Başbakan Erdoğan'ı açılım sürecinden vazgeçirmeye çalışan Bahçeli, "Sen Türkiye'nin başına mandacı mısın, sömürge piyonu mu, bölünme uydusu musun? Yoksa İmralı canisi sana el mi verdi, gözünü mü boyadı?" dedi.
MHP'nin, hükümetle İmralı arasında yürütülen 'çözüm sürecinin' ülkeye böleceğini halka anlatmak için 9 ilde Türk tarihini çağrıştıran isimler vererek planladığı mitinglerden ilki bugün Bursa'da 'kuruluş' adıyla yapıldı. Bursa Kent Meydanı'nda saat 16.00'da başlayan mitingde yaklaşık 50 bin kişiye hitap eden Devlet Bahçeli, Ak Parti iktidarı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı sert bir dille eleştirdi.
Konuşmasına Bursa'nın tarihi ile önemini anlatarak başlayan Bahçeli, "Bursa bugün bir milletin yeniden dirilişine, şahlanışına şahit olmaktadır. Bursa, Türk milletin yanında, Türklüğün tarafında ve vahdetin yolundadır. Bursa hainlere korku salmakta, eşbaşkanlara hezimet vaat etmektedir. Bursa, Türk milletine saldıran, Türk kimliğini yıkmaya çabalayan kendini bilmezleri yenilgiyle tanıştırmak için teyakkuzdadır" diyerek başladı.
Konuşması sık sık 'Devletin başına Devlet gelecek' sloganıyla kesilen Bahçeli, şunları söyledi:
"İçiniz kan ağlaya ağlaya görüyorsunuz ki Türkiye temellerinden sarsılmaktadır. Meydanlarda bağımsızlığını ve varlığını kazanmış Türk milleti masada paylaşılmak istenmektedir. Şehit kanlarıyla sınırları çizilmiş Türk vatanı, demokratikleşme ve özgürleşme yalanlarıyla paylaşılmak üzeredir. Şehit kanlarıyla sınırları çizilmiş Türk vatanı, demokratikleşme ve özgürleşme yalanlarıyla parçalanmak üzeredir.
1071 yılından beri içinde yaşadığımız yurdumuz, hainlerin ellerine ve emellerine bırakılmanın bir önceki durağındadır. Dün kovduklarımız, bugün tekrar başımıza üşüşmüşlerdir. Dün defettiklerimiz bugün yeniden doğrulmuşlar ve işbirlikçilerin eliyle kapımıza dayanmışlardır. Dün mağlup ettiklerimiz, hınç ve hırs ile üzerimize çullanmışlardır. Türk milletinin tarihi mevcudiyetinden nefret duyan sömürgeci güçler aslında hiç bir dönemde kapatmadıkları kanlı hesaplarını yeniden açmışlardır. Emperyalist oyunlar, karanlık ilişkiler, bölünme kampanyaları tekrar hız kazanmış, bir kez daha sahneye çıkmıştır."
Halen, 942 yıl önceki Malazgirt'in hesabının sorulduğunu, 917 yıl önce başlayan ve Anadolu'nun her karışına mübarek mücadelelerrle gömülen haçlı zihniyeti geçmişin yarım kalan hesabını kapatmayı umduğunu, söyleyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türk milleti kuşatılmış, milli hedeflerimiz alçakça hedef yapılmıştır. Şurası bir gerçektir ki etnik bölünmeyi amaçlayan kanlı törer meşrulaşmış, muhatap kabul edilmiş. İmralı canisi çözüm ortağı, barış elçisi olarak gösterilmiştir. Siyasi ayrılık hevesleri hız kazanmıştır. Etnik bölünmeye zemin hazırlayan iç ve dış tahrikler, anormal ölçülerde artmıştır. İç huzur, kardeşlik, dayanışma ruhu yara almış, zayıflamıştır. Terör inisiyatif elde etmiş, süreç çözüm, barış, ateşkes, pazarlık ve taviz kopartma tuzaklarıyla alanını genişletmiştir. Cumhuriyetin ilke ve esasları tartışmaya açılmış, kimlikler kaşınarak, sistemli tahriklerle kavga ve çatışma ortamı körüklenmiştir. Türkiye'nin milli devlet niteliği ve üniter yapısı hedef alınmıştır. Aziz milletimizin bin yıllık kardeşliği tesadüflerin eline bırakılmıştır. Türk milleti dış tesir ve müdahalelerden koruyacak, ekonomik, kültürel, sosyal ve ahlaki güvenlik