Tunus'ta düzenlenen Suriye'nin Dostları Grubu Uluslararası Konferansına katılan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, toplantı sonrasında basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Toplantının bölgenin demokratikleşmenin devamı açısından ve özellikle Suriye konusunda çok önemli bir toplantı olduğunu kaydeden Davutoğlu, "Biz baştan itibaren tüm bölgedeki gelişmelerde halkın demokratik taleplerini destekledik.
Tunus'tan başlayarak, bütün diğer ülkelerde, Yemen'de, Bahreyn'de, Suriye'de hep bu demokratik taleplerin yanında yer aldık. Suriye bizim için daha da önemli. Stratejik bir komşumuz. Çok yoğun, kültürel, akrabalık ilişkilerimiz var. Suriye'nin kaderi ile ilgilenmek, Türkiye'nin kendi ulusal güvenliği açısından da büyük önem taşıyor. Bunun için geçen seneden başlayarak, tabiri caizse 4 aşamalı strateji takip ettik. Her aşamada, o aşamanın imkanlarını sonuna kadar tüketmeye özen gösterdik. Önce ikili düzeyde 9 ay çaba yürüttük.
Daha sonra buradan istediğimiz neticeyi alamayınca, Suriye rejimi kendi halkına yönelik şiddetin dozunu artırınca, Arap Ligi ile birlikte son 5 aydır ciddi bir çalışma yürüttük. Bu da netice vermeyince bu kez BM'ye gittik. BM Güvenlik Konseyi'nde Arap Ligi'nin planı reddedilence, BM Genel Kurulu'na gittik. Ve 137 oy alan, son dönemlerin en yüksek oy alan tasarısıdır. Sadece 12 üyenin karşı çıktığı tasarıyı Genel Kurul kabul etti. İlk defa BM Genel Kurulu ile BM Genel Konseyi arasında böylesine bir uçurum doğdu. Bu uçurumu bir şekilde kapatmak gerekiyor.
Yani uluslararası toplum bu katliama sessiz kalırsa, yani BM'nin, uluslararası toplumun, başka araçlar oluşturması lazım. O zaman dördüncü aşamaya geçtik. Burada da daha BM Güvenlik Konseyi'nde veto gündeme geldiğinde hemen açıklama yaptık, bu 'Gelişmeleri oturup sessizce bekleyeceğimiz anlamına gelmez. Süratle bir uluslar arası platform oluşturacağız' dedik" ifadelerini kullandı.
Bu çalışmalar çerçevesinde neredeyse her gün Arap Ligi Dönem Başkanı Katar Başbakanı Hamad bin Casim ve Arap Ligi Genel Sekreteri Nebil el Arabi ile sürekli görüşmelerde bulunduklarını söyleyen Davutoğlu, "Sonra yürüttüğümüz diğer temaslarla 69 ülke ve uluslar arası kurumun katıldığı geniş bir taban oluştu. Bu büyük önemli bir konsensüstür. Biz 137 ülkeyi çağırsaydık, onlar da gelebilirdi. Buradan bir mesaj iletmek istedik. Bu yönetime yönelik bir mesajdır: 'Gittikçe yalnızlaşıyorsunuz. Uluslararası toplumun, insanlığın vicdanından kopuyorsunuz. Her gün yüzlerce insanını ölüm haberi geliyor' Rejimi destekleyenlere mesaj da var burada: 'Siz de bu rejimle birlikte, bu yalnızlaşmayla karşı karşıya kalıyorsunuz, kalmamalısınız'" dedi.
Bugünkü toplantı sonrasında hazırlanan nihai metinin ana unsurları hakkında bilgi veren Davutoğlu, "Metinde BM Güvenlik Konseyi'nde veto edilen Arap planı aynen kabul ediliyor. Ve bunun uygulanması için bütün taraflara çağrıda bulunuluyor. İkincisi insani yardım konusunda süratle harekete geçilmesi için çağrıda bulunuluyor, BM'nin harekete geçmesi ve bu konuda da buraya gelmeden önce biliyorsunuz Kofi Annan'ın ataması yapıldı. Böylece şu anda acil insani yardım ihtiyacını karşılamak üzere bir mekanizma oluşturuluyor, oluşturulacak. Suriye rejimi buna da engel olursa, Suriye rejiminin, insani bakımdan büyük bir suç işlemekte olduğu bir kez daha ortaya çıkar" dedi.
