Emekli Amiral Türker Ertürk'ün, 9 ağustos 2010 tarihinde İstanbul/Tuzla'da bulunan Deniz Harp Okulu komutanlığı görevini devrederken içeriğinde istifasını da sunduğu sitem dolu fakat yurtsever insanlar için ders niteliğindeki konuşmasının tam metnini yayınlıyoruz.
İşte O Konuşmanın tam metni..Türkiye’de sadece haber61.net’de
İşte O konuşmanın Tam Metni.
Sayın komutanım, değerli konuklar kıymetli silah arkadaşlarım sevgili öğrencilerim harbiyeliler,
iki yıldır büyük bir onur ve gururla deruhte ettiğim deniz harp okulu komutanlığı görevini Tuğamiral Kemalettin Gür’e devretmek üzere düzenlediğimiz,
Töreni teşrifleriniz münasebeti ile şahsım, eşim, deniz harp okulu personeli ve öğrencilerim adına şükranlarımı sunuyorum.
Şu anda 31 yıl önce mezun olduğum, karakterimi şekillendiren denizciliği dayanışmayı dostluğu, aklın ve bilmin ne olup ne olmadığını öğreten bu kutsal yuvadan ayrılmanın hüznünü yaşıyorum.
Bu süre içinde tüm mesaimi, hatta yaşamıma ait zamanımın her anının enerjimi ve bu rütbeye kadar gelirken kazandığım tüm deneyimimi deniz harp okulunu her yönüyle iki yıl önce teslim aldığımdan daha iyi bir duruma getirmek için özveri ile çalıştım.
Silah arkadaşlarım ile birlikte neler yaptığımızı tek tek anlatmayacağım, sanırım bunu en iyi bu yerleşke içinde yaşayanlar anlarlar ve bilirler.
Okulun altyapı, üstyapı ve görselliğine ilişkin çalışmalarımız nedeniyle şu andaki göreceli şantiye görünümümüzün çok büyük bir bölümü 31 ağustos mezuniyet töreninden önce, tamamı ise özellikle kayıkhane ve dış liman bölümü ekim ayı başında tamamlanacaktır.
Çalışmalarım sırasında başta komutanlarım deniz kuvvetleri komutanları ora. Metin Ataç ve Ora. Uğur Yiğit’e ve deniz eğitim ve öğretim komutanlarım kora. Kadir Sağdıç ve kora Can Erenoğlu’na şükranlarımı sunuyorum.
Bu iki yıllık görev sürem içinde deniz harp okulunu daha iyi duruma getirme çalışmalarında bana yardım eden herkese çok teşekkür ediyorum. Hepsinin adlarını veremiyorum çünkü çok fazla sayacağım isim var bu yüzden müsaade ederseniz bazılarını belirtmek istiyorum.
Öncelikle değerli sınıf arkadaşım tuğa. Nurhan k-Kahyaoğlu’na geçen yıl Gölcük tersanesi bu yıl ise İstanbul tersanesi komutan’ı olarak okuluma ve bana karşılıksız verdiği üst seviyedeki destek için.
Her aldıkları görevi büyük bir arzu ve istek ile yerine getiren değerli çalışma arkadaşlarım,
Dekanım Alb. Çelik
Kurmay Başkanım Alb. Çakır
Alay komutanım Alb. Çınar
Deniz gücü komutanım Alb. Mazmanoğlu
Deniz bilimleri ve müh. enst. müdürüm yb. Karadeniz
Dekanlık personeli değerli öğretim üyelerim ve öğretim elamanlarıma,
Savaş beden eğitimi başkanı ve savaş beden eğitimi öğretmenlerime
Karargah komutanı, onarım atölye müdürü, teknik sistemler işletme kısım amiri, hizmet tabur ve bölük komutanlarına, revir baştabibim ve hekimlerime,
Her sektörde esas işin yükünü çeken fakat hep geri planda kalan değerli Astsubaylarıma,
Her arızanın, her yapılacak işin görünmez kahramanları işçilerime,
Okulumuzda yaptıkları vatani görevleri sırasında hizmetlerinden ötürü haklarının ödenmesi zor olan analarını kınalı kuzuları sevgili Mehmetçiklerime,
ve yarının büyük komutanları olacaklarından bir nebze bile şüphe etmediğim sevgili öğrencilerime,
En kalbi duygularımla teşekkürlerimi sunuyor, yeni dönemde sizlere aileleriniz ile birlikte sağlık, mutluluk ve başarılar diliyorum.
