BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve 5 arkadaşının hayatını kaybettiği helikopterin düşmesi olayını araştıran Meclis araştırma komisyonu üyesi eski milletvekili Kürşat Atılgan, önemli tespitlerde bulundu.
O dönem komisyondaki çalışmaları anlatan Atılgan, kaza kırım ekibinin helikopterin düşme nedenini 'vertigo' olarak nitelendirmesinin yanlış olduğunu söyledi.
25 Mart 2009 tarihinde içinde BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve 5 arkadaşını taşıyan helikopter, Kahramanmaraş'ın Çağlayancerit ilçesinden havalandıktan 28 dakika sonra düşmüş ve Yazıcıoğlu ile birlikte 6 kişi hayatını kaybetmişti.
Olaydan sonra kurulan Meclis araştırma komisyonunda üye emekli Hava Tuğgeneral eski Milletvekili Kürşat Atılgan, helikopterde olması gereken yer göstermeye yarayan ELT cihazı olsaydı enkazın çok kısa bir süre içinde bulunabileceğini dile getirdi. Atılgan, "Helikopterlerde uçaklardaki kara kutu yoktur. Fakat yer göstermeye yarayan ELT cihazı vardır. Yazıcıoğlu'nu taşıyan helikopterde ELT cihazının çalışmamış olması çok büyük bir talihsizlik. ELT cihazının anteninin kırık olması veya hiç olmamış olması gibi spekülasyonlar var. Kaza kırım ekibinin yazdığı raporda anteninin olduğu ve kırık olduğu belirtiliyor. Fakat daha sonradan helikopter şirketinden bir yetkiliyle kaza kırım ekibinin enkaz bölgesine gittiği iddiaları da var. Eğer iddia doğru ise son derece yanlış. Çünkü bu durum 'ELT cihazı helikopterde yoktu' şüphesini güçlendiriyor. Bu pahalı bir cihaz olabilir bu yüzden helikopter şirketi ELT cihazı olmadan bir müddet böyle idare etmiş olabilir. Bunlar elbette soruşturmayı yürüten savcılığın araştırması gereken hususlar. Ama şu bir gerçek ki ELT cihazı çalışsaydı enkaz çok kısa bir süre içinde bulunabilirdi." dedi.
'ARAMA KURTARMADA ZAFİYETLER VAR'
Helikopterin 3 gün sonra bulunmasıyla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Kürşat Atılgan, arama kurtarma yönetmeliğinin yeniden yazılması gerektiğine işaret etti. Atılgan şu ifadeleri kullandı: "Arama kurtarma faaliyetlerinin yürütülmesinde bir takım zafiyetler vardır. Arama kurtarma faaliyetinin yönetmeliğin de, her kurumun ne yapması gerektiği açık açık yazılıdır. Koordine makamının neresi olduğu yazılıdır. Bu konudaki en üst müessese ana arama kurtarma koordinasyon merkezidir. Oda denizcilik Müsteşarlığı'nın bünyesindedir. Türkiye'nin hava ve deniz sahasındaki hava hareketliliğini kontrol eder. Herhangi bir kaza olduğu zaman denizde ve kara da müdahale etmek için ekipler vardır. Ona göre yönetmelik herkese görevler vermiştir. Asli görev ulaştırma bakanlığındadır. Dolayısıyla devletin imkanlarının yönetmelik doğrultusunda yeniden yazılması gerekir ki, bir kaza olduğu zaman bir daha bu tür acılı şeyler yaşamayalım. Burada yaşanan İsmail Güneş'in 4 saat kadar yaşadığını biliyoruz. En azından gazeteci arkadaşımız kurtulabilirdi. Ama büyük zafiyetler oldu. Bununla ilgili personel, tesisat, malzeme ne gerekiyorsa tamamlayıp, Türkiye'nin arama kurtarma konusunda daha etkili olabilecek bir noktaya, gelmesi gerekir. Olayı büyük kaza olarak değerlendirip, büyük bir kaza kırım ekibi oluşturulmalıydı ne yazık ki, bu yapılmadı."
'HELİKOPTER PİLOTUN ZEHİRLENMESİ YÜZÜNDEN DÜŞTÜ'
Kaza kırım heyetinin sivil havacılıktan daha bağımsız hale kavuşturulması gerektiğinin altını çizen Kürşat Atılgan, kaza kırım ekibinin yazdığı raporda pilotun 'vertigoya kapıldı' tespitinin yanlış olduğunun söyledi. Atılgan'ın tespiti şöyle: "Kaza kırım inceleme heyetinin mutlaka sivil havacılıktan daha bağımsız bir yapıda olması gerekir. Diğer gelişmiş ülkelerde olduğu gibi. Bu olaydaki kaza kırım ekibinin 'pilot vertigoya kapıldı' tespiti yanlıştı. Vertigo olsaydı helikopterin anormal bir pozisyonda yere vurması gerekirdi. Pilot helikopteri anormal bir duruma sokardı. Burada bir anormallik yok. Uçuş saatleri incelendiği zaman düz uçuşta olduğu görülüyor pilotun. 98 knot da düz bir pozisyonda yere vurduğu görülüyor. Bu da vertigo olmadığını gösteriyor. Helikopterin düşme nedeni vertigo olamaz. Benim tahminim karbonmonoksit zehirlenmesi yüzünden helikopter düştü. Çünkü yüzde 26 civarındaki bir karbomonoksit zehirlenmesinde pilotun, muhakeme ve düşünme yetenekleri yavaşlar. Dolayısıyla o kadar tecrübeli bir pilotun niye sise girdiğini bilmiyoruz."
'EN KÜÇÜK ŞÜPHE BİLE VARSA SONUNA KADAR GİDİLMELİ'
Soruşturmanın sonucunu merakla beklediğini dile getiren Emekli Tuğgeneral Kürşat Atılgan, en küçük bir şüphe varsa bile sonuna kadar gidilmesi gerektiğini ifade etti. Atılgan: "Bu olayla ilgili zihinlerde hiçbir soru işareti kalmayacak şekilde bütün detaylarının konuşulması ortaya çıkarılması gerekir. Özel Yetkili Malatya Cumhuriyet Savcılığı soruşturmayı gizli bir şekilde sürüyor. Gizlilik soruşturması varken benim yorumda bulunmam doğru olmaz. Savcılığın elinde ne gibi bulgular var? Elbette bilemiyoruz. Bende soruşturmanın sonucunu bekliyorum. En küçük bir şüphe dahi varsa sonuna kadar araştırılıp ortaya çıkarılması gerekir. Savcılıkta eldeki bilgi ve belgeleriyle önümüzdeki aylarda bir neticeye varacaktır diye düşünüyorum." ifadelerini kullandı.