Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turgut; Kukla gibi oynatmışlar bizi. Daha güzel bir Türkiye kuracağımızı zannediyorduk. Sağcılar da böyle düşünüyordu. Demek ki iki tarafla da oynanıyormuş. Dev-Sol'la da, Hizbullah'la da, PKK'yla da beraberlermiş diyor.
Yaşamamış gibi yaşamak
Akşam Gazetesi'nin Yayın Yönetmeni Serdar Turgut'un 27 Temmuz'da yazdığı Faili meçhul hayatım başlıklı yazısını çok önemsedim. Turgut Ergenekon iddianamesini okuyunca hissettiklerini kaleme almıştı. Acı, hüzün ve inkisar dolu satırlarının özetini bir paragrafta şöyle ifade ediyordu; İddianameyi okudukça, ortaya konulan korkunç suç dünyasıyla ilgili söylenenleri son derece şahsıma yönelik bir darbe olarak aldım, içim acıdı. 54 yıllık yaşamımı boşu boşuna yaşamışım gibi hissettim. Bu tablo elbette hepimizi düşündürüyor. Şimdi acaba benim hayatımın ne kadarı faili meçhul diye soruyorum. İtiraf edelim ki hepimizin hayatıyla oynamışlar. Olup bitene ilgisizliğimiz, korkaklığımız, bencilliğimiz kim bilir kaç tane faili meçhul hayata kapı açtı. Bizim üzerimizden kaç kişinin hayatını söndürdüler. Hepimiz bir şekilde kullanılmış olabiliriz. Bunu dün yaptılarsa yarın da yaparlar. Onun için sahici yaşamaya ve bütün hayatlara sahip çıkmaya adanmalı ömürler. Hızla bütün hayatları en az kendi hayatımız kadar muteber görebildiğimiz bir ufka ulaşmalıyız. Yaşamamış gibi yaşamak kime yakışır
Hepimiz Serdar Turgut'un açtığı kapıdan kendimize, geçmişimize ve yarına bakalım istedim
* * *
Ergenekon'la ilgili haberlere hep uzak durdun, iddianameyi okuyunca da Faili meçhul hayatım diye bir yazı yazdın.
İddianameyi okudukça, ortaya konulan korkunç suç dünyasıyla ilgili söylenenleri şahsıma yönelik bir darbe olarak aldım. 54 yıllık yaşamımı boşu boşuna yaşamışım gibi hissettim, içim acıdı.
Bu yazı bir yazar kurgusu mu gerçek hislerin mi?
Kurgu değil. Ben düşünmeye başladıktan sonra solcu oldum (CHP solculuğu değil). İlkeli yaşamak isterken, birçok acıyla karşılaştık. Öldürülen gençleri, alındıktan bir ay sonra üniversiteye dönebilen genç kızın işkenceden tükenmiş vücudunu ve korkuyla bakan gözlerini hatırladım. O gözler karşısında çaresizliğimi, sonra onlarca cenaze töreninde havalara kalkmış sol yumruklarımızı, marşlarımızı
Kullanıldığınızı mı düşünüyorsunuz?
Evet, anlayacağınız; boşa harcanmış bir hayat bizimki.
Şimdi kuşkularınız çok mu derin?
Her zaman kuşkularımız vardı. Biri öldürüldüğünde Katil bulunamaz, çünkü devlet izin vermezse bu işler yapılamaz diyorduk.
TÜRKİYE'Yİ BİZ KURACAĞIZ ZANNEDİYORDUK
Mumcu, Kışlalı, Hablemitoğlu, Dink
hepsi katledildi. Şimdi bu olaylarda da Ergenekon'un eli gözüküyor
Sağdan soldan böyle bir kuşak harcandı. Şimdi ortaya bir dosya çıktı, içinde bazı ıvır zıvır şeyler de var
Ne gibi
Bir yerde benim de adım geçiyor; yabancı istihbarat örgütlerinden bilgi aldığımı söylüyor. Gazeteci olarak her yerden bilgi alırız, bunu saklamıyoruz ama bir insana 'casus' demek ayıp. Öyleysek alsınlar içeri. Sadece suçu işlemiş adamlarla ilgili bilgileri koysalardı çok iyi ederlerdi. Ergenekon davasında adı geçen tüm insanlardan nefret ediyorum.
Biz yaşıyoruz zannederken kukladan ibaretmişiz diye yazdın.
