Meclis'te yeni yasama dönemi bugün başladı. Yasama yılı Atatürk Anıtı'na çelenk koyma töreniyle başladı.
Genel Kurul Meclis Başkanı İsmail Kahraman'ın başkanlığında toplandı. TBMM’nin 26’ncı Dönem 3’üncü Yasama Yılı açılışına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, kuvvet komutanları, yüksek yargı başkanları, bakanlar, milletvekilleri, yabancı ülke temsilcileriyle eski bakanlar, eski meclis başkanları ve bürokratlar katıldı. Yasama yılı açılışına HDP'li milletvekilleri katılmadı. Masalara halk arasında ’dikensiz kaktüs’ olarak bilinen sukulent çiçeği bırakıldı.Meclis'te ilk olarak TBMM Başkanı Kahraman bir sunuş konuşması yaptı.
'15 TEMMUZ ORTAK DEĞERİMİZDİR'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni yasama yılı açılışı dolayısıyla Meclis'e geldi. Erdoğan, TBMM Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı tarafından törenle karşılandı. Cumhurbaşkanlığı Tören Birliği kıtasını selamlayan Erdoğan, daha sonra Genel Kurul Salonuna geçti. Erdoğan Meclis'de konuştu.
Yeni anayasa sürecine vurgu yapan Erdoğan uyum yasalarının bir an önce çıkarılmasını istedi. Kuzey Irak yönetimine yanlıştan dönün çağrısı yapan Erdoğan, AB ülkelerine de rest çekti ve bizim size ihtiyacımız kalmadı" ifadelederini kullandı.
OHAL ile ilgili de konuşan Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöye: Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, TBMM'nin 26. dönem 3. yasama yılı açılışında sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Kurtuluş Savaşı'nı sevk ve idare eden 15 Temmuz'da da çifte gazilik unvanı kazanan yüce Meclisimize başarılar diliyorum. TBMM'nin ve hemen karşımızdaki Genelkurmay Başkanlığı çevresinde 34 vatandaşımız, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi civarında da 29 vatandaşımız şehit olmuştur. 15 Temmuz'da etten duvar ören vatandaşımız canını vermekten kaçınmamıştır. 15 Temmuz hepimizin ortak bir değeridir. Bu değere saygı duyan herkes milletimizin gönlünde yücelir, itibar sahibi olur. Bu değeri çarpıtmaya kalkan herkes de milletimizinden hakettiği muameleyi alır. Geçtiğimiz yasama döneminde Meclisimizin en önemli çalışmalarından biri de anayasa değişikliği sürecini yürütmüş olmasıdır.
AK PARTİ VE MHP TARAFINDAN YÜRÜTÜLDÜ
Anayasa değişikliği süreci AK Parti ve MHP tarafından yürütülmüştür. Anayasa değişikliği gerektiren bu düzenlemenin gerçekleştirilebilmesi ancak diğer partilerden destek alınabilmesi ile mümkündü. MHP'nin gösterdiği irade 16 Nisan'a giden yolu açmıştır. Milletimiz de nihai kararını hür iradesi ile vermiştir. Türkiye, 2019'da yapılacak seçimlerin ardından Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçecektir. Yasamanın, yürütme organının veya koalisyon partilerinin tahakkümü altında bulunduğu eleştirisi ortadan kalkmaktadır. Cumhurbaşkanı'nın bütçe kanunu dışında Meclis'e kanun teklifi sunma imkanı bulunmuyor. Anasasa yasaların üzerindeyse, yasalar da Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin üzerindedir. Kararname ile düzenlenen herhangi bir konuda Meclis yasa çıkardığında, yasa esas alınacaktır.
Yasamanın yürütme üzerindeki denetleme yolları da açıktır. Yeni sistem güçler arasındaki ayrımı netleştirirken asıl kararları hep millete bırakıyor. Bu vesile ile ülkemizde ilk defa Meclisimizin eli ile, milletimizin özgür iradesi ile köklü bir reformu hayata geçirebilmemize katkı sağlayan herkese bir kez daha teşekkür ediyorum.
UYUM YASALARI
Önemli bir görev daha var. Uyum yasaları başta olmak üzere yeni sistemin en sağlıklı şekilde hayata geçmesini sağlayacak düzenlemeler üzerinde derhal çalışılmaya başlanması gerekiyor. Yeni yasama yılında çok daha önemli çalışmalara imza atacaktır. Her anlamda tarihi bir süreçten geçiyoruz. Ülkemizin son yıllarda yaşadığı sosyal, siyasi, ekonomik, diplomatik gelişmelerin hiçbiri genel fotoğraftan bağımsız değildir.
Hükümetten beklentim, kamu mali disiplininden ödün vermeden geleceğe daha rahat bakabileceğimiz tedbirleri almasıdır. Milletimizi huzursuz ve tedirgin edecek gereksiz adımlardan kaçınılması büyük önem arzetmektedir. Geçtiğimiz hafta yapılan tezkere konusunda Meclisimizde sergilenen birlik ve beraberliği takdirle karşıladığımı belirtmek istiyorum.
OHAL AÇIKLAMASI
OHAL'e yönelik bir takım nitelemeler var ki kabul edilebilir değil. Türkiye'nin olağanüstü tehditlerle karşı karşıya bulunduğunu kim inkar edebilir. Olağanüstü tehditler olağanüstü tedbirleri gerektirir. OHAL'den zarar gören kimse olmamıştır. Terörle mücadeleye yönelik ihtiyaçlar kalktığında elbette OHAL de sona erecektir. Terörle mücadelede kararlılığımızı sonuna kadar devam ettireceğiz.
