Üsküdar Üniversitesi'nde, beyindeki sinyallerin bilgisayarlara aktarılması yoluyla elde edilen verilerin değerlendirildiği proje kapsamında yalan makinelerini, "Türk kültürüne uygun şekilde" üretileceğini açıkladı.
Üniversitenin kurucu rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, üzerinde çalıştıkları "yerli yalan makinesi" anlattı.
Yalanın bir insanın inanmadığı şeyleri söylemesi olduğunu dile getiren Tarhan, "Bir kimsenin inandığı veya inanmadığı bir şeyi söylediği zamanbeyninde oluşan tepkiler farklı oluyor. Beyindeki sinir iletisi, oksijen ve glikoz tüketimi de farklı oluyor. Bu özelliklerle bir insanın beyninin yalanla tepkisini ölçebiliyoruz" diye konuştu.
Tarhan, beyin sinyalleri, cilt ısısı, cilt direnci, kalp atışı, solunum sıklığını ve kas gerginliğindeki değişiklikleri sensörlerle yalan makinesine bağlı bilgisayarlara aktardıklarını belirtti.
Kişinin doğru söyleyip söylemediğine ilişkin ölçülebilir bilgilere bu yolla ulaştıklarına dikkati çeken Tarhan, şöyle devam etti:
"Geçtiğimiz dönemde bir yasa çıktı. Türkiye 'de yalan makinesiyle ilgili istihbarat yapısı içinde ve güvenlik güçleri çerçevesinde kullanma kararı alındı. Bu büyük ithalat gerektiren bir durum. Her il ya da ilçedeki yerlerde sorgulama esnasında yalan makinesi kullandıracaksınız. Bu da önemli miktarda ithalat ve döviz kaybını gerektiriyor. Biz üniversite olarak bunu yapabilecek öğretim üyesi kadrosuna sahibiz. Gerekli fiziki ve teknolojik altyapımız var. Biz bunu bir proje haline getirirsek üretimini yapabiliriz. Yaptığımız çalışma zaten maliyeti ciddi bir şekilde azaltacaktır."
Tarhan, projenin hayata geçirilmesi için Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) ile kalkınma ajanslarından destek beklediklerini dile getirdi. Projenin kabul görmesi halinde 1 sene içinde üretime geçebileceklerini kaydeden Tarhan, makinenin kültürel boyutlara uygun olmasına dikkat edeceklerini vurguladı.
'BİR KARADENİZLİ'NİN AVRUPALI'YLA AYNI OLMAZ'
Prof. Tarhan, proje hakkında şu bilgileri verdi:
"Biz Türk kültürüne uygun yalan makinesi geliştireceğiz. Çünkü onların ölçeğine göre yalan denilen şeyler bizim için doğal olabilir. Kişinin bunu yalan olarak algılaması çok önemli. Mesela eşinin kıskançlığıyla ilgili bir soru sorduğun zaman bir Amerikalı bunu normal kabul edebilir. Beyinde onunla ilgili yalan tepkisi vermeyebilir. Ama bizde kıskançlıkla ilgili bir soru sorduğunuzda, Türk toplumunda, kültürel yapımıza göre beyin daha duyarlı tepki verir. Biz yazılımda bunu da geliştireceğiz. Kültürel özellikli bir yalan makinesi üreteceğiz. Yazılımda Türk insanının özelliklerini de göz önüne alacağız. Bu nedenle yalan makinesinde hata ihtimali daha az olacak. Mesela bir Karadenizli'nin silah gördüğü zaman beynindeki tepkiyle bir Egeli'nin tepkisi aynı olmaz. Bir Avrupalı'nın aynı olmaz."
Tarhan, yerli yalan makinesinin yaygınlaşması halinde yurt dışına ihraç edilebileceğini söyledi.
Üsküdar Üniversitesi Ar-Ge Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Cumhur Taş da yalan makinesinin işleyişi hakkında bilgi verdi.
Taş, ilk aşamada kişinin kafasına elektrotlar bağlandığını ifade ederek, "Tıpkı kalp filmini çeker gibi beyninizin de filmini çekebiliyoruz. Çünkü her ikisi de elektriksel sinyallerle çalışıyor. Elektrotları bağladıktan sonra ekranda sinyallere bakıyoruz. Sonrasında bu sinyalleri birtakım matematiksel işlemlerden geçirip kişinin o anki kararına ve düşüncesine yönelik birtakım öngörülerde bulunuyoruz" diye konuştu.
'İNSANLARIN BEYİN İZLERİ VAR'
Olay yerindeki parmak izine benzer izlerin insan beyninde de yer aldığını dile getiren Taş, buna bakılarak bazı suçların ortaya çıkartılabileceğini belirtti.
Taş, yalan makinesinin çalışma prensiplerini şöyle anlattı:
"Örneğin buradaki arkadaşımız sanal bir suç işlemiş olsun. Bu suçla ilgili suç aletleri de var. Arkadaşımıza önce bilgisayar aracılığıyla suç aletlerini görüp görmediğini soruyoruz. Kendisi olayı inkar ediyor ve yalan söylüyor. Öncelikle olayla ilişkisiz kelimeleri, sonrasında da olayla ilişkili esas suç aletini ve diğer aletleri gösteriyoruz. Ekranda bir sopa, sonrasında bir silah ve bıçak var. Rastgele bir dizinde 20-30 kez bunları gösteriyoruz. Bu sırada bizim karşımızdakinden beklediğimiz bir yanıt vermemesi, sadece ekrana bakması. Çünkü biz ondan yanıt istemiyoruz. Beyin dalgalarını istiyoruz."
Cumhur Taş, daha sonra bıçakla suçu inkar eden kişinin beyin dalgalarını detaylı şekilde incelediklerini söyledi. İlk dalganın nötral kelimelere ilişkin şekillendiğini anlatan Taş, "300. milisaniyede hepimizin beyninde bir kelime duyduğumuzda yukarı doğru artan ve sonrasında inen bir dalga oluşur. Size gösterilenler daha önce hiç görmediğiniz bir şeyin resmi ise burada yeşil renkli, bir öncekinden daha düşük genişlikte başka bir dalga oluşur. Eğer siz daha önce bu uyarını gördüyseniz ancak görmediğinizi de beyan ediyorsanız, (mavi renkli) bu dalga gösterir ki siz o uyaranla daha önce kesinlikle karşılaşmışsınız" diye konuştu.
Taş, bu şekilde şüphelinin suç işlediği aleti daha önce görüp görmediğini rahatlıkla ortaya koyabileceklerini dile getirdi.