Kukla gibi oynatmışlar bizi, kırdırdılar birbirimize, böldüler, hiç bıkmadılar. Daha güzel, daha adil bir Türkiye'yi kendimizin kuracağını zannediyorduk. Sağcılar da böyle düşünüyordu. Demek ki iki tarafla da oynanıyormuş. Dev-Sol'la da, Hizbullah'la da, PKK'yla beraberlermiş.
Psikolojik olarak nasıl etkilendin?
Yaşlanmaya hazırlanan bir insanım, ülkeyle, hayatımla böyle oyunları oynayan insanlardan gerçekten nefret ediyorum. Suratlarını gördüğümde kaybolan ideallerimi, boşa giden mücadelelerimi hatırlıyorum.
CUMHURİYET BAŞARISIZ OLDU
Şimdi bu kadar kötülüğün olabileceğini düşünebiliyor musunuz?
Evet düşünüyorum. Bu yüzden cumhuriyet büyük bir başarısızlıktır.
Bu ilişkiler mi cumhuriyeti başarısız kıldı, yoksa cumhuriyet mi bu kirlenmişliği doğurdu?
İkisi de var ama cumhuriyetin kökenlerine inmek yanlış olur. Atatürk ve arkadaşları gizli bir örgüttü, silahlı mücadele veriyorlardı diye eleştiri getirmek doğru değil. İttihat ve Terakki böyleydi, cesur insanlardı bu sistemi kurdular ama sistem Türk halkında travma oluşturdu. Şapka giyilecek, şu müzik dinlenecek, şöyle yaşanacak diye dayatmalar başladı. Otoriter bir sistem. Yaptıklarını anlatmayı ve halkı ikna etmeyi hiç denemediler. Hâlâ cumhuriyetin ilk yıllarının savaşı yapılıyor. AKP ile askerler arasındaki gerginlik de savaşın devamı niteliğinde.
Biter mi?
Bitmesi lazım yoksa toplum biter.
Asker de bir temizlik yapıyor mu?
Askerin kendi içinde bir sistem var. Onun haberini de yaptık askeri savcı iddialarla ilgili çalışma yapmış.
Haberinizi yalanladılar
Her yalanlamaya inanmayın. Askerin de kamuoyu var onu tutmak zorunda. O kamuoyu generaller değil, albaylardan başlar. Silahlı insanlar ve emirlerinde insanlar var. Türkiye tarihinde bunların hareketleri çoktur. Bugün cumhuriyeti koruma konusunda nosyon değişiyor.
Aktörlerden biri CHP ve gerilimden besleniyor.
CHP sallantıda
Safraları atıyoruz. Artık CHP ile ordu arasındaki gerginlikten bahsediyoruz. YAŞ'ta ihraç olmaması bana önemli geliyor. Dolmabahçe'de Türkiye için çok önemli ve iyi kararlar alındığını düşünüyorum. Belki bugünleri konuşmuşlardır.
DERİN DEVLETE YAKIŞAN İSİM DEMİREL'DİR
CHP Ergenekon'a sahip çıkmayı devlete sahip çıkma gibi sunuyor.
Türkiye'de devletin kendisi derindir. Hep böyle oldu, böyle de olacak. Ergenekon'a derin devlet deniyor. Böyle derin devlet olmaz, bunlar süprüntü, durumdan vazife çıkaranlar. Asıl derin devlet Churchill'in, Roosevelt'in kurduğu sistemlerdir.
Bizde derin devlete en çok yakışacak isim kimdir?
Demirel'dir, (böyle olduğunu iddia etmiyorum) çünkü düşünmesini bilen, uzun dönem çıkarları gören bir insandır. Dolmabahçe görüşmesinde sonra Başbakan, Genelkurmay ve Cumhurbaşkanı anlaşmış görünüyor. Böyle gitmez, bütün bunlara teslim olursak Türk devleti çözülür dediler. Hiçbiri bu tarihsel sorumluluğun altına giremezdi. Normalleşmeyi onlar sağlayacaklar ki Türkiye dünyada hak ettiğimiz yeri bulsun. Yalnız CHP dışında kalarak kendi tasfiye sürecini başlattı. Ben diyorum ki, bundan böyle hayatlarımızı karşıtlıklar üstüne değil, ortak noktalarımız üstüne kuracağız. Ben de buna kafa yoracağım.
Yeni idealiniz bu mu?