KUZEY IRAK YÖNETİMİ YANLIŞTAN DÖNERSE...
Irak ilk Körfez savaşından bu yana istikrara kavuşamamış bir ülkedir. DEAŞ tehdidinin ilk patlak verdiği yer olan Irak'taki mezhep gerilimi pek çok sorunun ana kaynağıdır. Kuzey Irak yönetiminin yaptığı referandumun herhangi bir karşılığı yoktur. Bu süreçten ne Kürtlere ne Araplar ne Türkmenlere ne de diğer gruplara bir sonuç çıkmayacağı açıktır.
Sınırlarımızın hemen başında, hem Irak halkı hem de Türkiye başta olmak üzere çevre ülkeler için daimi tehdit oluşturacak bir fitne kuyusunun kazılmasına göz yumamayız. Türkiye olarak Irak Merkezi Yönetimi ve İran'la birlikte çeşitli adımlar attık. Konunun daha tatsız noktalara varmadan, bir an önce suhuletle ve sağduyuyla çözümü en büyük arzumuzdur.Kuzey Irak yönetimi eninde sonunda hüsrana uğramaya mahkumdur. Bu adımı cesaretlendirecek herhangi bir destek beyanının şu ana kadar gelmemiş olmasını önemli buluyorum. Kuzey Irak Yönetimi, yaptığı yanlıştan dönme erdemini gösterdiğinde, Türkiye, devleti ve milletiyle bu kardeşlerimizin yanında olmaya devam edecektir.
AB'YE REST ÇEKTİ: İHTİYACIMIZ KALMADI
Terör örgütleri ile mücadelemizde bizi en çok hayal kırıklığına uğratanların başında AB ülkeleri geliyor. Biz diyoruz ki, PKK bölücü bir örgüttür, terör örgütüdür, devletimizi yıkmaya çalışmaktadır. Biz diyoruz ki, FETÖ bir ihanet çetesidir. Başlattığı darbe girişiminde 250 vatandaşımız şehit olmuştur. Avrupa ülkeleri bunun karşılığında hiçbir şey yapmıyor. Bugün Avrupa, Türkiye'nin meşru yönetimine karşı her türlü organizasyonu yapabildikleri bir yer haline gelmiştir. Şu anda bakıyoruz, kıtanın her köşesinde teröristleri yücelten broşürler dağıtılıyor, standlar kuruluyor. Türkiye'nin ilk başvuruyu yaptığı 1963 yılından beri göstermiş olduğu bu tavrı AB'nin yanlış anladığını görüyoruz. Aslına bakarsanız bizim AB üyeliğine ihtiyacımız da kalmamıştır. Ama süreci bitiren havlu atan biz olmayacağız.
TBMM'deki tüm partilerimizin de iştirak ettiğini düşündüğüm bu politikamızı AB'den cevap alana kadar muhafaza edeceğiz. Adına türküler yaktığımız Yemen'deki hadiseleri nasıl yok sayabiliriz, Afganistan'ı, Pakistan'ı, Hindistan'ı nasıl öteki görebiliriz. Arakan'daki, Türkistan'taki, Kırım'daki masumları nasıl yüzüstü bırakırız. Türkiye elbette Avrupa Atlantik kurumları ile yakın işbirliği içindedir, bu medeniyetimizi yok saymamız anlamına gelmiyor. Bu işler için kullandığımız kaynaklar bugün bizim hiçbir projemize mani olmaz. Türkiye'nin bu çalışmaları ile hem geçmişine sahip çıktığı hem de geleceğine yatırım yaptığı unutulmamalıdır. Bölgemizdeki tüm terör örgütlerinin saldırıları ile yıkamadıkları Türkiye, güçlü bir Türkiye'dir.
HDP'YE SERT SÖZLER
Konuşması sonrası kapıda gazetecilerin, HDP'nin Meclis'e gelmemesini sorması üzerine Erdoğan, ''Onların yeri Kandil'dir'' cevabını verdi.
MECLİS BAŞKANI: MECLİSİMİZİ YÜKLÜ BİR DÖNEM BEKLİYOR
Meclis Başkanı İsmail Kahraman, sunuş konuşması yaptı. "Milletvekilleri donanımlı ve saygın kişilerdir" diyen Kahraman'ın konuşmasının satır başları şöyle: "İçinde bulunduğumuz 26. dönemde 507 milletvekilimizin akademik kariyer yaptığını görmekteyiz. Ankara semalarında top sesleri yankılanırken tam bir cihat ruhu ile aylarca çalıştılar. Ülkemiz emperyalist güçlerin uşağı olan FETÖ eliyle darbe girişimine maruz kaldı. Darbenin önlenmesinin lideri halkımızı direnişe çağıran muhterem Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'dır. Mankurt kafalı FETÖ'cü teröristlere karşı ay yıldızlı bayrağımız altında birleşen necip milletimize tekrar teşekkür ediyorum.
TBMM'nin açılışından günümüze kadar geçen 97 yıllık sürede 65 hükümet kurulmuştur. Bir hükümetin ömrü ortalama 1.5 yıl olabilmiştir. Ülkemiz bütün ekonomik ve sosyal atılımlarını uzun soluklu hükümetler döneminde gerçekleştirdi. İçinde bulunduğumuz bina TBMM'nin 3. binasıdır. Temeli 26 Ekim 1938'de atılmıştır. Bu dönemde Meclisimizi yüklü bir dönem beklemektedir.