Bu arada yakın karargahım olan kendilerini hep arkamda hissettiğim ve her derdimi çeken
Emir subayım Ütğm. Hüseyin Demir’e
Emir Astsubayım Tolga Kavlak’a
Protokol Astsubayım Göksel Aydın’a
Şoförüm uzm.çvş Tamer Eyigün’e
Sekreterim Nigar’a ve Sevilay’a
Cefakar postalarıma
Teşekkür ediyorum. Haklarınızı bana helal ediniz
Ayrıca evlendiğimiz tarihten, yani üsteğmenliğimden beri beni daima destekleyen, hep arkamda duran, karışılmaması gereken işleri ve konumunu çok iyi bilen, benim gibi yüksek enerjili ve yerinde duramayan bir adamı “Türker bazen seni izlerken bile yoruluyorum” eleştirisinden başka her derdimi çeken mesleğim nedeniyle aile ve çocuklarımla ilgili sorumlulukları tek başına göğüsleyen, yurt dışında aldığım görevlerde ve diplomatik misyonda ideal bir eş nasıl olunuru sözlerine değil davranışlarına yansıtan ve gelecek yıl evliliğimizin 25 nci yılını idrak edeceğimiz sevgili eşim Özden Ertürk’e,
Sevgili Kızlarım Deniz sinem ertürk ve Berrak Ertürk’e
bana verdikleri destekten ötürü çok teşekkür ediyorum. Ayrıca bilmelerini de istiyorum ki onları çok seviyorum.
Müze faaliyetleri nedeniyle teşekkürlerimi tören sonrası ağırlama sırasında henüz bitmemiş ama mezuniyet töreninden önce bitirilecek olan müzede ifade etmek istiyorum.
Fakat müze için can siper hane çalışan benim gibi hiçbir sanatsal eğitimi olmayan bir askerin gece uyurken kafasında canlandırdıklarını tuvale yansıtmaya çalışan ve belki de kaprislerimi çekmek zorunda kalan
Değerli sanatçılar
Refik hocama
Cumhur hocama
Mine hanıma ve Aynur hanıma çok teşekkür ediyorum. yolunuz ve bahtını daima açık olsun.
Ben bu okulda komutanım diye beni dışarıdan destekleyen okuluma imkan kazandıran dostlarıma ve akrabalarıma da isim vermeden teşekkür ediyorum.
Müsaade ederseniz bu iki yıl içinde ve tüm meslek yaşamın süresince neler yapmadığımı da ifade etmek istiyorum.
Asla kamu malını hor kullanmadım ve kullandırmadım..
Onurlu büyüklerimizden öğrendiğim gibi söylüyorum
Bende babasız büyüdüğüm için bilirim, kafasında tüy bitmemiş yetimin hakkını yemedim ne benim ne ailemin boğazından haram geçirmedim.
Değerli arkadaşlarım ve özellikle bana yakın çalışanlar bilirler okul ile iş yapan müteahhitleri daha önce tanımadım görev ilişkisi hariç yakın ilişki kurmadım. ayrıca bana yakın sivil dostlarımın ve onunda dostlarının okulun ihalelerine girmesini engelledim yaşamım boyunca dürüst kalmayı başardım bizim ülkemizde bu iş bayağı zordur.
Bu sözlerim doğru değilse şu anda bile önce burada ben konuşurken fısıltısı halinde arkalarda olur ben gittikten sonrada yüksek sesle dedikodusu
Çünkü personel değerlendirmesinde performans değerlendirmesine ve 360 derece değerlendirmeye yani emrinizde görev yapan personelinde sizi kıymetlendirmesine katılmasının doğru olduğuna inan komutanlarınızdanım.
Sayın komutanım, değerli silah arkadaşlarım ve sevgili harbiyeliler
Bu iki yılınız nasıl geçti diye sorarsanız sizlere dilimin döndüğünce şunları ifade edebilirim.
