Türkiye’yi tehdit etti!

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de münhasır ekonomik bölgesi ilan edilen bölgeye girmesi halinde müzakerelerden çekilebileceği tehdidinde bulundu.Doğal gaz bulunmasının yeni şartlar yarattığını bunun da jeopo

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de münhasır ekonomik bölgesi ilan edilen bölgeye girmesi halinde müzakerelerden çekilebileceği tehdidinde bulundu.

Doğal gaz bulunmasının yeni şartlar yarattığını bunun da jeopolitik dengeleri bozarak yeni fırsatlar getirdiğini ancak tehlikelere de gebe olduğunu söyleyen Anastasiadis bu çerçevede doğal gazı “belirleyici unsur” olarak niteledi ve ABD’nin Rusya’dan bağımsızlık stratejik çerçevesine yaklaştığını belirtti. Anastasiadis doğal gazın Kıbrıs üzerinden Türkiye’ye nakledilmesini tercih edilen çözüm olarak nitelerken NATO’nun Barış İçin Ortaklık programına girişin garantiler meselesine çözüm getirebileceği iddiasında bulundu.

Haftalık Kathimerini Anastasiadis’le yaptığı söyleşiyi manşetten “Başkan Anastasiadis Kathimerini’ye: MEB İhlali Eşittir Diyaloğun Sonu... Enerjide Tercih Edilen Çözüm Kıbrıs LNG’sinin 1 Milyar Maliyetle Boru Hattıyla Türkiye’den İhracı ” başlık ve spotlarıyla aktardı. Türk gemilerinin, Rum Yönetimi’nin tek yanlı “münhasır ekonomik bölge” ilan ettiği Doğu Akdeniz’deki deniz bölgesinde dolaşmasının, “Erdoğan’ın sorunları nedeniyle Türkiye’deki istikrarsızlık perspektifinde” kendisini düşündürüp düşündürmediği sorulan Anastasiadis sözlerine “elbette” diyerek başladı, şöyle devam etti:

“Şunu söylemem gerekir ki, gözlemlenen küçük vukuatların en azından müzakereler devam ettiği müddetçe tekrar etmeyeceği sözü aldık. İhlallerin devam etmesi durumunda cevabımızın müzakerelerden ayrılmak olacağını açıkça ortaya koyduk. Güven ortamı yaratmaya çalıştığımız bir zamanda, buna uygun olmayan, prosedürü kirletecek şekilde davranamayacağı bilinmelidir.”

Gazetenin “tarih çözümü başarmanın her zaman zor olduğunu gösterdi. Kıbrıs’ın bu enerji oyununun dışında kalması tehlikesi var mı” sorusuna karşılık uyguladığı politika ile oyun dışı kalmamaya çalıştığını anlatan Anastasiadis “ancak tehlikeler belirgindir” dedi, şunları ekledi:

“Bölgedeki dost ülkelerin geliştirdiği düşünceler, Mısır’da, bu ülkede halen var olan sıvılaştırma terminalini kullanmalarına olanak tanıyacak şekilde güvenliğin hâkim olup olamayacağıdır. Bu bizim sahip olabileceğimiz nüfuzu önemli ölçüde değiştirecek”

“TOTAL, ENI, NOBLE TARAFINDAN YAPILAN ARAŞTIRMALAR BİR YIL İÇERİSİNDE TAMAMLANACAK”

Bir çözüm olduğunda ileri doğru gidilebilmesi için enerji konularının ne zaman olgunlaşacağı sorulduğunda ise Anastasiadis “Yıl içerisinde TOTAL, ENI, NOBLE tarafından yapılan araştırmaların tamamlanacağına, miktarla ilgili net bir görüntü elde edileceğine inanıyorum” dedi, şöyle devam etti:

“Ondan sonra -iki üç yıl daha alsa bile- istifade başlayacak. Yeterli miktar olduğu saptandığı anda artık doğal gaz bulunmasından dinamik meydana gelmeye başlayacak. Bunun paralelinde Kıbrıs -(doğal gaz) oranları halen saptanmış olan İsrail’in tercihi olarak görülürse yine derhal dinamik gelişir. Aynı şey, Lübnan’da halen yetki verilmiş olan araştırmalar yapılırsa da geçerlidir. Miktarın yalnız Türkiye’nin değil Avrupa’nın da ihtiyaçlarına yeterli olduğu saptanması halinde bu da var olan dinamikleri güçlendirecek.”

“BİZ AB’NİN, AVRUPA’YA GAZ TEDARİKİ İÇİN BAŞKA BİR YOL GÖSTEREN PROJELERİNİ TERCİH EDİYORUZ”

Anastasiadis “Bir argüman, Türkiye üzerinden Avrupa’ya bir boru hattı Ankara’yı süper düzenleyici haline getireceğini söylüyor. Sizin yaklaşımınız nedir?” sorusu üzerine “biz hiçbir ön taahhütte bulunmadık” diye başladığı sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz AB’nin tam da bu denetimden kaçmak için olan, Avrupa’ya doğal gaz tedariki için başka bir yol gösteren projelerini tercih ediyoruz. Ancak bunlar, anlayacağınız gibi uygun zamanda, teknik-ekonomik ve diğer olgular temelinde incelenecek meselelerdir.”

