İdmanocağı Bayan Futbol Takım Başkanı ve Türkiye futbol Antrenörleri Derneği (TÜFAD) Trabzon Şubesi Başkan Yardımcısı Hasan Şahinkaya açıklamalarda bulundu.
Basın toplantısının uzun zamandır planlandığını ancak iş yoğunluğu nedeniyle yapılamadığını belirten Şahinkaya, “Tabi şehir adına konuşulabilen şeyler yok ama kafamıza takılan şeyleri söylemeyince biz rahatsız oluyoruz. Onunla ilgili, bütün halkla ilgili ve İdmanocağı ile ilgili belli konular var. Onlar hakkında son Trabzonspor ile ilgili gelişmeler hakkında konuşmalar yapacağız. Birincisi tabi önceliğimiz her zaman Trabzonspor. Trabzonspor’da mevcut yönetim kurulu göreve başladıktan sonrasındaki oluşumlarda temsil ettiğim meslek grubunun adına üzüntü verici şeyler gelişiyor. Onlar hakkında biraz konuşacağız” ifadelerini kullandı.
Hasan Şahinkaya açıklamalarını şöyle sürdürdü;
TRABZONSPOR YÖNETİMİNİN HAZIRLIĞI YOK!
Birincisi antrenörlük çok özveri isteyen bir meslek. Bu mesleği seçenler özveriyi zaten gösteriyorlar. Ama kulüpleri yönetenler maalesef bu özveriyi takdir etmek yerine harcamayı tercih ediyorlar. Bunu da son 2 ay içerisinde Trabzonspor çok ciddi şekilde yaşadı. Öncelikle alt yapı koordinatörü olduğu dönemde göreve çağırılınca koşa koşa giden Sayın Sadi Tekelioğlu hocamıza yapılan uygulama çok nahoş. Tabi bunda iki şey ortaya çıkıyor. Birincisi mevcut seçilen yönetimin seçimi kazandıktan sonrası için hiçbir hazırlıklarının olmadıklarını öne sürülüyor. Biz ısrarla uzun yıllardır şunu söylüyoruz. Bu futbolu yönetenler futbolun içinden gelen insanlar olmadıkları için kendilerini neyin beklediklerini kestiremiyorlar. Bu çok ince bir konu. Talip oluyorlar mevcut işleri gibi yönetebileceklerini zannediyorlar. Oysaki spor ya da futbol yöneticiliği bambaşka bir şey. Bir kere orda ki her şeyi iyi bilmek iyi kavramak gerekiyor. Siz kendi şirketlerinizi danışmalarınızla yönetebilirsiniz. CEO’larınızla yönetebilirsiniz ama futbol kulüplerini bu şekilde yönetemezsiniz. Çünkü futbol kulüpleri normal bir şeyi “işte ben şu göreve şu kişiyi getireyim de o benim adıma yapsın” kültürünü yapamıyorsunuz.
Çünkü her şeyi bilmek zorundasınız. Her şeyden haberdar olmak zorundasınız. Maalesef mevcut seçilen yönetim sadece seçimi kazanmak üzerine çalışmış, başka hiçbir şey yapmamış. Bununda en büyük zararı bu devam eden süreçte hem 1461 gurubunda hem de Trabzon grubunda yine antrenör arkadaşlarımızı gördük. Çok büyük özveri ile gayret ettikleri halde plansız yöneticilerin kurbanı oldular. Benim buradan sevgili antrenör arkadaşlara tavsiyem şu kendi meslek etiklerine sadık kalsınlar. Bugün iş bulamaya bilirler ama bir süre sonra saygın antrenör olacaklar. Birilerini geçiştirme mevzu. Mesela bundan önceki Sayın İbrahim Hacıosmanoğlu’nun yönetiminde yaptığı taktik neydi. Her yanlışını bu camiaya mal olmuş bir zihniyet getirerek örttü. Antrenörlük bazında söylüyorum. Yıldız transferini yanlış yaptığı bir hamleyi kamufle etmek için kullandı ve sonuçta geldiği noktada bir süre sonra ortaya çıkacak ve hepimizde göreceğiz. Trabzonspor’un UEFA’dan alacağı ceza.
ANTRENÖR ARKADAŞLARIMIZ NEDEN BU DURUMDA?
