Onu çoğumuz, atv ekranlarında yayınlanan 'Hatırla Sevgili' dizisindeki 'Adnan Menderes' rolüyle tanıdık, 'Kurtlar Vadisi'nin Yalçın Bulut'u olarak benimsedik. Halbuki Hüseyin Avni Danyal onlarca farklı rolde sahneye çıkan 23 yıllık bir tiyatro oyuncusu. Sanata değer veren biri olarak, ortağı olduğu Nişantaşı'ndaki Cef Sanat Galerisi'nde buluştuğumuz Danyal, sinema projelerini, hedeflerini ve tiyatroyu anlattı. Danyal, "Az gelişmiş ülkenin az gelişmiş sanatçılarıyız, sanata daha çok değer veren bir ülkede doğmak isterdim" dedi.
* Öncelikle bu sanat galerisinden başlayalım. Bu yönünüzü bilmiyorduk?
Bu resim galerisi daha önce başka bir adla çalışıyordu. 2007'nin sonunda galeriyi devraldık ve böylece sanatseverleri resim ve sergilerle buluşturmaya başladık.
* Bu merak daha önce var mıydı?
Hayır, aslında bir galeri sahibi olacağım hiç aklımda yoktu. Sanatçı olunca limon satacak halimiz yok. Sanatçı yine sanata dair bir şey satmalı düşüncesinden yola çıkarak, sanat eseri satmak, yapabileceğim en doğru iş diye düşündük. Galerim olduğunu duyanlar otomobil galerisi sanıyor ancak biz resimle ilgileniyoruz. (gülüyor) Eğer sanatçıysanız, sanatseverlere farklı bir perspektiften bakıyorsunuz. Yönlendirmeler de yapıyorum tabii.
DEĞERİ HIZLA ARTAR
* Ne tür yönlendirmeler yapıyorsunuz?
Mesela ben bir tablo alırken oturduğum kanepenin karşısına resmi koyduğumda yıllarca ona bakmak isterim. Sanatseverleri de o şekilde yönlendiririm. Kimse dekoratif amaçlı resim almamalı. Aldığınız resmin evinizin bir parçası olmasına özen gösterin. Dededen kalma antika eşyalara uyum sağlayacaksa alın. İyi bir resim, ticari anlamda, alanda da kazanç sağlar. 7-8 sene önce 500 YTL vererek alınan resim birkaç yıl sonra 1 trilyona yakın bir rakam ettiğine şahit oldum.
* Bu nasıl oluyor?
Üreten sanatçı artık klasikleşiyor. Piyasada en fazla 7-8 tane resmi kalıyor. Bu yüzden de sizin elinizdeki tablonun değeri artıyor.
* 26 Aralık'ta vizyona girecek olan 'Şeytanın Pabucu' adlı filmde rol aldınız. Filmdeki karakterinizden biraz bahseder misiniz?
Film, oyun içinde oyun, herkesin birbirini kazıkladığı, üç kağıdın döndüğü dünyayı anlatıyor. Hikaye çok hoşuma gitti benim. Burada anasının gözü bir üçkağıtçıyı oynuyorum. Yakın bir akrabasının evine müzisyen numarasıyla girip tünel kazarak soygun yapmaya çalışan soygun ekibinin şefiyim. Çok keyif aldım. 'Kurtlar Vadisi-Pusu' dizisindeki rolümden çok farklı bir rol oldu.
* Aysun Kayacı ve Fatih Ürek ile birlikte oynamak nasıl bir duyguydu?
Ben zaten TV dizilerinde Deniz Akkaya, Mahsun Kırmızıgül gibi manken ve şarkıcılarla çalıştım. Beni ilgilendiren şey, hikayedir. Oyunculuğumu ilerletecek bir şey var mı diye bakarım. Her koyun kendi bacağından asılır her eşek kendi ayağından nallanır, diye bir atasözümüz vardır. Kimin işini iyi yapıp yapmadığına seyirci karar verir. Kimlerin oynadığı ya da oynayan oyuncuların geçmişte neler yaptıkları beni ilgilendirmez. Çalışma süresi içerisinde onlar benim için çok değerlidir. Onların bana olduğu gibi benim de onlara saygı duymam gerekir. Filmin dışındaki hayatlarında neler yaptıklarına kendileri karar verir.
* Filmde popüler isimlerin ön plana çıkması sizi rahatsız etti mi?
Bundan rahatsızlık duymam. Sadece siyasi görüşümün uymadığı insanlarla, projelerde ve kanallarda çalışmam. Eğer televizyona ve sinemaya iş yapıyorsanız magazinel olabiliyorsunuz. Bu anlamda Fatih Ürek ve Aysun Kayacı benden daha popülerdir. Bunu kesinlikle kabul ediyorum, ama ben onlar kadar magazinde popüler olamam zaten. Çünkü benim hayatımı yönlendirdiğim kulvar başka.
AZ GELİŞMİŞ ÜLKENİN SANATÇISI
* Ülkemizden neden Robert de Niro'yla karşılıklı oynayacak biri çıkamıyor sizce?