Bugünkü toplantı sonrasında hazırlanan nihai metinin ana unsurları hakkında bilgi vermeye devam eden Bakan Davutoğlu, "Üçüncüsü Suriye Ulusal Konseyi, muhalefetin temsilcisi olarak, meşru bir temsilcisi olarak muhatap alınacağı ilan ediliyor. Ve Suriye Ulusal Konseyi'ne tabanını genişletmesi için çağrıda bulunuluyor. Bugün de zaten kapalı oturuma geçildiğinde Suriye Ulusal Konseyi Başkanı Sayın Burhan Galyon, gerçekten herkesi tatmin edici, son derece doyurucu, kuşatıcı, tüm grupları ortak bir çalışmaya
yönelten güzel bir konuşma yaptı. Ve geleceğe yönelik perspektiflerini katılımcılarla paylaştı. Ayrıca bir intikam peşinde olmayacaklarını vurguladı. Diğer ülkeler de görüşlerini beyan ettiler. Birçok açıdan faydalı bir toplantı gerçekleşmiş oldu. Toplantının Tunus'ta gerçekleşmesi de bizatihi kendisi özel önem taşıyor. Biz toplantının istenirse ülkemizde gerçekleştirilebileceğini ama eğer bir bölge ülkesinde, bir Arap üyesi ülkede gerçekleşecekse bunun Tunus olması gerektiğini baştan beri söyledik. Çünkü Tunus, sembolik olarak bölgesel uyanışın başladığı ülke. Bunun taşıdığı bir mesaj vardır. Bu süreçte, ilk kurulan, seçimle işbaşına gelmiş ilk ülke" diye konuştu.
Sürecin Türkiye tarafından yakından takip edileceğini ve diğer ortaklarla birlikte yönlendirileceğini kaydeden Bakan Davutoğlu, "Zaten gelecek toplantı Türkiye'de gerçekleşecek. Tarihi üzerinde istişareler yürütüyoruz. Bu toplantı öncesinde ulusal uzlaşı çalışmasının ileri düzeye taşınması için atılacak başka adımlar olacak. Önümüzdeki ay ümit ederiz ki, İstanbul toplantısına gittiğimizde Suriye bu kısır döngüden çıkmış olur. Yine ümit ediyoruz ki bir gün bu toplantılar, bu anlamı ile hedefine ulaşır ve Suriye demokratik bir yapıya kavuşur. Suriye halkının bütün kesimlerinin barış ve huzur içinde yaşayacağı yeni bir Suriye doğar. Hedefimiz bu. İnşallah bu hedef üzerinde çalışmaya devam edeceğiz" dedi.
İnsani yardım koridoru oluşturulmasıyla ilgili soru üzerine Davutoğlu, "Şu an önemli olan bir an önce acil yardımın, insani yardımın ulaşmasını temin etmek yani ulaşım kabiliyetinin sağlanması. Bunu için çaba sarf ediliyor. Tabii insani trajedi devam ederse diğer önlemler gündeme gelebilir ama şu an için öncelikli olan bu yardımların oraya ulaşması. BM'nin insani yardım kuruluşu olan OCHA ile de temaslarımız sürüyor" şeklinde konuştu.
Suriye'ye bir barış gücünün konuşlandırılıp konuşlandırılmayacağına ilişkin sorulan soruya cevap veren Davutoğlu, "Şu anda esas itibariyle diplomatik çabayı artıracağız. Ama bütün bunlar neticesiz kalırsa tabi Arap Ligi'nde daha önce dile getirilen ve bir insani yardım koridoru oluşturulursa tabi o koridorun da korunması dahil birçok konular gündeme gelebilir. Ama ümit ederiz bu çaplı bir şeye ihtiyaç olmadan, bugün buradan çıkan mesaj ilgili taraflarca algılanır. Ve bu girilen çıkmaz sokaktan çıkılır. Yoksa tabi bizim komşu olarak, Arap ülkelerinin diğer komşuları olarak, uluslararası toplumun da BM sistemi içinde, sessiz kalması mümkün olmaz. Her türlü ihtimali de değerlendirmek durumundayız. Ama bir de Türkiye'nin ulusal güvenliği söz konusudur. Türkiye tüm bunları kendi perspektifinden yapmaya devam edecek" dedi.
Suriye muhalefetinden dış müdahale gibi seçenekleri dile getiren olup olmadığı sorusuna ise Davutoğlu, "Suriye muhalefeti içinde bir acı hissediliyor, herkes infial halinde. Bu infiali hissetmemek mümkün değil. Mesela evvelsi gün Suriye Ulusal Konseyi Yürütme Kurulu üyesi Sayın Ahmet Ramazan'ın kardeşi Halep'te şehit edildi. Şimdi bir taraftan barışçıl bir mücadele yürütüyorsunuz. Ama öbür taraftan da alanda kardeşinizin öldürüldüğü haberi geliyor. Ben kendisini aradım başsağlığı diledim. Şimdi bu insanlar ne kadar barışçıl yöntemleri öne çıkarırsa çıkarsınlar, bu gelen haberler, kardeşinizin öldüğü, ailenizin tehdit edildiği, hapishaneye götürüldüğü haberlerinin gelmesi, tabi bunlar infiali artıran sebeplerdir" karşılığını verdi.