duvarları AKP zihniyetinin teslimiyet anlayışıyla kırılma noktasına kadar bükülmüştür. Türkiye AKP felaketi altındadır. Türk milleti AKP nifakı ile karşı karşıyadır. Türk vatanı AKP belası ile sarsılmaktadır. Tek millet, tek devlet, tek dil, tek bayrak, AKP nin bölücü politikaları ile yıpratılmış ve yarılmıştır. Etnik temelde bölünme, inançta cebelleşme, mezhep temelinde ayrışma, devletin ana ilkeleri temelinde kavga, vahim bir aşamaya gelmiştir. Cumhuriyetin temelleri, demokratik rejim, milli ve manevi değerlerimiz çatışma ve istismar edilmiştir. Türklük Anayasadan çıkarılmakta, kamplaşma ve hukuklaşma süreci her tarafa sıçramıştır. AKP merkezli yıkıcı ve yakıcı ve yozlaştırıcı adamlar Türkiye'yi içten içe çürütmektedir. Bedeli kanla ödenerek kazanılan bağımsızlığımız bin yıl boyunca sevgi ile yoğurduğumuz kardeşliğimiz, asırlarca alın terimizle oluşturduğumuz milli varlıklarımız, birlikte yaşanan binlerce yılın ürünü olan milli kültürümüz, milli dayanışmanın temeli olan huzur ve asayişimiz sağlıklı barınma, beslenme gibi korunma gibi temel ihtiyaçlarımız hüsrana uğramıştır. AKP yönetimi altındaki Türkiye'de Türk olmak suçtur, Türk kimliği suçludur, Türk bayrağı tahriktir. Türk milliyetçiliği ayaklar altındadır."
"VUR DE VURALIM ÖL DE ÖLELİM"
Bahçeli, meydanda 'Öl de ölelim, vur de vuralım' diye slogan atılınca, "Merak etmeyin onun da zamanı gelecektir. Eşkıyanın, teröristin, bölücünün, Tayyip Erdoğan abisi ve cani Öcalan şefi varsa, Türk milletinin asırları aşan kuvveti, zalimleri ezen cesareti, hakkı tutup kaldıran inancı vardı. Ve o bugün Bursa'dadır" diye karşılık verdi.
Mitinge katılanlara "Sizlerin bankalarda milyonlarınız yok, denizlerde yüzen gemicikleriniz yoktur," diyen Bahçeli, sözlerine şöyle devam etti:
"Sizlerin medyacı, enerji santralci, mısırcı dümenci, dolandırıcı hısımlarınız ve yandaşlarınız ve yakınlarınız yoktur. Sizlerin düğünlerden elde ettiğiniz servetleriniz yoktur. Sizlerin yabancılara verdiğiniz sözleriniz, teröristlere boyun eğen sefaletiniz de yoktur. Çünkü sizler Türkiye'nin gururusunuz. Bursa Türk milletinin kuruluşunun merkezi yeniden doğruluşun müjdecisidir. Başbakan Erdoğan İmralı canisi ile Türkiye'yi konuşmakta, PKK ile Türk milletini müzakere etmektedir. 1 Ağustos 2009 tarihinde başlatılan 'demokratik açılım' denen yıkım projesi, 'çözüm süreci' isimli yeni bir melanetle birleştirildi. Türk milleti çözüm sözleriyle çözülme ve çöküşe götürülmektedir. PKK aradığı fırsat ve imkanları sonunda AKP'nin kurduğu çözüm masasında buldu. Diyorlar ki silahlar susacak, PKK silah bırakacakmış. PKKlı militanlar emniyetli şekilde sınır dışına çıkacaklarmış. Terör bitecekmiş. Analar ağlamayacakmış. Türkiye huzura kavuşacak, yatırımlar artacak, ekonomi sıçrama yapacakmış. Türk milleti kandırılmaktadır. Yalanlarla oyalanmaktadır. Kamplarda yuvalanmış teröristler nasıl ülke dışına çıkarılacak. PKK'nın silah bırakması nasıl mümkün olacaktır. Başbakan Erdoğan kanlı cinayet örgütüne neleri peşkeş çektiğini, neleri vermeyi taahhüt ettiğini hala açıklayamamıştır. Başbakana Bursa'dan soruyorum. İmralı canisine hangi sözleri, PKK'ya hangi umutları verdiniz?Çözümle neleri kastediyorsunuz? Çözüm diyerek neleri yok etmeye çırpınıyorsunuz? Neyi çözmeye çalışıyorsunuz? Neyin sürecini ilerletiyorsunuz? İmralı canisinin serbest kalması çözüm müdür? PKK'nın parlamentoya dayanması çözüm müdür?"