DOĞAL GAZ MİKTARI BEKLENENİN ALTINDA ÇIKARSA...

Anastasiadis “miktar beklenenin altında çıkarsa projeler bozulur mu?” sorusuna karşılık da “Miktarlar konusunda konuşulmasının çok tehlikeli olmasına karşın yapılan araştırmalar temelindeki öngörüler iyimserdir” dedi.

Anastasiadis hükümet görevini devraldığı andan itibaren önlerine, dış politikayı yeniden belirleme hedefini koyduklarına işaret ederek bu çerçevede kısa zamanda İsrail, ABD, İngiltere ile ilişkileri, Rum Yönetimi’ne çok özlü destek veren büyük dost ülkelerle ilişkileri bozmadan ilerletmeyi başardıklarını anlattı. Arap ülkeleriyle de aynı şeyin geçerli olduğunu belirten Anastasiadis “Dolayısıyla bütün müdahiller olarak bu sefer, Kıbrıs müzakerelerinin bizim, müdahil ülkelerin ve genel olarak bölgenin çıkarına sonuç vermesi gerektiği duyarlılığında olmalıyız” dedi.

ABD’nin başrol oynuyor göründüğü belirtilerek neden bu kadar hevesli olduğu sorulduğunda Anastasiadis “en önemli meselelerden birinin enerji olduğuna inanıyorum” dedi, şunları ekledi:

“Avrupalıları da düşündüren şey, kimilerine göre her an ülkeler veya politikacıların kontrol edebileceği belirli bir kaynağa bağımlı olmaktan kurtulmaktır. Amerikalıların ilgisi, Doğu Akdeniz’de hidrokarbon bulunmasıyla, miktar tekelin ve meydana gelen siyasi bağımlılıkların yerini alacak kadarsa -ki saptamalar bunu doğruluyor- başka bir dinamik yaratıyor.”

“HİDROKARBONLAR BELİRLEYİCİ UNSURDUR”

Bir başka soruya karşılık “Hidrokarbonlar belirleyici unsurdur” vurgusunu yapan Anastasiadis Türkiye’nin de İsrail’in de Güney Kıbrıs’ın da ihtiyacı olduğunu, Kıbrıs sorununun çözümüyle çok geniş ufuklar açılacağını belirterek şunları ekledi:

“Çünkü Kıbrıs’ta kurulacak bir doğal gaz sıvılaştırma terminali İsrail, Lübnan, Mısır ile daha sıkı işbirliğine daha çok katkı koyacak, Türkiye’ye de Kıbrıs üzerinden enerji satın alma ve enerji sorununu önemli ölçüde düzenleme olanağı verecek. Aynı zamanda, kazanç orana göre paylaşılacağından her iki toplum da yararlanacak.”

İsrail’le askeri ve diğer işbirliğinin nasıl gittiği sorusuna karşılık, “12’nci parseldeki hidrokarbon yataklarından müşterek istifade işbirliğinin ötesinde İsrail ile Lübnan arasındaki iki ülkenin MEB sınır hattıyla ilgili anlaşmazlıklarının normalleşmesinde önemli rol oynayacağımız kadar hızlı ilerliyor. Teknik bilgi teatisi ve birçok önemli alanda da ilişkilerimiz çok iyidir” dedi.

“Bununla ilgili belirgin senaryo doğal gazın İsrail’den Türkiye’ye mi yoksa Kıbrıs üzerinden Türkiye’ye nakledilmesi ve boru hattının çok daha ucuz olduğudur. Bu durumda Yunanistan’ın rolü azalır mı?” Anastasiadis bu soruya karşılık “Şu anda doğal gazın Avrupa’ya nakledilmesi için Türkiye’nin enerji ihtiyacından ve onun belirli kaynaklardan (enerji) bağımsızlaşmasından söz ediyoruz” dedi, şunları ekledi:

“Öte yandan bu bize bağlı bir konu değil çünkü istifade maliyet temelinde olur. Yani boru hattının Girit üzerinden Avrupa’ya uzanması avantajlı ise veya gelecekte Avrupa’nın önemli ihtiyacını karşılayabilecek miktarın var olduğu saptanırsa ve bu daha ucuz bir yöntemle olacaksa -bunu onlara Türkiye üzerinden nakil sağlayacaksa.”

