MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, DEM Parti Eş Başkanı Tuncer Bakırhan'ın 'Kürt sorunu ve Öcalan'a yönelik tecrit devam ettikçe Tekirdağlı da Trabzonlu da huzur bulamayacak.' sözlerine cevap verdi.
Bahçeli, "DEM'in soysuz bir eş başkanı demiş ki; 'Kürt sorunu ve Öcalan'a yönelik tecrit devam ettikçe Tekirdağ'lı da Trabzonlu da huzur bulamayacak.' DEM'in onursuz ve şerefsiz bir milletvekili de onurlu çözümün bebek katiliyle diyaloğun başlatılması ve tecridin kaldırılması olarak açıklamış. Bize göre çözüm bellidir ve bilinmektedir. O da terörü ve teröristleri topluca imha etmek, bölücü destekçilerinin acımasızca kökünü kazımaktır." dedi.
MHP lideri Bahçeli, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli, iç ve dış husumet cephesinin; Türkiye'nin artan cazibesine, güçlenen imajına, günden güne büyüyen itibarına ve istikrarlı yönetim hayatına gölge düşürmek için kolektif bir eylem planı tertibiyle, eli ve vicdanı kana bulanmış kiralık tetikçileri ülkenin üzerine saldığını belirterek, "22 Aralık ve 23 Aralık'ta 12 kahraman evladımızın şehit olması; İsrail'den ABD'ye, bazı Orta Doğu ülkelerinden Avrupa ülkelerine kadar müştereken kurulan saldırı ve suikast düzeneğinin harekete geçirilmesinin kahredici sonucudur. Mülevves niyet ve hedeflerin farkındayız. Tetiği çeken PKK'lı teröristtir; ancak silahı temin eden, mermiyi veren, hedefi gösteren, eylem zamanını belirleyen, taktik ve stratejik hedefleri tayin eden güçler de terörü ve terörizmi himaye eden alçaklardır" dedi.
'GÖZÜMÜZÜN İÇİNE BAKA BAKA İHANETİN FERMANINI OKUYORLAR'
Türkiye'nin hızını yavaşlatmak, yeni yüzyıl heyecanını azaltmak, milli birlik ve kardeşliğini yaralamak için menfur bir operasyonun devreye alındığını vurgulayan Bahçeli, "Bu operasyonda CHP'nin DEM'lenmesi amaçlanmıştır. Bu operasyonda sözde aydınlar, satılmış gazeteciler, kimliksiz ve vatansız sivil toplum kuruluşları, eş güdüm halinde atın arabaya koşulduğu gibi koşulmuşlardır. Ne zaman Türkiye başını kaldırsa, bir adım öne çıksa, adından bahsettirse, sözü geçen bir ülke olsa çok geçmeden farklı kaynaklardan doğsa da aynı gayeye hizmet eden musibetlerle karşılaşıyoruz. Ne zaman küresel zeminde hakkın ve haklının yanında durup, zalime ve zulme hayır desek yumuşak karnımızdan darbe alıyoruz. Ne zaman yürümeyi bırakıp koşalım diyoruz, gelin görün ki karanlık oyunlarla, alçak operasyonlarla, hain organizasyonlarla engellenmek, durdurulmak, oyalanmak, daha korkuncu boğulmak isteniyoruz. Son günlerdeki tartışmalara baktığımızda, aslında hepsinin devletimizin hükümranlık haklarını tahrip, milletimizin de sinir uçlarını tahriş eden provokasyonlar olduğunu görmek mümkündür. Her yerden üstümüze geliyorlar. Her iğrenç yolu deniyorlar. Gözümüzün içine baka baka ihanetin fermanını okuyorlar" diye konuştu.
