2022 yılına damgasını vuran Kanal D’nin iddalı dizilerinden “Üç Kız Kardeş” dün gece 30. bölümüyle ekrana geldi. geceye damgasını vuran en özel sahnelerse davanın seyri ile alınan kararların açıklandığı anlardı. Benzeri süreçleri yaşayan anne ve babaların, ailelerin içini sızlatan o anlara keşke daha fazla duygu katılabilseydi. 30. bölümün her aktarımı bir tarafa vaktiyle benim de yaşadığım böylesi bir davada sonucun açıklandığı anların bendeki etkisi olsa gerek daha fazla veya daha gerçekçi sahne aktarımlarını gözüm aradı. Somer’in velayeti alacağını düşünmesiyse Mine’nin karakteri düşünüldüğünde imkansızdı.
Ancak biz izleyenleri ikilemde bırakma zamanlaması senaristin başarısıdır ve gayet yerindeydi. Mine hakkındaki şikâyetin geri çekilmesi karşılığında Kiraz’ın velayetini Somer’e vereceğine en az siz kadar tabi ki bende inanmadım.Fakat hayat bazen öyle şeyler yaşatıyor ki şaşıramıyorsunuz bile. Hatta bazen doğurduğunuza sebep olana, sebebiyeti karşılığında bir meblağ ödeyerek, kendi doğurduğunuzu, kendi kazandığınız paranızla hukuka uygun bir şekilde üzerinize dahi alırsınız...
Hasılı dizinin senaristi, yürekli kalem, sevgili Betül Yağsağan’ a bu hikâyeyi detayları ile bizzat aktaracağım. Yani adına velayet dedikleri…
Hemen etrafınıza şöyle bir bakın, bu ve benzeri birçok hikâye görmeniz duymanız çok çok mümkün. Dolayısıyla bu bölümde keşke bu konu daha çok irdelenseydi. Veya gelecek bölümlerde…
Velayeti aldıktan sonra da o öyle iş bitmiyor, bilenler bilir… Velayetin size ait olduğunu belgeleyen o belgeyi, velayetini aldığınız çocuğunuzun, bürokratik yazışma, görüşme vs. vs. vs. ler ‘de doğurduğunuzun sizin doğurduğunuz çocuğunuz olduğunu ispatlamanız adına, kendisi 18 yaşına varana kadar, annesi yada babası olarak ve dahi velayet sahibi kimsesi olarak; adeta bir “vesika” gibi cüzdanız da saklamanız, yeri zamanı geldiğinde, göstermeniz, doğurduğunuzun; çocuğunuz olduğunu ispatlamanız istenir. Bazen öyle sarsıcı, öyle yaralayıcı, anlar yaşanır ki; tüm bunları “yaşadığınıza” mı yoksa “yaşattığınıza” mı, hangisine üzüleceğinizi karıştırır, parça parça, parçalanarak ömür sürersiniz. Bu konu uzar gider. Yaşayan bilir…
Konu mühim, konu derin, konu yaralı, konu “rol keserek” değil de rolü hissederek yansıtılırsa, sahneler çok ama çok daha etkin olabilirdi. Ve dahi kanımca Dünya Kupasının önüne geçer, dün gecenin reytinglerinde tüm kategorilerde ilk sıraya yerleşirdi. Kaldı ki bölüm sonlarına doğru Mustafa ve anneciği ile arasında geçen diyalog ve sahneler işte tamda bahsini ettiğim o duygu vardı. Ve o duyguyu yaşamışçasına aktaran Mustafa ve Sevilay… Onların göz yaşları birbirine karışırken, pek tabi gözyaşlarımla bende onlara epey eşlik ettim. Hasılı velayet konusu dizinin daha başlangıç aşamasında. Eminim senaryo, oyuncular ve yönetmenimiz, yani tüm ekip burada daha çok kalem oynatacaktır.Diğer taraftan Derya ve Dönüş’ün tatlılıkları her zaman olduğu gibi mütebessim bir tebessüm yarattı.
Anneleri ve babalarını buluşturma hikayelerine, halalarını ortak etmeleri çok gerçekçiydi. Bayıldığım sahnelerdi. Hem diyalogları hem rollerinin hakkını vere vere, oyunculuklarını konuşturmaları, seyri güzel dakikalardı. Hem bana kalsa her ailede bu ve benzeri hikayeler vardır. Sizce de öyle değil mi? Bir de Fatih'in Dönüş'e DNA testi yaptırmasının ardında yatan o gerçekleri, Derya’nın annesine anlatması…Yine uzayacak konular arasında… Burada bu aşamada kalacağını düşünmüyorum. Ebru ile Serdar'ın akraba olduğuna ikna olan Dönüş’ün sevdiğini affetmesiyse şu sıralar için geçerli olsa da ilerleyen zamanlarda bu durumunda değişeceğini düşünmekteyim, Bir başka, fakat ciddi ciddi, emin adımlarla ilerletilen, bir diğer konu…Dizi içerisinde yarattığı ön algıdan ötürü, geri planda görünüyor gibi olsa da “Mustafa” dizinin parlayacak yıldız isimlerinden biri olacak…Benden söylemesi…Bıçkın tavırları, beden dili, merhameti, duyarlılığı, romantikliğine biçilen kaftanı ile ilerleyen zamanlarda özellikle genç kızların, büyük bir ilgiyle takip edeceği bir isim olacak…
Seslendirmesi de eğer kendine ait ise … Şuraya yazıyorum, birkaç zaman sonra Kıvanç Tatlıtuğ karizmasına ortak olacak taze bir isim olarak gündemde olacak...
Bunu şuraya yazayım da siz bana hatırlatırsınız. Siz ne düşünüyorsunuz?Ve dizinin diğer soruları; Serdar gerçekten masum mu? Derya ve Dönüş’ün çabaları işe yarayacak mı? Nesrin ve Sadık barışacak mı? Mustafa- Derya ilişkisi aşka dönüşecek mi? Mine, Rüçhan’ın düşündüğü gibi şirket hisselerinden pay almaya çalışacak mı? Ve tabi bahtsız Türkan şu bölümün sonunda ettiğinin karşılığını Somer’den nasıl görecek? Yani Kiraz’cığı, Mine’ye teslim etmesiyle kocasıyla arasındaki ilişki hangi boyuta geçecek? Sanırım bu ve benzeri birçok sorunun cevabı 31. Bölümde sırlanmış olacak… Yayınlanan 31. Bölüm fragmanı az çok fikir verse de gelecek Salı’yı hep birlikte bekleyip, görelim.
Bu arada “diziyi izleyemedim, kaçırdım diyorsanız”, dizinin 30.bölüm tekrar yayını, bu gece 00. 15’ de Kanal D’de benden hatırlatması… Diğer taraftan çarşamba geceleri bildiğiniz üzere Kanal D de “O Kız” gecesi. Bu gece “O KIZ” da heyecanı yüksek dakikalar bizleri bekliyor. O Kız yeni bölümüyle bu gece saat 20.00 da Kanal D’de. Sizde bu ve benzeri tüm detayları merak ediyorsanız, detayları okumak için cnntürk.com yazılarımı kaçırmayın ve gözünüz “Türkiye’nin Kanalı Kanal D” de olsun.