Evet. Türkiye'nin de ihtiyacının bu olduğunu sanıyorum. Dindar olmayan biri olarak, dindarın yaşam biçimini, özgürlüklerini de savunacağım. Bu tavrın teorisini yapacağız önümüzdeki dönemde. Aynı şeyi onlardan da bekleyeceğim.
Nedir ilk adımın?
Cemil Meriç'le ilgili bir yazı dizisi yaptırdım, yayınlayacağım. Meriç'in önemli olduğunu düşünüyorum. Türkiye'de halk ile entelejansiya arası daima kopuk kaldı. Meriç halktan kopuk aydını dönüştürmeye adadı hayatını. Kendisi dönüşürken başkalarını da dönüştürdü. İslam'ı anladı ama hep sosyalist kaldı. Sosyalist olarak dindarlarla bağlantı kurdu.
Ne din ne de tarih tam anlamıyla bilinmiyor bizde
Derin devlet toparlanırken bu sorunlar da çözülecek. Bazen insanlar tuhaf şeylere inanıyor. İnanç eksikliği önemli bir eksiklik, o boşluğu mutlaka bir şey dolduruyor. Ergenekon'da Agarta'dan söz ediliyor. Atatürk de bu konuları incelemiş. Ordu'da da Atatürk'ü dini bir figür olarak görme alışkanlığı yaygındır. O tür örgütlerde şaman eğilimleri var.
AKŞAM ULUSALCI DEĞİL
Hangi gazeteleri beğeniyorsunuz?
Milliyet'i beğenmiyorum, diğerleriyle benzeşiyoruz. Sabah'ta sahipleri değiştikten sonra imaj sorunu var.
Aslında gazetenin yapısıyla hiç oynamadılar
Evet ama sahipleri akıllıca davrandıkları halde böyle bir algı oluştu. Akşam için de ulusalcı gazete diyorlar ama ulusalcı değiliz.
Gazeteniz size benziyor mu?
Türkiye'deki yayın yönetmenleri kendilerini gazetelerine tam yansıtırsa o gazetelerin hepsi batar.
Başarılı mısınız, patron olsanız sizin gibi birini yayın yönetmeni yapar mısınız?
Yaparım, bir ismim var, elim de kalem tutuyor, dünyayı da takip ediyorum, gazete de bir noktaya geldi
Patronun mali durumu nasıl?
Hiç bilmiyorum
2005'te; inanıyorum, patron kendini toparlayacak ben de gidip on milyon dolar isteyeceğim demiştiniz. İstediniz mi on milyon doları?
Hayır, bu tür paralar hiçbir zaman şıp diye verilmez, yapmak istediğiniz işin ufkunu görmek isterler. Biz şimdi bu noktaya geldik, sanıyorum o işin de vakti geldi
Sana içine kapanık, anti sosyal demek rencide edici olur mu?
Hayır, hayır, zaten öyle yaşıyorum
Nihat Genç büyük hataydı
Ergenekon haberlerine mesafeliydiniz
Eskiden birçok arkadaşım tutuklanmıştı ve suçsuzdu, acaba yine mi bu yanlışı sürdürüyor devlet diye düşündüm. Suçlu olup olmadığı belirsiz ve kendini savunma imkanı olmayan insanlar ertesi gün gazetelerde suçlu görülerek haberleştirildiler ki bunu çok ayıp buluyorum. Fakat iddianame ortaya çıkınca Ergenekon hakkında en çok haberi ben yapıyorum.
Sanıklardan birisi de yazarınız Güler Kömürcü'ydü
Çok önceden atmayı düşünüyordum ama gözaltına alındı. Düşmüş bir kadına bir tekme de ben vurmak istemedim. Kömürcü'yü Ergenekon'dan beraat ettiği gün atmaya karar verdim fakat gitti Ergenekon'dan hapse düşmüş bir adamla evlendi, artık fikirleri dolayısıyla suçlanan bir insan durumunu aştı ve olayın magazin figürü haline geldi. Bunu taşıyamazdım.
Nihat Genç de sizdeydi
O büyük bir hataydı.
Gelişi mi gidişi mi?