Dekanlarım ve çok değerli, birbirinden seçkin öğretim üyelerim ve öğretmenlerim sayesinde çok başarılı 2 akademik yıl geçirdik rakamlarla son 20 yılın en başarılısı törenlerin başarısını ifade etmem için elimde matematiksel veri yok ama sübjektif değerlendirmelere göre, tabiî ki okulun artan imkan ve kabiliyetleri de buna eklenince, tuzla yerleşkesine taşındığımız son 25 yılın en iyilerinden
sportif başarılarımızı sorarsanız emin olun çok, örneğin yüzmenin tekrar deniz harp okulunun işi olduğunu gösterdik. kanoda milli takıma öğrencilerimizi gönderdik.
Yelkende bayanlar ve erkeklerde dünya üçüncülükleri dünya ikincilikleri, Akdeniz ülkeleri birincilikleri başarılarımızdan sadece bazılarıdır. lütfen internet sitemize bakınız bunları göreceksiniz.
Hep iyi şeyler mi oldu derseniz hayır.
Benim için silah arkadaşların için ve öğrencilerim için özellikle son yıl çok zorlu geçti.
zorluğu neden kaynaklanıyordu kısaca arz etmek istiyorum.
Bu söz benim değil genel kurmay başkanımızın söze ve değerlendirmesidir..
“Türk Silahlı Kuvvetlerine Karşı Asimetrik psikolojik harekat icra edilmektedir.”
İşte komutanımızın da işaret ettiği bu psikolojik harekatın içinde sizlerinde açık kaynaklardan izlediğiniz gibi deniz kuvvetleri bunun tam merkezidedir.
Niçin silahlı kuvvetlere karşı böyle bir harekat icra edildiği niçin deniz kuvvetlerinin tam merkezinde olduğu konusunda bilgi vermeyeceğim ama bilin ki bu konuda resmi olarak ta değerlendirmeler yaptım ve amirlerime gönderdim merak eden olursa ilerde bunu anlatabilirim.
Takdir edersiniz ki merkezinde deniz kuvvetleri olunca bu kurumun subay kaynağının eğitim ve öğretim yeri olan deniz harp okulunun 1 nolu hedef olması kaçınılmazdı.
işte ben, silah arkadaşlarım ve yüreği vatan sevgisi ile dolu yarının pırıl pırıl bahriye subayları olacak öğrencilerimiz bu zorlu ortamda yani bir nolu hedefte görev yaptık ve ateş altına alındık.
Bana, personelime ve öğrencilerime akla, hayale gelmedik yöntem ve karalamalarla saldırdılar. bu saldırıların malum basının gazete ve televizyonlarına taşıdılar.
Öğrencilerimin bir bölümünü mesnetsiz olarak ahlaksızlıkla suçladılar, kanıtları varmıydı, kocaman hayır, neye dayanıyorlardı, şerefsiz ve onursuz insanların başvuru yöntemine, imzasız sözde ihbar mektuplarına.
1876-1908 dönemi tecrübelerimiz hala taze iken buna ne yazık ki inanan ve işlem yapılmasını isteyen büyüklerimizde çıktı.
Ayrıca taarruzlarını mektuplarla elektronik postalarla server’ları ABD’de bulunan internet siteleri ile de geliştirdiler.
Bu ahlaksız kesim beni ve kurumumu ne ile suçladı biliyor musunuz , bu okulda ibadeti yasakladığımızı ve fuhuş yaptırdığımızı.
Peki ben kimim; 3 nesildir denizci ve asker bir ailenin çocuğu baba deniz subayı , dedesi ise bahriye eri olarak istiklal madalyası sahibi Trabzonlu Ruşen oğlu Şevki Ertürk’ün torunu bunun anlamı nedir biliyor musunuz bu ülkenin kuruluş harcında benim genetik olarak katkım var.
Armut dibine düşer
Çok istisnalar dışında
Hainlik gibi kahramanlıkta kalıtımsaldır.
Bu suçladıkları insanlar ve biz denizciler bütün bayrak direklerinin tepesinde 7 kat naylona sarılmış kutsal kitabımızı koyan , her öğüne tanrının adıyla başlayan ve tanrıya şükürle bitiren , tüm kumandalarına besmele ile başlayan insanlardır.
takdir sizlerin.