Şimdi niye antrenör arkadaşlarımız bu durumda. Onunda sebebi birazda öz eleştiri yapacağız. Antrenör camiası olarak. Çünkü asıl olan sadece iş bulmak değildir. Siz mesleğinize saygın bir şekilde yaklaşırsanız başkaları da sizin mesleğinize saygı duyar. Dolayısıyla saygın bir meslek grubuna mensup kişiler olarak hareket etmemiz gerekiyor. Ben her bir arkadaşımın bu asaleti taşıdığına sonuna kadar inanıyorum. Sadece onlardan ricam yönetenlerin kendilerini malzeme yapmasına müsaade etmesinler biz yönetenler olarak her şartta onların haklarını savunmaya devam edeceğiz. Tabi burada birinci önceliğimiz Trabzon şehrinin temsil ettiğimiz kayıtlı olduğu antrenörlerine hizmet etmektir. Maalesef Trabzonspor dizayn edilirken beni asıl rahatsız eden konu şu açık ve net söylüyorum. Herkes her kulüpte çalışabilir. Şuralı buralı oralı diye bir şey söz konusu değil bunu da savunacak değiliz. Yalnız siz Trabzonspor’da teknik kadroyu dizayn ederken bir bu şehir de bu camiayı yöneten kişilere hiç tanışmıyorsunuz. Niçin Trabzon şehrinde çok açık ve net söylüyorum. Teknik kadronuzda yardımcıya yardımcı alırken başka bir şehirden onu getiriyorsanız, bu şehir de kendi maddi gücü dönmeyip, maddi sıkıntı yaşayıp, iş bulmak için çırpınıp, onunla boğuşan tüm arkadaşlarıma hakaret etmiş olursunuz. Buda ciddi olarak bizi ruh olarak rahatsız eder. Bu konuya tepkimiz devam edecek. Bu arkadaş buraya kim tarafından getirilmiş, bu yapacağı Trabzon antrenörünün yapamayıp da kendisinin yaptığı bu ulvi görev nedir? Bunun takipçisi olacağız. Hiç kimse takipçisi olmasın bireysel olarak, takipçisi olacağız. Çünkü biz bu antrenörlüğün Trabzon şehrinde nasıl maddi sıkıntılar yaşadığını biliyoruz. Burada birilerinin evine girdiği ekmek birilerinin ahbap çavuş ilişkileriyle başkasının cebine gitmeyecek. Trabzon şehrine dışardan ekmek mi getiriyorlarmış da buradaki ekmeği dışardakine paylaştırıyor. Birinci sıkıntımız ve çok ciddi olarak rahatsız edilen konu bu.
DEVAMI 2. SAYFADA
BENİM MESLEKTAŞIM ORADA EKMEK YİYOR DEMİYORSA…
İkinci olarak 1461’deki görev dağılımın yapılanmasıyla ilgili bir şeyler söyleyeceğim. Orda çalışan arkadaşlarımız bana göre başlarındaki bütün belirsizliğe rağmen çok da güzel işler yapıyorlar. Yani siz düşünsenize gidecek mi, kalacak mı, para verecek mi, vermeyecek mi, diye bir yönetimle çalıştınız. Yıllarca siz 2. Kümeden bir takımı 1. Kümeye taşıdınız. İnişler çıkışlar futbolda var bir ikincisi bu pilot takım ama sizin yaptığınız pilot takım uçmayı bilmiyor. Yani öyle bir pilot, adı pilot ama kendisi pilot değil. Ona rağmen çalışan arkadaşlarım gerçekten pilot takım antrenörü zihniyeti ile çalışıyorlardı. Onlara yapılan hiçbir şeyi karşılamıyorum ama yine diyorum ki yani antrenör camiasının kendi kendine yaptığı şeylerdir bunlar. Güçlü dursa birbirine kenetlense bir yönetici araya parantez de gireyim şöyle düşünün. Benim en çok kızdığım şeydir. Antrenör görev yapıyor, mesela ben Hasan Şahinkaya bir kulüpte çalışıyorum. Ben çalışıyor iken bir yönetici x birine, “ya bu işi yapamıyor, onu görevden uzaklaştıracağım, gel senle konuşalım” dediğinde eğer antrenör ona “kesinlikle olmaz. Benim meslektaşım orada ekmek