Kanal D’nin sevilen dizisi “Güllerin Savaşı” ikinci sezonu aynı heyecanla açtı. Canan Ergüder, Damla Sönmez, Sercan Badur ve Barış Kılıç’ın arasındaki savaşa şimdi bir de bebek krizi eklendi. Dizide Gülfem’i canlandıran Ergüder, “Bu nefret bitmez” diyor.
* “Güllerin Savaşı” ikinci sezona bomba gibi başladı. Gülfem ile Gülru arasındaki savaş bu sene nasıl şekillenecek?
- Bu sene biraz daha psikolojilerinin derinlerine inilecek. Ayrıca hikayeye yeni karakterler ekleniyor.
* İlk sezon çok fazla çatışma gördük. Ama ikinci sezonda Gülfem biraz durulmuş gibi... Yanılıyor muyum?
- Hepimiz biraz değiştik. Sonuçta bu iki kadın ilk sezonu el ele bitirmişti. Ne olursa olsun hayatları yan yana ilerliyor.
* Aradaki nefret hiçbir zaman bitmeyecek ama...
- Biterse dizi olmaz zaten (gülüyor). O yüzden bir şekilde bu öfke devam edecektir.
* Gülfem çok güçlü bir karakter, hiçbir koşulda üzüntüsünü, zayıflığını belli etmiyor. Gerçek hayatta siz nasılsınız? Gülfem gibi kapalı kutu olduğunuzu söyleyebilir miyiz?
- Yok, aslında Gülfem’in zayıf taraflarını gösterdiğini düşünüyorum ben... Soruya gelince, “Gülfem gibiyim” asla diyemem. Benzer özelliklerimiz elbette var ama ben o değil, onu canlandıran oyuncuyum. Kaldı ki Gülfem gibi yaşasam, düşünsem kanser olurum!
* Dizide çok seksi giyiniyorsunuz. Gerçekte nasılsınız? O konuda da mı bir benzerlik yok?
- Hem de hiç. Bu röportaj ve çekim için makyaj yaptım mesela, normalda pek makyaj yapmam. Sade giyinmeyi severim, olduğum gibi görünürüm. Her kadın gibi süslenip bir yerlere gitmeyi sevsem de o hayat benim için ön planda değil.
BENİ İKİ ADAM BİRDEN SEVSE BUNU SİZE SÖYLER MİYİM?
* Dizide iki kadın da aynı adama aşık. Peki gerçekte aynı dönemde iki adam size aşık oldu mu hiç?
- Hayır. Öyle bir şey yaşamış olsam da söylemem ki zaten size, çok üzgünüm (gülüyor).
* Sosyal medyadan ne gibi tepkiler geliyor diziyle ilgili?
- Sağ olsunlar oyunculuğuma çok güzel iltifatlarda bulunuyorlar. Gülfem’i sevmeye başladıklarını söyleyenler bile var. “Gülfem’i sevmemem gerekiyor, biliyorum. Ama ona bayılıyorum” diye mesaj atanlar oldu. Bunlar beni sevindiriyor. İki boyutlu kötü karakter çıkarmak kolay.
* Nasıl yani?
- Gülfem’i sadece kötü olarak tanımlayamayız... Cihan’a karşı çok iyi, Gülru’ya ise onun penceresinden bakarsanız hak ettiği gibi davrandığı söylenebilir.
* Sette hayat nasıl gidiyor? Baş düşmanınız Gülru’yu canlandıran Damla Sönmez’le aranız nasıl?
- Ekibimi çok seviyorum. Damla Sönmez’le oynamaktansa gurur duyuyorum. Gerçek bir yetenek. Karşılıklı sahnelerde güzel paslaşıyoruz. Sercan Bodur ve Barış Kılıç’ı da keza çok seviyorum. Çok iyi bir ekip olduk. Kamera arkası ve önü kaynaşmış, kimyası tutmuş bir set bizimki.
GÜLFEM’E KÖTÜ KADIN DEMEK EMEĞİME HAKARETTİR!
* Sizi hep dramalarda ve kötü karakterlerde izliyoruz. Komedi olmayacak mı hiç?
- Ben bunu kabul etmiyorum. Rol aldığım dizilerde en kötü ya da fesat diyebileceğim karakter, “Binbir Gece”dekiydi. Ondan sonra “Bıçak Sırtı”nda evli bir adamla ilişkisi olan bir kadını oynadım. İkinci kadın illa ki kötü kadın olarak nitelendiriliyor. Oysa sadece yanlış adama aşık olmuş iyi bir kadındı. “Behzat Ç”de ise doğrucu davut bir savcı rolündeydim. Gülfem’i de sadece kötü olarak adlandırırsanız, emeğime hakaret etmiş olursunuz. Çünkü ben izleyiciye çok renkli bir kadın sundum.
* Komedi soruma yanıt var mı?
- Komedi yapmayı çok isterim. Ama çoğu TV işi gibi kör göze parmak bir komedi olmamalı. Dramatiği yüksek bir komedide iyi olacağımı düşünüyorum.
* Tiyatro?
- Haluk Bilginer ve Ayça Bingöl’le oynadığımız “Nehir”, Oyun Atölyesi’nde devam ediyor.
PARMAĞIM KIRILDI, YİNE DE SETE GİTTİM
* Çok yoğun bir tempoda çalışıyorsunuz. Kendinize vakit ayırabiliyor musunuz?
- Bu konuda hiç yalan söyleyemeyeceğim, hayır... Kendime hiç vakit ayıramıyorum. Çalışmadığım zamanlarda doktor randevularıma gitmeye, evime vakit ayırmaya çalışıyorum, o kadar.
* Şikayetçi misiniz?
- İnsanız, elbette şikayet ettiğimiz zamanlar oluyor. Ama şu sıralar daha rahat bir dönemimdeyim. Geçen seneki kadar kaotik bir durumda değiliz. Yayına göre 2,5 bölüm önden gidiyoruz. Bu büyük avantaj. Geçen sene parmağımı kırdığım halde o durumda sete gittim, çünkü aksi mümkün değildi. Artık daha hazırlıklı ve rahatız.