Doç.Dr. Barış Yeniad, dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen göz kuruluğunun 40 yaşın üstündeki kadınlarda daha sık görüldüğünü söyledi.
Göz Hastalıkları Uzmanı Doç.Dr. Barış Yeniad, göz kuruluğunun gözyaşının yeterli üretilememesi, üretilen göz yaşının kaliteli olmaması veya çok çabuk buharlaşma olması nedeni ile oluştuğunu belirterek, “Göz kuruluğunun oluşumunda inflamasyon (iltihabi) süreçlerinin de rol oynadığı bilinmektedir. Tedavi edilmediğinde göz yüzeyinde kurumaya bağlı olarak ülser, ağrı ve çok ciddi durumlarda kornea olarak adlandırılan saydam tabakanın delinmesi ile görme kaybına yol açabilir. Göz kuruluğu kişilerin günlük aktivitelerini etkiler. Kitap okurken, bilgisayarda çalışırken, araba kullanırken ve klimalı ortamlarda gözde yanma, batma, kızarıklık ve refleks sulanmalara sebep olur. Tam tersi gibi düşünülse de göz kuruluğunda da gözlerde yaşarma olur, bu durum kuruyan gözün kendini korumak amacı ile refleks is olarak gözyaşı üretimi nedeni ile oluşur” dedi.
Göz kuruluğu tüm yaş ve cinsiyetlerde görülmesine rağmen en sık 40 yaş üzerindeki kadınlarda görüldüğünü ifade eden Doç.Dr. Yeniad, “Bunun nedeni hormonlardaki değişime bağlı olarak gözyaşı üretiminin azalmasıdır. Daha ileri yaşlarda menopozun oluşması ile birlikte şikayetler daha fazla rahatsız edici olmaktadır. Kuru gözün tanısı klinik muayene ile konulmaktadır. Tanıda biomikroskopik muayene sırasında kullanılan renkli boyalar son derece değerlidir. Gözyaşı miktarını ölçen kağıt çubuklar ( Schirmer) takiplerde kullanılmaktadır. Göz kuruluğunun teşhisinde herhangi bir görüntüleme yöntemi yarar sağlamaz. Klinik tanı en önemli yöntemdir. Göz kuruluğunun tedavisi ilaçlar yolu ile yapılmaktadır. Deneysel olarak oluşturulan cerrahi yöntemler su ana kadar etkili olmamıştır. Tedavide en sık kullanılan ilaçlar yapay gözyaşı damlaları ve merhemleridir. Sayısız çeşidi olan bu tür ilaçlar temel olarak eksik gözyaşının yerine konması prensibine dayanır. Küçük tüpler veya tek damlalık seklinde olan bu ilaçlar hafif ve orta düzeydeki göz kuruluğunda yeterli olmaktadır. Daha ileri klinik durumlarda iltihabi önlemek için kortizonlu ve bağışıklığı baskılayıcı( siklosporin) damlalar da kullanılmaktadır. Bu damlaların yan etkileri olduğundan kullanılma miktarı ve suresi son derece önemlidir. Tüm ilaçlara rağmen yeterli düzelme görülmeyen hastalarda ise gözyaşı kanalını geçici olarak kapatan tıkaçlar yararlı olabilmektedir” şeklinde konuştu.