Tabiî ki gelişi
Hastaneden yeni çıkmıştım, tavsiye ettiler geldi. Karizmatik bir figür, konuşma yeteneği var. Siyasi meczup gibi davranıyor. Fakat o kadar büyük zarar verdi ki bana... Onun yazılarına bakılarak bana sen bu fikirdesin deniliyordu. Türkiye düşük düzeydeki fikirlere o kadar rağbet gösteriyor ki, siz milliyetçi asıp kesmelerle ilgili bir haber yaptığınızda en çok okunan oluyorsunuz. Nihat figürleriyle fikir düzeyinde mücadele edip onları yenmek lazım
Gülen'in dönüşü Türkiye'yi normalleştirebilir
Fethullah Gülen ve Cemil Meriç başlıklı bir yazı yazdınız.
Fethullah Gülen açılan davalardan beraat etmişti, medya ne zaman nasıl döneceğini tartışıyor, Humeyni gibi döneceği de söyleniyordu. Ben de yazdım; Şimdi bırakalım 'dönecek mi?' tartışmalarını... Beraat etmiş bir vatandaş ne isterse, ne zaman isterse yapar bunu. Herkes kabul etsin artık. Yoksa adalete güven sarsılır. Bizlere düşen bunu tartışmak değil, Gülen'e düşünsel olarak kendimizi hazırlamaktır.
Gülen'e düşünsel olarak kendimizi hazırlamaktan kastın ne?
Uzun yıllardır onun hakkında şehir efsaneleri çıktı, -bazen biz de etkilendik- ben onun partizanca söylenmiş efsanelerdeki insan olmadığına eminim. Gülen'in döndüğü bir Türkiye'de diyalogların daha yumuşak olacağını düşünüyorum, çünkü buna hizmet ettiğini biliyorum. Türkiye'ye gelse, konuşsak, topluma, normale dönmemize çok yararı olacağını düşünüyorum. Cemil Meriç gibi Gülen'in de fikirlerini çalışmamız gerekiyor.
Cesur bir çıkış
Türkiye değişiyor. Birbirimizi anlamak zorundayız. Bakın Akdeniz Üniversitesi'nin rektörü olamayan adam, seçilmemesini cumhuriyetin büyük kaybı olarak görüyor, Cumhuriyet elden gitti diyor. Ne ayıp şeyler bunlar. Üniversitelerdeki türban yasağını anlamış değilim. Ben bu yüzden üniversiteden atıldım; Ankara Hukuk Fakültesi'nde asistandım, anarşi var diye kapıda jandarmayla birlikte nöbet beklerdik. Dekan, türbanlıları almayacaksın emri vermiş. Dev-Sol'un kalesi bir okulda üç-beş tane türbanlı olsa ne olacak. O kızları içeri aldım, dekan bağırdı çağırdı, ben de ona bağırdım
Maaş almaya gittiğimde sizin maaşınız yok dediler. YÖK çizmiş üstümüzü. Türkiye hâlâ böyle, yıllar sonra benzer şeyleri yaşamak ne üzücü.
İyilerle çalışırım başörtüsü takıntım yok
2005'teki beyin kanamasından sonra içe dönük bir süreç yaşadınız, Allah'tan yardım istedim, dinin, dua etmenin faydasın gördüm ateist olmadığımı anladım, dediniz. O günlerden geriye ne kaldı?
Çok büyük bir şey kaldı dersem yalan söylemiş olurum. Ateist değilim dedim, dua ettim, çünkü hem dua edip hem ateist olunmaz. İnsan dua eder ama dindar olmayabilir
Kendinize bir dindarlık inşa ettiniz mi?
Ben teistim, Allah'a dua ederim ama dindar değilim. İslam'ın kurallarını bilmiyorum. Ama bir iddiam var, teist bir insan dindar insanın ihtiyaçlarını daha iyi anlar. Türban konusunda çekilen sıkıntıları daha iyi anlar. Dindarı anlamak Türkiye'de önemli değişmelere neden olur. Cemil Meriç'i bu yüzden çok önemsiyorum.
Medyanın bir din sorunu var
Bu sorun her iki tarafta da var. İnsanları olduğu gibi kabul edeceksin, bırakacaksın kendi kimliği, inancı ile çalışacak. Bunu yapmaya çalışıyoruz, Yeni Şafak da yapıyor.
Başörtülü yazar da, muhabir de çalıştırabiliriz demiştiniz
Başörtülü yazar çalıştırdık ama maaşta anlaşamadık, belki daha fazlasını hak ediyordu ama ben veremedim, ayrıldı.
Ya muhabir?
Muhabirim türbanlı olsun veya olmasın diye bir takıntım yok, iyi muhabir bulduğumda kıyafetine hiç bakmam