'TBMM'DE TERÖRİST İSTEMİYORUZ'
Göstere göstere terörizme güzelleme yapıldığını kaydeden Bahçeli, "Dişimizi sıkıyoruz, ya sabır diyoruz, herhangi bir çılgınlığa, herhangi bir taşkın müdahaleye tevessül etmeyelim istiyoruz. Ne var ki estirilen tahrik kampanyası sağduyulu ve soğukkanlı duruşumuzu gittikçe sarsıyor. Hınıslı Said isimli bir haine yapılan övgülerden tutun da bütçe görüşmeleri sürecinde gazi Meclis'in manevi ruhunu ve tarihi dokusunu hırpalayan, milletimizin haysiyet ve onurunu zedeleyen bölücü mesajlara, terör diline kadar duyulmadık, görülmedik, yaşanmadık hiçbir şey kalmamıştır. Öncelikle ve özellikle şunu ifade etmeliyim ki Türkiye Büyük Millet Meclisi teröristlerin, bölücülerin aklanma, paklanma, barınma, sığınma ve meydan okuma mekanı değildir, aksine hizmet eden kim varsa hasmımızdır, vatan hainidir. Milliyetçi Hareket Partisi'nin açık tavrı ve çağrısı şudur; Mehmetlerimize kurşun sıkan, yavrularımızı yetim bırakan, kanımızı döküp canımızı alan teröristlere hangi milletvekili hoşgörüyle ve muhabbetle yaklaşıyorsa suçludur, tarih ve millet önünde hesap vermekten kurtulamayacaktır. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde terörist istemiyoruz, düşman istemiyoruz, katil istemiyoruz, canilerin sırtını sıvazlayan namertleri asla istemiyoruz. PKK lehine gözetleme kulesi işlevi gören, Türk bayrağını hazmedemeyen, İstiklal Marşı'mızı söylemeyen, milli ve manevi ortak değerlerimizi kabullenmeyen, millet mevhumunu benimsemeyen, sözde Kürdistan havariliğinden vazgeçmeyen, Türkçeye rakip dil çıkarmak için her fırsatı ganimet bilen, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne düşman kesilen sözde parti veya partilerin Cumhuriyet'i kuran TBMM'de bulunması, hazine yardımı ve maaş almaları rezalettir, melanettir, cinayettir, zillettir, milletimize karşı en aşağılayıcı muamelemedir" dedi.
'DEM'Lİ VEKİLLERİN MAAŞI, ŞEHİT AİLELERİNE AKTARILSIN'
Böylesi bir haksızlık ve hukuksuzluğun dünyanın hiçbir ülkesinde görülmediğini işaret eden Bahçeli, şöyle konuştu: "Gelişmeler karşısında ilk önerim, 57 DEM milletvekilinin maaşının ve bu terör yuvasına ödenecek Hazine yardımının derhal kesilerek, terörle mücadeleye ve şehit ailelerine aktarılmasıdır. İkinci önerim, teröre yardım ve yataklık yapan, somut delillerle suçu sabit görülen sözde milletvekillerinin görüşülmeyi bekleyen dokunulmazlık dosyalarının karara bağlanarak, bu haşeratların acilen mahkemeye çıkarılmasıdır. Üçüncü önerim, yeni anayasa sürecinde, Anayasa Mahkemesi statüsünün, üye yapısının, yargılama usullerinin radikal şekilde ele alınarak, yeniden yapılandırılması ya da bu mahkemenin kapatılmasıdır. Dördüncü önerim de TBMM Genel Kurulu'nda anlam ve ahlaki bağlayıcılığını temelden kaybeden kürsü dokunulmazlığı sınırlarının yeni baştan çizilmesidir. Merak ediyorum ki Anayasa Mahkemesi'nin malum başkanı ve mahut üyeleri, yüreklerimizi kavuran şehit haberleri karşısında acaba ne hissetmişlerdir? Nasır tutmuş vicdanları biraz olsun sızlamış mıdır? Anayasa Mahkemesi'nin önünde görüşülmeyi bekleyen 129 bin 140 bireysel başvuru dosyası varken, hatta bazılarına yıllardır sıra gelmemişken, mahkum Can Atalay dosyasını acilen inceleyip, hak ihlali kararı verilmesinin izahını kara cübbeli iş birlikçiler nasıl yapacaktır? Aynı özen, aynı hassasiyet, aynı dikkat neden ve niçin HDP'nin ve devamı partilerin kapatılma davasının ikmalinde gösterilmemektedir? Bu anormal çelişkiyi, adeta çuvala sığmayan bu mızrağı nasıl yorumlayalım? Neye yoralım? Anayasa Mahkemesi'nin başkan ve üyeleri, kulak veriniz bana; şehitlerimiz omuzlarda vatan topraklarına emanet edildi, onların kanlıları ve destekçileri de aramızda dolaşıyor, hala adaletin ve hukukun onurunu sahiplenmeyecek misiniz? 'Uzaktan kumandalı yargı da yargıç da olmaz' diyen Bay Zühtü, senin kumandan, senin ipin kimin elindedir?"