Amaçları şuydu ahlak ve din gibi iki hassas konuda yani bel altından kural dışı olarak kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerini ve onun ayrılmaz parçası olan ve mazisi şan ve şerefle dolu Türk Deniz Kuvvetlerinin haklı olarak yüce Türk ulusunun gönlünde kurduğu güvenilirliği yok etmek ve nihai amaçlara ulaşmaktık.
Yine taarruzlarında 32 ahlaksız öğrenci bulunduğunu bunları derhal okuldan atmamı istiyorlardı. peki kanıtları neydi bir hiç imzasız ihbar mektupları.
Ve olayları örtbas ettiğimi öne sürüyorlardı.
Gerçi buna inan büyüklerimde yok değildi.
Evet, ben bu öğrencilerime kol kanat gerdim çünkü inanıyorum ki bu öğrencilerim suçsuzdu silahlı kuvvetlerine karşı yapılan stratejik taarruzun birer küçük derhal yok edilmesi gereken ara hedefleriydiler.
Yarının büyükleri ve komutanları olacak bu çocuklara sahip çıkmak kendi geleceğim için ve ilave alacağım yıldızlar için hiçbir kanıt olmadan onların harcarsam ki bu benim için çok kolaydı.
Eğer öğrencilerimin ruhlarında onanmaz yaralar bırakacak girişimlere müsaade etseydim gelecek nesiller için ya canavar ruhlu komutanlar
ya da okuldan atılarak hakkı yenmiş travmalı sivil vatandaşlar olacaklardı.
Ayrıca komutan olarak diğer öğrencilerime de yanlış mesaj verirdim.
Bu taarruzlara karşın yılmadım, hem olayları değerlendirdim, gücümün yettiğince bunları üst makamlara yazdım çizdim,
Beni de sarsmasına rağmen personelim ve öğrencilerim karşısında dik durarak bunları hissettirmemeye onların moralini, eğitim ve öğretim seviyelerini daha üst seviyeye çıkarmak için çok gayret sarf ettim ve özel tedbirler almaya çalıştım.
Ayrıca yukarda ifade ettiğim genel resim içinde şahsımın ve okulumun hedef olması nedeniyle şahsıma ve okuluma yönelik karalama ve iftira kampanyasına karşı hukukun üstünlüğüne ve yüce Türk adaletine olan inancım ve güvenimle avukat tutarak mücadeleye başladım.
Açtığımız bütün davaları kazandık ama ne yazık ki malum medya bu yargı kararlarına karşın tekziplerimizi yayınlamadı bile, şimdi bizde tazminat davaları açtık.
Buda mücadelenin hukuksal boyutu.
Size burada çok küçük bir bölümünü anlatmaya çalıştım bu iki yıl süren her dakikasında faaliyet bulunan, yoğun, onur ve keyif verici ama konjektür nedeniyle zorlu geçen iki senemden
Peki bu mücadelede yeterince destek alabildim mi?
Buna verilecek cevabın hayırdır.
Bahriye lisanı ile de cevap vermek istiyorum, ihtiyaç duyduğumda Deniz top ateş desteği alamadım. Tasmo isteklerime cevap gelmedi.
Tot si benim tarafımdan verilen g/m taarruz isteklerim de yanıtsız kaldı.
Hatta karşılıklı müdahaleye yani dost ateşine de maruz kaldım.
Fakat şuna da inanıyorum.
Ben, silah arkadaşlarım ve öğrencilerim ne kadar zorluklarla karşılaşmış olursak olalım, bunlar cumhuriyetimizin kuruluşu öncesi yüce önder gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının yaşadıkları zorluklar karşısında solda sıfır kalırdı.
Düşünün Alemdar kahramanlarından Recep Kahyayı, yzb. Nail Erciveliğk’i, bnb. Nazmi Akpınarı kuzeyden güney’e hoçkis marka silah taşıyan İlyas’ı, Temel’i ve Süreyya’yı…
Bu nedenle ülkem için Türker’de feda olsun.
Bu iki yıl içinde Deniz Harp Okulu komutanı olarak tüm faaliyetlerde ve uygulamalarda rehberim.