Başbakan Erdoğan'a, "Türkiye'nin başına yıkım memuru olarak mı getirildin?" diye soran Devlet Bahçeli, "Yoksa İmralı canisi sana el mi verdi, büyümü yaptı, gözünü mü boyadı. PKK iradene pranga mı vurdu? Türkiye'yi bu hale getirmeye ne hakkın var" dedi.
"GENELKURMAY BAŞKANI KARAKOL BASKINI DÜZENLESEYDİ"
Genelkurmay başkanlarının terörist olarak yargılandığını söyleyen Bahçeli, şöyle dedi:
"Fakat gerçek teröriste methiyeler düzülmekte, tavsiyeleri dinlenmektedir. Genelkurmay başkanlığı yapan ve terörle mücadele eden değerli komutanlar eğer karakollara baskın düzenlemiş olsalardı, bebekleri kızları, anaları, babaları acımadan katletselerdi bugün el üstünde tutulurlardı. Mehmetçiği sırtından vursalardı polislere pusu kursalardı, kanlı bombalarla yatıp kalksalardı çözüm diyerek kapıları aşındırılırdı. Habur'dan girselerdi, Kandil'de yanaşık düzen eğitimi verselerdi, Oslo'da görünselerdi, Barzani'nin himayesinde olsalardı her işleri rast giderlerdi. Yollara mayın döşeselerdi, bedenlere mermi sıksalardı, canlara kıysalardı mesajları alınıp verilir, müzakere masasının baş köşesine kurulurlardı. Şu kepazeliğe bakın PKK dışarıda TSK içerde."
Terörün biteceğinin, anaların ağlamayacağı vaatlerinin kandırmaca olduğunu söyleyen Bahçeli, "Türk milleti kiminle küsmüş, kiminle savaşmıştır da barıştırmak için çaba harcıyorsunuz. İmralı canisinin serbest kalması çözüm müdür? PKK'nın Parlamentoya dayanması çözüm müdür? Kürdistanın kurulması çözümün bir parçası mıdır? Başkanlık sistemine geçmek, aynı zamanda koltuk ve mevki hırsını tatmin etmek çözümün bir arcımıdır?" diye sordu.
Başbakan Erdoğan'a "Senin başka işin yok mu?" diye sorun Bühçelyi, "Sen Türkiye'nin başına mandacı mısın, sömürge piyonu mu, bölünme uydusu musun? Yoksa İmralı canisi sana el mi verdi, gözünü mü boyadı? PKK iradene pranga mı vurdu" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın katilden medet umduğunu söyleyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"21 Mart nevruz bayramı her şeyi netleştirdi. Her şeyi gözler önüne serdi. Bu yılki bahar bayramı İmralı canisinin ve örgütünün propagandasına ahlaksızca havale edilmiş ve emre amade duruma getirilmiştir. Başbakan Erdoğan İmralı canisini meydanlara taşımış. Gıyabında kürsülere çıkarmıştır. Kanlı fikirlerinin okunmasını sağlamış, kalabalıklara alkışlatmış ve sözde liderliğini tasdik ettirmiştir. Türk milleti Diyarbakır'daki alçaklıkları, soysuzlukları ibretle izlemiştir. İmralı canisinin mesajlara kuryeleri vasıtasıyla kuru bir kalabalığa okunmuştur. İmralı canisi AKP sayesinde fiilen serbest kalmıştır. Sırada buna hukuki kılıf bulma kalmıştır. Başbakan Erdoğan'ın önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar İmralı canisini serbest bırakması hatta düzenleyeceği mitinglerde 'Beraber yürüdük biz bu yollarda' şarkısını ortak olarak seslendirmesi de kuvvetle ihtimaldir."
Devlet Bahçeli, konuşmasının sonunda Abdullah Öcalan'ın Diyarbakır'da okunan açıklamasının Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın elinden geçtiğini savundu. Bahçeli, konuşmasının bu bölümlerinde, 'kendilerinin İmralı'ya ancak Öcalan'ın döktüğü kanların hesabını sorup, yağlı urganı boynuna geçirmek için gidebileceklerini' sözlerine ekledi.