilimde, sanatta, ekonomide, herhangi bir alanda gelişme de mümkün olmuyor.
Türk aydınlanmasının güzel adlarından Sabahattin Eyüboğlu şöyle diyor: “Düşünce suç olmaz. Eğer olacaksa ancak düşüncenin suç olabileceğini düşünmek suç olabilir…”