Kimya Mühendisleri Odası Denizli Temsilcisi Ömer Duysal, Macaristan'daki bir alüminyum tesisinde meydana gelen kaza sonucu Tuna Nehri'ne yayılan kimyasal kızıl çamurun kuruduktan sonra tozlarının solunmasının akciğer kanserine neden olabileceğini belirtti.
Duysal, Macaristan'daki çevre felaketi ile ilgili olarak yaptığı yazılı açıklamada, Macaristan'dan, yaklaşık 1 milyon ton zehirli atığın çevreye yayıldığını ve birçok yerleşim bölgesinde selle birlikte büyük bir çevre felaketine neden olduğunu kaydetti.
Atık havuzunun zayıflayan kuzey duvarının da yıkılma tehlikesi olduğunu ve zehirli atığın miktarının toplamda 1,5 milyon tona ulaşması olasılığının gündemde olduğunu belirten Duysal, açıklamasında şu görüşleri dile getirdi:
''Avrupa'nın ortasında şimdiye dek 7 kişinin ölümüne, yüzlerce kişinin yaralanmasına, çevrede bulunan hayvanların ve bitkilerin telefine neden olan bu atığın en önemli sonucu, tam bir ekolojik yıkım olarak onlarca yıl etkilerinin devam edecek olmasıdır. 'Kızıl çamur' diye adlandırılan zehirli sıvı atık, alüminyum üretiminde kullanılan boksitin rafinerisi sonucunda tepkime yan ürünü olarak çıkmaktadır. Çok yoğun biçimde kostik alkali, kurşun ve kısmen radyoaktif maddeler içeren bu sıvı, doğrudan ciltle temasta ağır alkali yanıklarına neden olur. Kuruduktan sonra tozlarının solunması akciğer kanserine neden olabilir.''
Türkiye'nin bu konuda önlemler alması gerektiğini kaydeden Duysal, yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
''Öncelikle Çevre Bakanlığı yetkilileri bu felaketin etkisinde olan ve risk taşıyan ülkelerle bir deneyim ve eylem birliğine girmelidir. Çevre ve Tarım Bakanlığı eşgüdümünde ilgili tüm tarafların katılımı ile periyodik su analizleri, bitki ve hayvan sağlığındaki değişiklikler uzun erimli izlenmeli ve değerlendirilerek sonuçları kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Sağlık Bakanlığı nezdinde yapılacak çalışmalarla bu felaketin insan sağlığı açısından akut ve kronik etkileri değerlendirilmeli ve halka aktarılmalıdır. Sanayi ve Çevre Orman Bakanlığı eşgüdümünde ilgili özel sektör şirketlerinin, meslek odalarının ve ilgili diğer paydaşların katılmasıyla 'kimyasalların tescili, değerlendirilmesi, izni ve kısıtlanması', 'Tehlikeli Maddeler içeren Büyük Kaza Hasarlarının Kontrolü' mevzuatlarının gereklilikleri yerine getirilmeli, yapılan çalışmaların sonuçları duyurulmalıdır.''
Benzeri felaketlerin Türkiye'de de yaşanmaması için Türkiye'deki atık depolama alanları, kapasite durumları ve ne kadar emniyetli oldukları, bu atıklarla ne yapıldığı ve nasıl bertaraf edildiklerine yönelik verilerin toplanıp, açıklık ilkesi gözetilerek sonuçlarının kamuoyuna aktarılmasını isteyen Duysal, ''Türkiye'deki tehlikeli kimyasalları üreten, işleyen, taşıyan ve depolayan işletmeler ile denetim ve kontrolünden sorumlu Çevre ve Orman Bakanlığının böyle bir senaryo ile başa çıkabilecek uzman kadrosu ve sayısı açıklanmalı, toplum bunlar üzerinden bilgilendirilmelidir. Türkiye bu ekolojik felaket üzerinden yeterli dersi çıkararak, özellikle büyük endüstriyel kuruluşların olası kaza risk değerlendirmeleri, acil durum planlamaları, kurumlar arası eşgüdüm, acil müdahale ve kurtarma yeteneğine sahip teknik ve uzman kadroları açısından tüm ülke bazında kendini acilen sorgulamalıdır'' dedi.