Biz az gelişmiş ülkenin az gelişmiş sanatçılarıyız. Yaptığımız iş Türkiye şartlarına göre çok lüks. Ülkenin ekonomik seviyesi bu kadar düşükken bizim yaptığımız iş lükse kaçıyor. İnsanların başka sıkıntıları varken bizler sanat üretmeye çalışıyoruz. Tanrının bana verdiği bu yeteneği başka ülkelerde bana sunulan çok farklı şartlar altında sergilemeyi tabii ki isterdim ama bu ülke ve kültür beni yetiştirdi. Ben de işimi onlara yapmak zorundayım. Sanata ve sanatçıya daha çok değer veren bir yerde doğmak ve bu işi orada yapmak isterdim. Ama ne yapayım ki bu ülkede doğdum ve bu ülkenin insanlarına sanatımı yapmak zorundayım.
* Yurtdışında oyunculuk yapmak gibi bir hedef ya da hayaliniz var mı?
Sinema sektörümüz geliştikçe biz de farklı alanlarda çalışabiliriz. Sanat evrenseldir ve kimseye bağlı kalamaz. Bir filmde anlattığın hikaye sadece Türkiye ile ilgili değildir. Her ülkeyi ilgilendiren konular vardır. Aşk her yerde aşk, savaş her yerde savaştır. Tiyatroda kendimi uzun yıllar pişirdim ve gerek sinema olsun gerek televizyon olsun daha yolun başındayım. Son 6-7 yıldır kendimi tiyatrodan başka bir yere kanalize ettim. 23 yılımı tiyatroda cebime taş toplamakla geçirdim. Şimdi de o taşları harcıyorum. Yurtdışında bir ödül almak her Türk sanatçının istediği bir şeydir. Böylece evrensel bir sanatçı olursunuz. Umarım bu tarz projelerde yer alırım. Zaman her şeyi geliştirir. İşime çok ciddi yaklaşıyorum. Zamanla bunların olacağını inanıyorum.
DÜŞLERİMİ GERÇEKLEŞTİRDİM
* Tiyatronun bazı sıkıntılarından siz de muzdarip oldunuz mu?
Salon konusunda ekonomik anlamda zorluklar yaşanıyor. Televizyondaki projelere sponsor olanlar tiyatroya yardımda bulunmuyor. Ben tiyatrodan besleneceğim ki ekranda iş yapayım. Ayrıca TV sektörünün bana ekonomik anlamda sağladığı desteği de gözardı etmem çünkü tiyatro yapabilmek için gerekli finansı TV'den kazanıyorum. Ben kendime ait bir tiyatro salonum olmasını diliyorum; şu andaki tek düşüm o! Genellikle düşlerimi gerçekleştirdim. İnşallah onu da gerçekleştireceğim. Bir tiyatro salonuna sahip olduğumda işin eğitim kısmına geçeceğim. Göçebe gibi oyun oynama durumunda öğrencilere eğitim vermem imkansız. Bu anlamda kendisini örnek aldığım Haluk Abi'yi de (Bilginer) çok takdir ediyorum. Yemedi, içmedi bir tiyatro salonuna sahip oldu. İnşallah kısa sürede ben de onunla aynı duruma gelirim.
* Şu an mesleki olarak geldiğiniz noktadan memnun musunuz?
Biraz geç kaldım. 5 yıllık kalkınma planım tahminlerimin gerisinde gidiyor. Bu sürece 35'li yaşlarımda gelmeliydim.
KURTLAR VADİSİ HAYATIMI SINIRLADI
'Kurtlar Vadisi-Pusu 'da oynamak hayatınızı etkiledi mi?
Çok izlenen bir dizi ve gündelik hayatıma sınırlandırmalar getirdi. Eskisi gibi istediğim yerlere girip çıkamıyorum. Bu yüzden hayatı evimde ya da şirketimde yaşamayı tercih ediyorum.
* Dizinin Türkiye'deki gündemi yakalaması ve senaryonun yaşanan olaylarla paralellik göstermesi şaşırtıcı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye'de 'Kurtlar Vadisi' için konu çok. En büyük başarı senaristlerindir. Akşam haberleri izliyorsunuz, dizi yayınlanıyor. Sanki haberlerin belgeselini izlermiş hissine kapılıyorsunuz.
Çöpçüyü oynuyorum
Yarın perde diyoruz. Soner Olgun'un yazdığı 'Letafet' adlı oyunla Muammer Karaca Tiyatrosu'nda seyircinin karşısına çıkacağım. İzleyici orada farklı bir Hüseyin görecek. Sokakta çöp toplayan 'Derviş' adlı bir çöpçü olacağım.
* Bukalemun gibiyimdir. Bence oyunculuk budur. Her projede farklı role bürünmek oyuncunun kalitesini gösterir. Benim işim oynamak.
* 'Letafet'te benim dışımda Zeynep Gülmez, Mert Yavuzcan ve Galip Erdal da rol alıyor.
* 'Letafet' sevgi ve ilişkilerin günümüzde nasıl acımasızca yok edildiğinin tiraji komik hikayesini anlatıyor.