Anayasamız, ilgili yasalar, yönetmelikler, talimnameler, silsileler yolu ile komutanlarımdan aldığım emirler, 237 yıllık tarihimizin derinliklerinden süzülüp gelen geleniz göreneklerimiz Atatürk ilke ve devrimleri
Çağdaş Türk ulusunun sahip olduğu genel ahlak normları, aklın ve bilimin yaşamda tek ve de yek yol göstericiliğine olan inancım olmuştur.
Hep bu onurlu rotada viya ettim ve edeceğim de biraz önce de takdimci subayın ifade ettiği gibi yüksek tasdikten geçen kararlar görev sürem bir yıl uzatılarak Akdeniz bölge komutanlığına atandım.
Sayın Komutanım, değerli konuklar, kıymetli silah arkadaşlarım, sevgili Harbiyeliler
Deniz Harp Okulu Komutanlığı Amiral rütbesinde deniz kuvvetlerinde yapılacak en onurlu görev yeridir.
sevgili öğrencilerim inşallah sizlere de kısmet olur.
Bu görevi deniz kuvvetlerinde onursal ve prestij olarak galebe çalabilecek tek görev yeri vardır o da deniz kuvvetleri komutanlığıdır.
Sırası gelmişken beni bu görev layık gören komutanlarıma tekrar şükranlarımı sunuyorum.
Deniz harp okulu komutanı terfi senesinde ise mutlaka terfi eder eğer etmemişse komutanları tarafından başarısız olarak değerlendirilmiştir.
Akdeniz Bölge Komutanlığı da çok onöre bir görevdir oradan terfi eden nice komutanlarımız var. Fakat benim değerlendirmeme göre bu benim için not yükseltme sınavı niteliğindedir. Ben ise komutanlarımdan farklı düşünüyorum fakat onların verdiği karara da saygı duyuyorum.Bu nedenle her zaman onur, gurur ve dürüstlük ilkelerine inanan ben yeri geldiğinde bunlar için kişisel çıkarlarınızdan bile ödün vereceksiniz hatta canınızdan diyerek subaylarına ve öğrencilerine nutuk veren ben şimdi bunun gereğini yapmalıyım.
Değerli konuklar 39 yıl önce bu beyaz üniformayı giydim henüz 14 yaşındaydım, neredeyse tüfekten biraz uzun boyum vardı. Deniz lisesinin ve Deniz Harp Okulunun rahleyi tedrisatından geçtim, ne öğrendiysem burada ve bu okulun mezunu olmam dolayısıyla açılan kapılar sayesinde öğrendim.
Ben eğer bir şey isem bu okul sayesindedir.
Okulumun dalyan köftesi ile, Talaş böreği ile Samsa tatlısı ile büyüdüm.
Beni yetiştiren bana feyiz ve ilham veren tüm hocalarıma teşekkür ediyorum. ebediyete intikal edenleri rahmet ve minnetle anıyorum.
Hatta bölük komutanım yzb. Selehattin Eryasun aramızda oda bana hakkını helal etsin. Kendisinin ellerinden öpüyorum.
Biliyorsunuz denizci ve asker kimliğinin sembolü olan bu üniformayı giymek zordur. Taşımak daha da zor.
Daha da zor olanı var oda gerektiğinde bunu çıkarmasını da bilmek lazım.
Belirttiğim nedenlerle istifa ederek daima onur duyduğum mesleğimden ayrılmaya ve bugün son defa giydiğim üniformamı çıkarmaya karar verdim.
Bana bu kararımda yardımcı olan ve destekleyen başta eşim olmak üzere aileme teşekkür ediyorum.
Sevgili Harbiyeliler
Bugün komutanlığı Tuğamiral Kemalettin Gür’e devretmeden önce sizlere komutanınız olarak son kez seslenmek istiyorum.
Deniz Harp Okulu eEğitim ve Öğretim sisteminin çizdiği rota sizler için doğru ve sapmadan takip edilmesiz gereken bir rotadır.
Ana hatlarıyla bu rota şudur.
