MUHTEŞEM VE KUDRETLİ OZ
L. Frank Baum’un çok sevilen karakteri, Oz Büyücüsü’ne gönderme yapan ''Yüce ve Güçlü Oz'' filmi, ünlü yönetmen Sam Raimi tarafından hayata geçiriliyor.
Küçük bir sirkin büyücüsü olan ve karmaşık ahlaki değerlere sahip Oscar Diggs (James Franco), sıkıcı bir yer olan Kansas’tan uzaklardaki capcanlı Oz Ülkesi’ne atıldığında turnayı gözünden vurduğuna inanır – şöhret ve servete çok yaklaşmıştır – ta ki onun herkesin beklediği Muhteşem Büyücü olduğu konusunda ikna olmamış Theodora (Mila Kunis), Evanora (Rachel Weisz) ve Glinda (Michelle Williams) ile karşılaşana kadar.
Oz Ülkesi’nin ve sakinlerinin karşı karşıya olduğu sorunların içine istemeye istemeye çekilen Oscar, çok geç olmadan kimin iyi kimin de kötü olduğunu anlamak zorundadır. İluzyon ve hünerleri – ve hatta biraz sihirbazlık – aracılığıyla büyü becerisini ortaya koyan Oscar sadece kendini Güçlü Oz büyücüsü haline getirmekle kalmaz aynı zamanda daha iyi biri olur.
AŞKIN İZLERİ
Amerikalı Neil, Paris’te tanıştığı güzel ve hayat dolu Marina ile tutkulu bir aşk yaşamaya başlar. Marina, aşkı için yıllarca tek başına ayakta kalarak kurmaya çalıştığı hayatı geride bırakır ve Neil ile birlikte yeni bir hayat kurmak üzere Amerika’ya yerleşir. Fakat bir süre sonra Paris’teki büyük aşkları artık uzak bir anı gibi gözükmeye başlar. Bu sırada Neil, çocukluk aşkı olan Jane ile karşılaşır. Neil, bu ikilem arasında kaldıktan sonra bencilce Marina’yı yüz üstü bırakır. Aşk, bağlılık, ihanet, fedakarlık gibi kavramları yeniden sorgularken giderek yalnızlaşan Marina da inanç hakkında şüpheleri olan Rahip Quintana ile görüşerek hayatındaki soru işaretlerini çözmeye çalışacaktır. Hem Marina hem de Quintana zaman içerisinde aşkın ve sevginin ömrünü sorgulayacak ve sevginin başka bir formda var olup olamayacağını düşünecektir.
Terrence Malick’in 1998’de hayatını kaybeden eski karısına adadığı film, erkekten ziyade kadının iç dünyasına yaklaşarak yitirilmiş bir aşk, duyguların iniş çıkışlı doğası ve hatıralar üzerine görsel bir şölen yaratıyor. Filmin görüntü yönetmenliğinde ise Malick’in 3 filmdir birlikte harikalar yarattığı Emmanuel Lubezki bulunuyor.
UZUN BOYLU ESMER ADAM
Sally’nin yaşamı anne ve babasının boşanması, evliliğinin giderek daha sorunlu hale gelmesiyle alt üst olur. Annesi 40 yıllık kocası tarafından terkedilince mutluluğa yaşıtı bir sahafta arar. Babası, kendini daha genç hissetmek için hediyeye boğduğu genç bir fahişeyle ikinci evliliğini yapar ve kısa sürede sorunlar yaşamaya başlar. Sanat galerisinde çalışan Saly de patronu Greg’e aşık olunca işler iyice karışır. Kocası Roy ise karşı pencere komşusu Dia’ya aşık olmuştur...
Woody Allen'in senaryosunu yazdığı ve yönettiği ''Uzun Boylu Esmer Adam/You'll Meet A Tall Dark Stranger'da Naomi Watts, Antonio Banderas, Josh Brolin, Anthony Hopkins ile Gemma Jones kamera karşısına geçti.
KADINLAR
Fransa, Almanya ve Polonya ortak yapımı ''Kadınlar/Elles'' de haftanın bir diğer filmi...
Yönetmenliğini Malgorzata Szumowska'nın üstlendiği filmde, Juliette Binoche, Anais Demoustier, Krystyna Janda, Joanna Kulig, Ali Marhyar rol aldı.