yiyor. Görevi bitmeden sizinle bir kelime konuşmam” demiyorsa o arkadaş aynaya bakacak, karakterini, kişiliğini hepsini sorgulayacak. Birinin ekmeği üzerine o kişi ekmek yiyorsa, pazarlık yapabiliyorsa sonrasında bu arkadaşın yediği bütün kazığı savunamayacak. Niye? Çünkü o kişi diyecek ona ki “ya niye itiraz ediyorsun. Sende böyle geldin.” Buda bütün meslek grubuna siyasetle üsten aşağıya, ikinci hükümet tek amatör takımı yöneticisine kadar siyaset eden bir yapıya dönüşür. Dolayısıyla ben yine diyorum. Arkadaşlar futbolun en değerli yapı taşısınız. Lütfen bu değerinizi gelip geçici yöneticilerle harcamasına müsaade etmeyin. Yöneticiler gelecek, gidecek. Ama siz antrenörsünüz ve bu meslekten ekmek yiyorsunuz. Lütfen içinde bulunduğunuz mesleği, ailenize ekmek götürdüğünüz mesleğinizi yüceltin. Ben bundan sonra Trabzon’da spor adına çok şey değişir mi? Çok zor değişir. Çünkü spor adamları belirlemiyor sporun ne yöne gideceğini. Futbolun ne yöne gideceğini maalesef başarılara göre kriterlere göre atamalar olmuyor. Herhangi bir partinin, hangisi olursa olsun. Benim için hiç önemli değil, yani sakın siyasi parti muhalefeti yaptığımı düşünmeyin. Eğer il toplantısında ya da mahalle toplantısında konuşuluyorsa, kimin nereye teknik adam olacağı ya da genel merkezinde konuşuluyorsa spordan hiç konuşmaya gerek yok. O zaman ikinciye geçelim.
ANTRENÖRLER SİYASETE ALET OLMASIN
Her şeyi siyaset üzerinden yapalım. Başarı denince bir yere gelmek yerine, ahbap çavuş ilişkileri ile kendini bir yere göndermek için antrenör arkadaşım şunu bilsin, en büyük kötülüğü kendisine yapıyor. Çünkü yarın öbür gün kendinden daha çok sözü geçen bir antrenörde gidecek başka birini bulacak, o zaman onun yerine oda kendini tayin ettirecek ve görevlendirecek. Bu silsileye lütfen alet olmasınlar. Çünkü en büyük kötülüğü kendilerine yapıyorlar ve ben göreve başladığımız günden talip olduğumuz günden itibaren arkadaşlara hep şunu söylerim. “Futbol çok değerli bir oyun ve en büyük yapı taşı antrenörlerdir.” Siz kendinizi değerli olarak hissedin değerinizi bir başka nedenlerle bir başkasına iade etmeyin. Rızkı veren Allah’tır. Aracı olarak kullarını kullanır. Ama siz hak ediyorsanız, o rızık size gelecektir. Eninde sonunda size ulaşacaktır. Trabzon’da futbol adına çok güzel şeyler olacak mı? Hiç öyle bir ümidim yok. Çok üzülerek söylüyorum ki bunda çok ciddi mücadelesi olan biri olarak, her geçen gün daha çok üzülüyorum. Çünkü mücadele ettikçe şunu görüyoruz ki Trabzon şehrinde bir şeyler olsun diye uğraşan herkese şu doğuda Güneydoğuda barikatlar, hendekler kuruluyor, ya tuzaklı yollar. Bunun için mücadele yoluna giren kişi girmeden önce kendi hayatını başkaları da bu benim söylediğimi vay bende girmedim, bende böyleydim diye düşünenler olacaktır. Bu yola başlamadan önce çok güzel hayatları vardı. Bu yola başladıktan sonra mayınlar hendekler ve tuzaklarla boğuşuyorsunuz. Oysaki başka yerlere gittiğinizde bunlar hep ödüllendirilir. Yani bunları bir ödül beklediğimiz için söylemiyoruz. Ama takdir ve ödül insanın çalışma şevkini artırır. Mücadele gücünü yükseltir. Biz de o açıdan şehrin de mücadelesini vermeye devam edeceğiz.