Anayasamızın başlangıç bölümünde belirtilen değerlere yürekten bağlı, Atatürk ilke ve devrimlerini ve düşünce yapısını özümsemiş, akla ve bilme inanan, bilişsel, duyuşsal ve devinişsel üstün niteliklere sahip, liderlik ve yöneticilik özelliklerini üzerinde bulunduran üstün komutanlık niteliklerine sahip, çağdaş ve demokratik sisteme yürekten inanmış, Türk toplumunun değerlerine saygılı iyi insan, iyi yurttaş, iyi asker ve iyi denizci olmaktır..
Sizlere 2010-2011 eğitim ve öğretim yılı için başarılar dilerim. sizleri ayırt etmeden çok seviyorum.
Alay komutanı alb. Çınar size komutan olarak son direktifimdir stajda bulunan mezun sınıf okula tören çalışmaları için döndüğünde, benim en kalbi duygularla onların mezuniyetlerini kutladığımı, teğmen rütbelerinin hayırlı olması ve meslek yaşamları boyunca onlara sakin denizler, uygun rüzgarlar, neta pruvalar ve baht açıklığı dileklerimi lütfen iletiniz.
çok değerli Kemalettin Amiralim ve muhterem mine hanımefendi,
Eşim Özden Ertürk ve ben bir kez daha atanmanızın hayırlı ve uğrulu olmasını diliyor ve deniz harp okuluna hoş geldiniz diyoruz.
Üstlenmiş olduğunuz bu zorlu ama bir o kadar onur verici görevi bizlerden daha da ileriye götürerek, deniz harp okulunun zaten çok yüksek olan standartlarını daha da yukarılara taşıyacağınıza inanıyor ve size bu yolda başarılar diliyorum.
Sayın Komutanım, değerli silah arkadaşlarım, kıymetli konuklar ve sevgili öğrencilerim.
konuşmam biraz uzun oldu ama bunu 39 yılın duygu yoğunluğu nedeniyle olmuştur hoşgörüsü ile değerlendiriniz.
Yazmadıklarımı ve daha söylemek istediklerimi de emeklilik dönemim içinde yazacağım bir kitapta toplayacağım.
Dün akşam düşündüm bunun adı ne olur diye biraz sevgili komutanımız koramiral Atilla Kıyat’tan esinlenerek olsa olsa tek yıldız ve verilmeyen ikinci gol olur diye düşünüyorum bilmem siz ne dersiniz.
Sayın komutanım ve muhterem hanımefendi devir teslim törenimize iştirakinizle bizleri onurlandırdınız.
Teşriflerinizden dolayı eşim ve ben en kalbi şükranlarımızı sunarız.
Müsaade ederseniz sözlerime son vermeden birde şiir okumak istiyorum.
bu okulun rahleyi tedrisatından geçen bir şair tarafından yazılan bu şiiri sevgili öğrencilerime ithaf ediyorum.
Oğlumun Denizci Olmasını isterdim..
oğlumun denizci olmasını isterdim.
deniz sonsuz bir kavga alanıdır.
deniz kavgacıdır.
oğlumun kavgacı olmasını isterdim.
en iyi, en temiz, denizde düşünülür.
isterdim ki oğlum,
kavga’dan ayrılmadan,
kavganın içinde düşünen bir adam olsun.
denizin gözü pek’tir.
denizcinin de gözü pek,
denizle yüz be yüz dövüşülür.
isterdim ki oğlum,
yüz be yüz dövüşmekten tat alsın.
diyeceksiniz ki:“işte bunda haltettin!
arkadan bıçak atmasını bilmeyenler,
bu kara toprak üstünde, kendileri
sırtlarından bıçak yiyerek devrilirler”
iyi ya, işte ben de onun için,
oğlumun karada kancıkça dövüşen bir bücür değil,
denizde yüz be yüz dövüşen bir dev olmasını isterdim.
Nazım Nikmet
Sayın konuklar,
Ben Tuğamiral Türker Ertürk Deniz Harp Okulu görevimi Tuğamiral Kemalettin Gür’e teslim ediyor ve büyük bir sevgi ve onurla icra ettiğim mesleğime ve siz törenimize katılan tüm silah arkadaşlarıma ve misafirlerimize arz’ı veda ediyorum.
Allahaısmarladık.