Dil ve Konuşma Terapisti Yasemen Şahin, çocukları konuşma zorluğu çeken ailelere önerilerde bulundu. Şahin, “Erken müdahale edilmediğinde bilişsel-duygusal gelişimde, sosyal becerilerde, akademik başarıda ek problemlerin ortaya çıkması riski ile karşı karşıya kalınabilmektedir” uyarısında bulundu.
Terapide zamanlama önemli
Gecikmiş dil, artikülasyon-konuşma bozukluğu, inme veya kafa travması sonrası edinilmiş dil ve konuşma bozuklukları (afazi), akıcılık bozuklukları (kekemelik, hızlı bozuk konuşma), ses bozuklukları, yutma bozuklukları gibi durumlarda uzman kişilerden yardım alınması gerektiğini söyleyen Dil ve Konuşma Terapisti Yasemen Şahin, şu bilgileri verdi:
“Dil ve konuşma terapistleri her yaş grubunda görülen dil, konuşma, iletişim, ses ve yutma bozukluklarının önlenmesi, değerlendirmesi, tanının konulması, kişinin ihtiyacına uygun terapi planının hazırlanması ve terapinin uygulanmasından sorumludur. Terapi sürecinde zamanlamanın önemi büyüktür. Erken müdahale edilmediğinde bilişsel-duygusal gelişimde, sosyal becerilerde, akademik başarıda ek problemlerin ortaya çıkması riski ile karşı karşıya kalınabilmektedir.”
18 aylıkken en az 50 kelime kullanmalı
Gecikmiş dil ve konuşmanın çocuğun dil gelişimi basamaklarında akranlarından geri kalması durumu olduğunu ifade eden Dil ve Konuşma Terapisti Yasemen Şahin, “18 ay civarında sözcük dağarcığında en az 50 kelime bulunması ve iki sözcüklü cümle kullanmaya başlamasını, 3 yaş seviyesinde cümlelerin uzaması iki üç sözcüklü cümlelere geçişin başlamasını, 4 yaş seviyesine geldiğinde yetişkinlere yakın dilbilgisi düzeyinde anlaşılır, detaylı, uzun cümleler kurmasını bekleriz” şeklinde konuştu.
İşitme kaybı da gecikmeye yol açar
Konuşma sesi bozukluklarına da değinen Dil ve Konuşma Terapisti Yasemen Şahin, bunların yapısal kökenli olabileceği gibi (dudak- damak yarıklığı, ağız-yüz anormalileri, ortodontik anomaliler, işitme kaybı, zihin engeli, serebral palsi vs.) bir nedene bağlı olmaksızın da görülebilen belli sesleri söyleyememe ya da konuşmada anlaşılırlığın düşük olması ile kendini gösterebileceğini vurguladı.
4 yaşına geldiklerinde çocukların konuşmalarında yüzde 100 anlaşılırlık bekleneceğinin altını çizen Şahin, konuşma seslerinin ediniminde görülen sorunlar ve müdahalenin gecikmesinin ilkokul döneminde okuma-yazma edinimi sürecini de aksatabileceğini belirtti. Şahin, süreçte görülen geriliklerin terapi desteğine dair aileye ipucu vermesi gerektiğini aktardı.
Sık öksürüyorsa dikkat!
Ses bozukluklarının da dil ve konuşma sorunlarına yol açabileceğini sözlerine ekleyen Şahin, şöyle devam etti: “Ses bozuklukları sesin gün içinde kullanımla kısılması, seste kırılmalar, konuşma sırasında nefes koordinasyonunda güçlük, sık boğaz temizleme ve öksürme isteği, sesin cinsiyet ve yaşa uygun olmaması vb. ile kendini gösterebilmektedir. Doğuştan beri var olan bir problemden kaynaklı olabileceği gibi yanlış ve sık kullanım nedeniyle ses tellerinde sonradan meydana gelen nodül, polip vs. gibi nedenlerle de görülür. Özellikler profesyonel ses kullanıcılarında (öğretmenler, çağrı merkezi çalışanları, imamlar, tiyatrocular, şarkıcılar vb.) sıklıkla görülen bir sorundur. KBB hekimleri ve terapist tarafından konan tanı sonrası dil ve konuşma terapisti uygun terapi programı ile müdahalede bulunur. Özellikle 14 günden uzun süren ses kısıklıklarında bir uzmana başvurulmalıdır.”
Akıcılık bozukluklarında erken müdahale önemli
Yutma bozukluklarının ise yeme içme sırasında yutmanın herhangi bir aşamasında görülen güçlükler olduğunu ancak konuşmayı olumsuz etkilediğini belirten Şahin, “İnme, beyin travması, parkinson, serebral palsi, multipl skleroz, alzheimer, kanser, baş boyun cerrahisi sonrası vb. nedeniyle yutma bozukluğu görülebilir. Yeme içme sırasında ya da hemen sonrasında öksürme ve ıslak ses kalitesi, çiğneme ve yutma için çok fazla zaman ve güç harcama, tekrarlayan zatürre ve yemek sonrası nefes alırken zorlanma, ağızdan yemek ve sıvı akması ya da yemeğin ağızda birikmesi vb. belirtilerin erken aşamada değerlendirilmesi ve terapiye başlanması olası bir yetersiz besin ve sıvı alımı durumunun önüne geçmek için önemlidir” dedi.
Son olarak inme veya kafa travması sonrası görülen edinilmiş dil ve konuşma bozukluklarına değinen Şahin, şunları söyledi: “Konuşma fonksiyonunu tamamen ya da kısmen kaybetme, konuşma anlaşılırlığının düşük olması, söylenenleri anlamada güçlük, konuşurken sözcük bulmada zorlanma, belirli bir sözcüğü sıklıkla tekrar etme, söylediği sözcüklerde seslerin yerini değiştirme gibi belirtilerle karşımıza çıkabilir. Görülen belirtiler ve belirtilerin şiddeti hasarın yeri ve boyutuna göre değişmektedir. Erken müdahale kullanılamayan beyin bölgelerinin işlevinin korunması için çok büyük öneme sahiptir. Kekemelik konuşma akıcılığının ses, hece veya sözcük tekrarı, seslerin uzatılması ve/veya bloklar (sıklıkla ve uzun süreli kesintiler) ile bozulmasıdır. Hızlı bozuk konuşma ise aşırı ölçüde hızlı, düzensiz, düzgün olmayan ritim, yanlış-eksik sesleme, sıklıkla konuyla alakasız sözcük veya ifadeler içeren konuşmadır. Akıcılık bozukluklarında erken müdahale, bu sorunun bireye etkilerini önlemek açısından çok önemlidir. Bu problemlerle karşılaşıldığında değerlendirme, tanı ve terapi için bir dil ve konuşma terapistine danışılması gerekmektedir.”