'TERÖRİST GÖRMEYE DAYANMA GÜCÜMÜZ KALMADI'
DEM Parti hukuken defnedilmeden Türkiye'ye huzur gelmeyeceğini savunan Bahçeli, "DEM'in soysuz bir eş başkanı demiş ki; 'Kürt sorunu ve Öcalan'a yönelik tecrit devam ettikçe Tekirdağ'lı da Trabzonlu da huzur bulamayacak.' DEM'in onursuz ve şerefsiz bir milletvekili de onurlu çözümün bebek katiliyle diyaloğun başlatılması ve tecridin kaldırılması olarak açıklamış. Bize göre çözüm bellidir ve bilinmektedir. O da terörü ve teröristleri topluca imha etmek, bölücü destekçilerinin acımasızca kökünü kazımaktır. Adalet, bu sayede yerini bulacaktır. HDP'nin devamı, PKK'nın gece görüş dürbünü olan DEM'in TBMM'de daha fazla yer alması, toplumsal ve siyasi tansiyonu kontrol edilemez aşamalara taşıyabilecektir. Ne sahada ne ovada, ne şehirde, ne belediyede, ne dağda, ne mağarada, ne de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde terörist görmeye dayanma gücümüz artık kalmamıştır. Ya bu hesabı sorup, burunlarından fitil fitil getireceğiz ya da ihanetin şımarmasına, gittikçe meydan okumasına sessiz kalıp, yıkımın altında kalacağız. Ya adalet diyeceğiz ya da dış destekli, istihbarat örgütlerinin arka bahçesi olan bölücü terör örgütünün kanlı akıntısında kaybolup gideceğiz. 'Ya devlet başa ya da kuzgun leşe' diyerek duruş göstereceğiz" diye konuştu.
'HİÇBİR PARTİ, SESSİZ VE TEPKİSİZ KALAMAZ'
Türkiye Cumhuriyeti'nin bölücü terör örgütüyle ve arkasındaki sırtlan tabiatlı ülkelerle mücadele edecek güce, dirayete ve kabiliyete ziyadesiyle sahip olduğunu vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti: "TBMM'de grubu bulunan siyasi partilerin milletimizin hissiyatlarını ortaklaşa seslendirmeleri, dünyaya birlik ve beraberlik mesajı vermeleri, bundan mülhem hazırlanan metinlere ön şartsız imza atmaları milli, manevi, ahlaki ve demokratik bir teamüldür. Gazi Meclis'te yer alan hiçbir parti, Türkiye'nin ve Türk milletinin karşı karşıya olduğu bir tehdit veya tehlikeye sessiz ve tepkisiz kalamaz. Kalırsa muarız cepheye fiilen katılmış olacaktır. Aynı zamanda işlenmiş suç ve cinayetlere göz yummuş, onay vermiş sayılacaktır. Hiçbir parti grubunun devasa bir terör sorunu karşısında 'ama, ancak, bir bakalım, bir araştıralım, bilgi alalım' bahanelerine sığınma hakkı da yoktur. DEM ve CHP'nin haricinde TBMM'de Grubu bulunan 4 siyasi parti hazırlanmış ortak açıklama metnine imza koyarak, milletimizin ve devletimizin iradesine ses olmuşlar, terör saldırılarını şiddetle kınamışlardır. Sormak lazımdır ki CHP, bu metnin neresini beğenmedi? CHP, DEM'in peşinde yuvarlana yuvarlana köşesini, siyasi kişiliğini, milli mensubiyetini, ahlaki ve tarihi mirasını kaybetmiştir. Bu kesindir. CHP yönetimi, Türkiye Cumhuriyeti'nin karşısına geçmiştir. Hepsine birden, 'Yazıklar olsun' diyorum. Özgür Özel zıvanadan çıkmış, zırvaya gömülmüş, zirzop siyasetiyle bindiği dalı kesmeye başlamıştır. Terörist Demirtaş'ı selamlayıp, bölücülerin elini eteğini öpen bu gafilin sonunda kafese alınıp, bölücülük narkozuyla uyuşturulduğu ortadadır. Gemlenmiş ve DEM'lenmiş CHP yönetimi, yüz karasına, utanç kaynağına dönüşmüştür. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ortak açıklamasına imza atmayarak, PKK'nın safına geçen, şehitlerimizin kemiklerini sızlatan, gazilerimizi sukutuhayale uğratan bugünkü CHP, DEM kadar milli güvenlik tehdididir. Görevdeki CHP yönetimi bizim nazarımızda yok hükmündedir. CHP, işgal edilmiş, Türkiye düşmanlarının eline geçmiştir."
'AKLINI BAŞINA ALMAZSA SOKAKTA BİLE YÜRÜMEYECEK'
Terör saldırılarından hemen sonra Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler'den parti gruplarını ve Meclis'i bilgilendirmesini isteyen özelleşmiş esir zihniyetin sorumsuz, şuursuz, savruk ve çamur olduğunu söyleyen Bahçeli, "Memleketi Manisa'da protesto edilen bu şahıs, eğer aklını başına almazsa sokakta bile yürümeyecektir. Eleştiriler karşısında köşeye sıkışan CHP'nin, Meclis Grup Başkanlığı kanalıyla bölücü terör örgütünün ismini anmadan yaptığı açıklama ise tam bir kepazelik beyanıdır. 'Terörün hedeflerine asla müsaade etmeyeceğiz' diyen bu teslimiyetçi ve mandacı siyaset modelinin, bir bakıma bölücü teröre ilik nakli, kalp masajı yapan acil servis birimine dönüştüğü de ortadadır. CHP, işgal edilmiş, Türkiye düşmanlarının eline geçmiştir. Bu acıklı tablo, ülkemiz ve demokrasimiz adına çok ciddi bir risktir. CHP Genel Başkanı'nın Tuzla Piyade Okulu'nda yaşananlardan sonra başarılı, dirayetli ve cesur yürekli Milli Savunma Bakanı'mıza saldırması alçaklıktır, korkaklıktır, hunhar terör örgütüne vekalet etmektir. Görevini onurla yapan Milli Savunma Bakanı'mıza, 'Ya aklını başına alacak ya da biz onun aklını başına getireceğiz' diyerek üst perdeden ve tehditvari şekilde konuşan özelleşmiş esir zihniyet, bugüne kadar kaç kişinin aklını başına getirmiş de böylesi bir öz güvenle atıp, tutmaktadır. Emperyalizmin özelleştirdiği bu şahısta akıl olsa zaten böyle konuşmaz, konuşamazdı. Terörle mücadele eden bakanlarımızdan komutanlarımıza, Türk Silahlı Kuvvetleri'mizin ve polis teşkilatımızın her kademesinde görev yapan kahramanlarımıza dil uzatanların dilinin, el uzatanların elinin, göz koyanların gözünün, parmak sallayanlarını da parmağının hesabını sorar, bedelini misliyle ödetiriz. Daha önce söylemiştim, yine söylüyorum, bunların alayının aklını alırım. Önümüzdeki seçimler terörün yedeğinde olanlarla Türkiye'nin yanında duranlar arasında geçecektir" dedi.