Film, üniversite giderlerini karşılamak için fahişelik yapmak zorunda kalan öğrenciler üzerine bir araştırma yürüten Anne''nin yaşadıklarını konu alıyor.
GELMEYEN BAHAR
'Küçük Emrah' olarak bilinen Emrah Erdoğan'ın ilk kez yönetmen koltuğuna oturduğu ''Gelmeyen Bahar'', yarın vizyona girecek. Töre ve töre cinayetleri, kadına karşı baskı ve şiddet konularını işleyen ''Gelmeyen Bahar'', kadına karşı şiddete dikkati çekmek amacıyla Dünya Kadınlar Günü'nde gösterime giriyor.
Filmin öyküsünü yazan Emrah Erdoğan'ın Tarkan Ateşman ile senaryosuna şekil verdiği filmde, Ayten Uncuoğlu, Kerem Kupacı, Turgay Tanülkü, Orhan Alkaya, Beyza Şekerci rol aldı. ''Küçük Emrah'' filmin müziklerini de Caner Tepecik ile birlikte hazırladı.
Filmin konusu özetle şöyle: ''Bir fabrikada işçi olarak çalışan, 18 yaşına yeni giren Bahar'ın geleceğiyle ilgili bambaşka hayalleri varken, ailesi onun kaderini çoktan belirlemiştir. Suskun bir anne, evinde bulamadığı mutluluğu başka yerlerde arayan emekli bir baba ve işsiz bir ağabeyin arasında sıkışıp kalan Bahar, kurtuluşu çok iyi bilmediği bir dünyada aramaktadır. Amcası ise oğluna eş yapmak için Bahar'ın kanunen reşit olmasını beklemektedir. Başına gelen üzücü bir olay sonrasında evden kaçmak zorunda kalan Bahar için hüküm çoktan verilmiştir. Ailenin namusunu temizlemek ise evin oğlu Mirza'ya düşmüştür. Mirza ise işsizlik ile mutsuz giden evliliğinin kıskacında her geçen gün biraz daha sıkışırken, eşi Songül'ün kendisinden habersiz bir şeyler çevirdiğini hisseder. Ancak bu küçük, sıkıntılı dünyada hiçbir şey göründüğü gibi değildir.''
EVE DÖNÜŞ: SARIKAMIŞ 1915
Yönetmen Alphan Eşeli'nin ''Eve Dönüş: Sarıkamış 1915'' adlı filmi, yarın vizyona girecek. Senaryosunu Alphan Eşeli'nin Serdar Tantekin ile birlikte yazdığı, baş rollerini Uğur Polat, Nergis Öztürk ve Serdar Orçin'in paylaştığı filmin hazırlıkları, 2011 yılının Kasım ayında başladı. Filmin, geçen yıl Şubat ayında başlayan çekimleri, 5 hafta sürdü ve yaklaşık 120 kişilik bir ekiple çalışıldı. Film, Sivas'ta –27 derecede, soğuk ve zor kış koşullarında çekildi.
Filmin konusu şöyle: ''I. Dünya savaşı sırasında Ruslara karşı yapılan, 109 bin 274 askerin şehit düştüğü Sarıkamış Harekatı, Osmanlı İmparatorluğu'nun mağlubiyeti ile sonuçlandı. Ne Rusların ne de Osmanlı'nın tam olarak sahip olamadığı, yönetim ve otoriteden yoksun bu bölgede kaderlerine terk edilen insanlar, kendilerini daha önce karşılaşmadıkları bir hayatta kalma mücadelesi içinde buldu. Bakü'de görevli Hariciye Nazırlığı Kalem Müdürü'nün eşi Gül Hanım ve kızı Nihan, onlara Erzurum yolunda eşlik eden Hariciye Nazırlığı mensubu Saci Efendi, zorlu ve sert kış koşullarının hakim olduğu bu kimsesiz topraklarda yol alırken, savaşın ortasında kalmış, harabeye dönmüş ve terk edilmiş bir köye ulaşır. Ekip, ıssızlığın ortasındaki bu köyde geçirdikleri ilk akşamlarında yalnız olmadıklarını öğrenir. Birbirlerinden farklı, toplumun değişik sınıf ve kültüründen gelen 8 insan, bu ıssız köyde açlıkla baş ederken hayatta kalmanın ve eve dönmenin mücadelesini verir.''