“ENERJİ KONUSUNDA TERCİH EDİLEN ÇÖZÜM, BİR MİLYARA MAL OLACAK BORU HATTIYLA TÜRKİYE’YE KIBRIS LNG’Sİ”

Anastasiadis’e, her iki durumda “Kıbrıs”ın doğrudan mı yoksa dolaylı mı karıştığı soruldu. “Her iki durumda da Kıbrıs tarafının rızası gereklidir” diyen Anastasiadis şöyle devam etti:

“İsrail doğal gazının Türkiye’ye ihracı Leviathan’dan deniz altı boru hattı olacaksa Kıbrıs’ın rıza vermesi gerekir çünkü bizim MEB’imizden geçecek. Bu maliyeti 3,5 milyar artırır. İnceleniyor görünen diğer bir öneri de Kıbrıs’ın LNG’sinden -gerek İsrail, gerek Kıbrıs gerek diğer- satın alınmasıdır ve bunun da Kıbrıs’tan geçecek ve bir (1) milyara malolacak boru hattıyla olacağıdır ve bu tercih edilen çözüm görünüyor. Bu unsurun Türkiye ve kabul edilir ve herkesin çıkarına olacak bir çözüm bulunmasına müdahil olanlar tarafından değerlendirileceğine inanmak istiyorum.”

Bir süre önce Yunanistan’a yaptığı ziyaret hatırlatılarak, Yunan Başbakan’la görüşmesinden sonra Atina’nın tavrının ne olduğu sorulan Anastasiadis “ilişkilerimizin mükemmel olduğunu, Yunan hükümetinin harcadığımız çabalara verdiği desteğe müteşekkir olduğumuzu söylemek isterim. Bunun, Kıbrıs’taki Helenizm’in kesin olarak kurtarılmasını başarmamıza kadar böyle devam edeceğinden eminim” dedi.

“Türk garantilerinin kaldırılması Kıbrıslı Rumlar için çok önemlidir. Böyle bir şey, Kıbrıs’ın NATO’nun Barış İçin Ortaklık programına girmesiyle gerçekleşir mi?” sorusuna karşılık “tamamen” diyen Anastasiadis sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu bizi düşündüren bir şeydir. Bunu NATO Genel Sekreteri, ABD ve AB’deki dostlarımız da dâhil, müdahil olanlarla enine boyuna görüştük. Zannederim bu Türkiye’nin onayını da göz ardı etmeyecek bir şeydir.”

“ARTIK YETKİLER MÜZAKERELERE BAĞLI OLACAK”

“Garantiler, askerlerin varlığı ve artık yetkiler sona doğru mu çözülecek” sorusuna karşılık her şey üzerinde anlaşılana kadar hiçbir şeyde anlaşılmış sayılmayacak ilkesini hatırlatan Anastasiadis “artık yetkiler konusunda, Kanada dışında bütün federasyonlarda artık yetkiler eyaletlere aittir. Ne dedik? Merkezi hükümetin yetkileri üzerinde anlaşma olmadan artık yetkilerin neler olduğunu bilemeyiz” dedi.

“O zaman artık yetkiler müzakerelere mi bağlı olacak sorusuna karşılık da “Doğru. Elde edilen; tek ve bir egemenlik, tek ve bir temsiliyet egemenliği (uluslar arası temsiliyet?) ve tek vatandaşlığın (3 singles) tabi olduğu konuların merkezi hükümetten alınamayacağı ve eyaletlere verilemeyeceğidir, keza devletin önemli işlevleri bunlardan kaynaklanır. Ortak Açıklama’da ülkenin amir yasasının, federal yapının ötesinde 3 singles’ın da ifade edileceği Federal Anayasa olduğu belirtiliyor” ifadesini kullandı.

Anastasiadis “ya askerler ve garantiler?” sorusu üzerine “Bunlar müzakerelerde ele alınacak. İçerisinde hareket edeceğiniz çerçeveyi ve istediğiniz çözümün ana parametrelerini çizen bir ortak açıklamaya bütün konuların girmesi mümkün değildir” diyen Anastasiadis “Ortak Açıklama çözüm planı değildir. Ancak fiili durumun kabul edilemez olduğunun altını çizen ifadeleri var” diye ekledi.

“MARAŞ KONUSUNDA BİRKAÇ HAFTA İÇERİSİNDE ADIM ATILACAĞINI UMUYORUM”

“Maraş’ın iadesi sizin ortaya koyduğunuz bir ön şarttı. ne zamana tarihlendiriyorsunuz?” sorusuna karşılık da Anastasiadis şunları söyledi:

“Diyaloğun başlaması için zaman şartı koymadık. Bu istediğimiz bir şeydi ve müzakerelerin dinamiğini de güçlendirecek özlü güven yaratıcı önlemlerin müzakerelere paralel başlamasını ümit ediyoruz. Önümüzdeki haftalar içerisinde, müdahillerin özlü güven yaratıcı önlemlerdeki kararlılığı gösterecek bazı adımlar atılacağını umuyorum.”

Gazetenin “yabancı unsurun da mı (kararlılığını gösterecek)?” sorusuna karşılık Anastasiadis “her zaman” cevabını verdi.

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri