Gazeteci Mehmet Altan hakkında Anayasa Mahkemesi’nin verdiği gerekçeli hak ihlali kararını değerlendiren Yerel Mahkeme, oy çokluğuyla Altan’ın tahliyesini reddetti. Mahkeme, AYM’nin kendisini yargılamayı yapan mahkemenin yerine koyduğunu belirterek, ”AYM kararının otomatik olarak sanığın tahliyesi sonucunu doğuracağını kabul etmek, mahkemelere emir ve talimat verilemeyeceği yönündeki düzenlemelere dair ilkenin ihlali sonucunu doğuracaktır” denildi.
15 Temmuz’dan önce katıldığı programda darbe çağrışımı yaptığı iddiasıyla tutuklu yargılanan gazeteci Mehmet Altan hakkında Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar Resmi Gazete’de yayınlandı. Altan’ın avukatları da yerel mahkemeye tahliye talebi içerir dilekçe sundu.
Altan’ın tutuklu yargılandığı davaya bakan İstanbul 26’ncı Ağır Ceza Mahkemesi, AYM kararının kendilerine ulaşması üzerine yeniden değerlendirmede bulundu.
Yerel mahkeme, AYM gerekçeli kararının dün kendilerinin UYAP sistemine düştüğünü belirttikleri kararında, Anayasa Mahkemesi’nin yargılamanın yapıldığı mahkemenin yerine geçerek delil değerlendirmesi ve yerindelik incelemesi yapmasının, bireysel başvuru incelemesinin kapsamı içerisinde olmadığına değindi.
AYM’nin sanık hakkında vermiş olduğu kararda, yerel mahkemedeki dava dosyası kapsamında bulunan bütün delilleri tutuklamaya yeterli delil olarak görmediği hatırlatılarak kararda, “AYM, mahkememiz yerine geçerek delil değerlendirmesinde bulunmuş ve kanuna aykırı şekilde yerindelik incelemesi yapmıştır. AYM tarafından esasa ve suçun sübutuna yönelik değerlendirilme yapıldığından, bu karar uyması zorunlu kabul edilirse yargılamayı yapan mahkemece toplanan delillere ve vicdani kararına göre mahkumiyet kararı verilmesi sonucuna ulaşsa bile mahkumiyet kararı veremeyecektir” denildi.
“AYM kendisine kanunla çizilmiş yetkisini aşmıştır”
AYM tarafından iddianamede belirtilen deliler ile sınırlı olarak değerlendirme yapıldığı belirtilerek, “Ceza yargılamasında karardan önce her aşamada kendiliğinden ya da talep üzerine delil toplamak mümkündür. Yerel mahkeme sadece iddianamede belirtilen deliller ile bağlı değildir. Dolayısıyla AYM kendisine kanunla çizilmiş yetkisini aşmıştır. Dosyada tutukluluk halinin devamını gerektirir olguların olup olmadığını takdir etme yetkisi mahkememize aittir. Ayrıca vermiş olduğu ihlal kararında tahliyeye yönelik bir hüküm bulunmamaktadır” ifadeleri kullanıldı.
“Yerel mahkeme esastan inceleme yapan temyiz mercisine bile direnme hakkında sahip”
AYM’nin bu kararının otomatik olarak sanığın tahliye edilmesi sonucunu doğuracağını kabul etmenin hukukun genel ilkeleri, Anayasadaki mahkemelerin bağımsızlığı, mahkemelere emir ve talimat verilemeyeceği ve telkinde bulunamayacağı yönündeki düzenlemelere, doğal hakim güvencesi başta olmak üzere birçok yargılamaya dair ilkenin ihlali sonucunu doğuracağı belirtildi. Yerel mahkemenin esastan inceleme yapan temyiz merci kararına dahi direnme hakkı olduğu hatırlatılarak, “Bu itibarla dosya kapsamında bulunan deliller, karşılaşılan darbe tehdidinin büyüklüğü, sanığın kaçma ihtimali, dosyanın gelmiş olduğu aşama, kanunda öngörülen ceza miktarı göz önüne alındığında sanık hakkında tesis edilen tutuklama kararı ölçülü ve yerinde olup yapılan vaki tahliye talebinin oy çokluğu ile reddine karar verilmiştir” denildi.
İlk kararda, Altan’ın tahliye edilmesi yönünde görüş bildirerek karara şerh koyan üye hakim, bu kararda da görüşünü yineleyerek tutuklamanın devamı kararına muhalefet şerhi koydu.