BU ÜLKEDE TRABZON HEDEF SEÇİLMİŞTİR
Bu şehrin şu anda en büyük zaafı şehrin ciddi olarak şu çıkar çakallarının namzet edilmesi. Küçücük küçücük yetkilendirmelerle ya da ödüllendirmelerle büyüklerimizden bizlere kalan Trabzonluluk mirasını tükettiler. Çok seyahat edenler bilir mesela görmüştür. Bende gurur duyarak söylüyorum. Nakliyatçı kamyoncu ailenin torunuyum. Yani öyle kamyoncu hikayesi dolanır internette. Ardahanlı bir baba kızını okutmak için okula göndermek için bekliyor. Öyle bir dedenin torunuyum bende. Ama maalesef Trabzonluluk sermayesi Trabzon’un. Bu ülkede Trabzon hedef seçilmiştir. Ben onu iddia ediyorum. Bundan hiç vazgeçmeyeceğim. Çünkü biz nasıl Trabzon Türkiye’nin çimentosu diyorsak, dışardaki bu ülkenin üzerine oyun oynayanlarda Trabzon’u bu ülkenin çimentosu olduğunu biliyorlardır ve ilk olarak Trabzonluluğu bitirmek üzerine başlatılmış çok şeyler görebilirsiniz. Bunu işte rahip cinayetleri ile bu ülkenin üzerine linç kampanyası başlatılmış, gelen bu durumda kasabaya dönüşmüş bir şehirden bahsediyoruz artık sözü geçmeyen.
TRABZON SAYESİNDE BİR YERE GELENLER VEFA GÖSTERMİYOR
Bir ikinci eleştirim şunun üzerine olacak. Trabzon kimliği ile bir yere gelmiş kişilerin şehre vefa duygularını yerine getirmemesidir. Şunu görüyoruz insanlar gidiyor, geldikleri tüm konumunun tamamını Trabzon’a borçlular. Çünkü isimlerinin başında Trabzon yazdığı için o konumlara gelmişler. Ama bu şehre dönüp o vefanın V’sini bile yapmıyorlar. Hasbelkader Sivas’a gidiyorsun. Bir tane bakan çıkarmış ama o şehre kazandırdıklarını gördüğünüzde ki gerçekten çok üzülüyorsunuz. Bizim şehrimizde o kadar yöneten, geliştiren, yapabilen kapasite olmasına rağmen hiçbiri takdir edilmiyor. Niye çünkü bu tip insanlar sorgulayan insanlar oluyorlar. Hatayı arayan insanlar oluyorlar. Eeleştiren insanlar oluyorlar. Mevcut yapı içerisinde de eleştiren sorgulayan hataya yanlışa yanlış diyen insanlar çok takdir edilmiyorlar.
DEVAMI 3. SAYFADA
TRABZON’DA YETİŞEN OYUNCULAR FENERBAHÇE’YE GİDİYOR
Bir diğer konu yine Trabzonspor’la ilgili söyleyeceğim. Antrenör seçimleri ile ilgili yanlışlarının kelebek etkisi olduğunun farkında olamayacak bir vizyona sahip bir yönetimlere sahibiz. Çünkü siz bugün vasıfsız derken yani o kişinin vasıfsızlığından bahsetmiyorum. Mesleğinin yeterliliği tam donanıma erişmemiş birisini gelecek vaat eden yapıda bir alt yapının bir parçası yaparsanız, onun yetersizliği yetersiz oyuncu seçimine yetersiz, oyuncuların yukarı çıkartılmasına yetersiz, oyuncuların kademe atlatılmasına kadar ilerliyor. Bu da kelebek etkisiyle yukarı kadar geliyor. Yakından tanık olduğum bir şey şöyleyim size. Trabzonspor’un isim haklarının takip edilmemesi üzerine. Bakın Hakan Cinemre’yi hepiniz tanıyorsunuz dimi. Fenerbahçe Söğütlü’nün öz çocuğudur. Ve onların diyaloglarıyla birlikte amcasının işlettiği bir futbol okulu var. Trabzon sporunun yetiştirdiği oyuncuları Fenerbahçe’ye veriyor. Bir daha söylüyorum Trabzonspor futbol okulu var. Trabzonspor futbol okulu yetiştirdiği oyuncuları Fenerbahçe’ye veriyor. Trabzonspor okulları isim hakkı verilirken takibi yapılıyor mu? Yapılıyorsa, ne şekilde yapılıyor, yâda o arkadaşımın bütün iyi niyetine çok sevdiğim bir arkadaşımdır. Yetiştirdiği oyuncuları Trabzonspor niye ısrarla almamak için direniyor? Bu yüzden başka yerlere gidiyor. Bu konuda çok ciddi çalışmalar yapılmamalı. Ama görüyoruz ki bir TS CLUB’ın yöneticiliğini almak için çırpınan yöneticiler bu tür Trabzon’a katkı sağlayacak birimlere gelmek için hiç çırpınmıyorlar. Bir zahmet bu konuda da başka yerlerde de var. Bu tarz şeyler. Trabzonspor herkesin kulübüdür. Trabzonspor sadece Trabzonluların değil bütün Anadolu’nun kulübüdür. Trabzonspor bütün Anadolu’dan bütün üniformalara gönül vermiş herkesi kucaklamak zorundadır. Trabzonspor’u kimsenin küçültmeye hakkı yok. Trabzonspor’u küçültürseniz o zaman Trabzonspor’un temsil ettiği Anadolu’nun abi kimliğini elinden alırsınız. Çok da bir şey elinde kalmaz. Dolayısıyla bu konuların ciddi bir şekilde takipçisi olunmasından yanayım.
İDMANOCAĞININ HEDEFİ ŞAMPİYONLUK
Ben kendi kulübümle ilgili yaptığımız İdmanocağı ile ilgili kısma geleyim. Trabzonspor’u İdmanocağı kulübü olarak bayan futbol liginde sezon başında 1 şampiyonluk hedefi koyduk. Bununla ilgili transferlerimizi yaptık, hazırlıklarımızı yaptık. İlk yarıyı talihsiz bir son hafta mağlubiyetiyle 2. Sırada tamamladık. Devre arasında yine eksik gördüğümüz konulara transferlerimizi yaptık. Önümüzdeki günlerde tanıtımını sizlere yapacağız. Nijerya milli takımından değerli bir oyuncu aldık. Şampiyonlar liginde oynayan ve çok etkili olan bir oyuncu. Yine şimdi isminin açıklanmasını istemeyen Almanya’da 1.lik takımlarından birinde oynayan Türk patentli oyuncuyla anlaştık. Onunda ismini işlemleri bitirdikten sonra açıklayacağız. 2. yarıya işte Eskişehir galibiyetiyle başladık. Eskişehir galibiyeti bize Antalya kampının çok güzel meyvelerini verdi. Geçen hafta biliyorsunuz. Uluslararası bir turnuvadaydık biz. Antalya’da ben hani Trabzon efsanesinden bahsediyoruz ya işte öze dönelim, efsane yapalım falan bende bunun savunucularındanım. Ama ben Trabzonspor’un efsanesinin tarihini çok iyi okuyan araştıran ve o havayı soluyan birisiyim. Bunun aynısını şu anda İdmanocağı bayan takımına uyguluyor, geçenlerde bir paylaşımı oldu. Efsaneyimin bayan versiyonu başlıyor hazır olun diye Kıbrıs Barış Kupasıyla başlayan bir serüvendir. Biz de Antalya’daki turnuvayla bu kupayı almaya başladık. Takımların başarılarını belirleyen şeyler sağlanan imkanlar değildir, yaratılan istektir. Bakın bu çok önemli bir konudur. insanlara imkan sağlayarak şampiyon olacaklarını ya da kupa alacaklarını zannediyorlar. Arkadaşlar siz o oyuncu grubunda ekip olarak o isteği yaratırsanız başarılı oluyorsunuz. Trabzon efsane tarihini incelerseniz hep ne ile övünürüz. Bütün imkansızlıklara rağmen başarı kazanmakla övünürüz. Oradaki ana konu oluşan istek. Şehirdeki bütün yapıya bakın seyircisi, belediyesi, STK’ları, oyuncuları hepsinin şampiyon olma, devrim yapma, İstanbul takımlarını yıkma isteğinin oluşması sonucunda oluşmuştur. Bizde mevcut takım içerisinde bu isteği oluşturduk. Bunun için elimizden geleni yapıyoruz.
Haber: Hidayet Şen